Radyasyon Nedir?
Radyasyon, enerjinin bir yerden başka bir yere ışınlar veya tanecikler halinde iletimi olarak tanımlanabilir. Tüm radyasyonlar, farklı frekanslarda titreşen enerji paketlerinden oluşan ışınlar olarak düşünülebilir. Yüksel Atakan’ın Herkese Bilim Teknoloji’de yayımlanan makalesine göre, iyonlayıcı radyasyonlar, ya Röntgen ve gama ışınları gibi elektro manyetik (EM) ışınlardan ya da alfa ve beta parçacıkları gibi hızlı taneciklerden oluşmaktadır. Bu tür radyasyonların ‘iyonlayıcı’ olarak adlandırılması, moleküllerden ve atomlardan elektronları sökebilecek kadar yüksek enerjiye sahip olmalarından kaynaklanır. Sonuç olarak, serbest bir elektron ve artı yüklü bir atomdan (iyon) oluşan bir ‘iyon çifti’ meydana gelir.
Radyoaktif Madde Nedir?
Radyoaktif maddeler, atom çekirdeklerinden kendiliğinden alfa, beta ve gama ışınları yayan maddeler olarak tanımlanır. Cep telefonları ve baz istasyonlarından yayılan radyo dalgaları, EM radyasyonlar (ya da EM dalgalar) olarak adlandırılır ve çok daha düşük enerjilere sahip olduklarından iyonlayıcı radyasyonlar değillerdir. Bu dalgalar, doku ve hücrelere girip aktardıkları enerjilerle etkili olabilirler; ancak atom ve atom çekirdeğine nüfuz edip etkili olamazlar.
Kanser Olasılığı
Röntgen filmi çektirirken, Röntgen makinesinden vücudumuza giren ‘Röntgen ışınları’ ve radyoaktif maddelerden yayılan alfa, beta ve gama ışınları vücudumuza girdiğinde çok az bir olasılıkla kanser yapabilirler. Vücudumuzda kanserin oluşup oluşmaması, ışınların (radyasyonların) cinsi ve miktarı, etkilenen organın türü ve ışınlanma süresine bağlıdır. Aktarılan radyasyon enerjisi ile bu enerjinin süresi, aşağıda açıklayacağımız ‘Etkin Doz’ kavramının temelini oluşturmaktadır ve bu doz, kanser olasılığı (riski) için önemli bir ölçüt olarak kabul edilir.
Radyasyondan Korunmada Amaç
Enerji Dozu
Radyasyonla yapılan araştırmalar, radyasyonun vücuda olabilecek etkisinin, ilgili organın kilogramı başına aktardığı enerji miktarına (Joule) bağlı olduğunu göstermektedir. Bu kavram, ‘Enerji Dozu’ olarak adlandırılır ve birimi Joule/kg olup, Gray (Gy) ve miliGray (mGy) şeklinde kısaltılmaktadır.
Etkin Doz
Vücuttaki çeşitli organ ve dokuların radyasyona duyarlılığı farklı olduğu için, bu etkilerin karşılaştırılabilmesi ve tüm vücudun etkilendiği dozu ve oluşabilecek kanser riskini hesaplayabilmek için “Etkin Doz” kavramı geliştirilmiştir. Atakan, bu konuda şu ifadeleri kullanmaktadır:
“Genellikle, radyasyondan korunmada, biyolojik bir doz olan etkin doz kullanılmaktadır. Etkin doz, sadece radyasyonun özelliklerini değil, aynı zamanda ışınlanan organın bu radyasyona olan duyarlılığını da içerir. Bu nedenle etkin doz, insana radyasyonun ne derece etkili olabileceğini gösterir.”
Örneğin, aynı eşdeğer doz için akciğerlerdeki kanser olasılığı (riski), tiroid bezindekine oranla üç kat daha yüksektir. Tüm vücudun kanser olasılığını kestirebilmek için, her bir radyasyon cinsi ve etkilenen her bir organ için kanser olasılıklarının hesaplanıp toplanması gerekmektedir. Etkin doz, bir organın radyasyona duyarlılığını hesaba katan ‘Doz Ağırlık Katsayısı’ ile eşdeğer dozun çarpımından oluşur ve birimi Sievert (Sv, mSv) olarak belirlenir. Organların doz ağırlık katsayıları ise Çizelge 1’de yer almaktadır. Görüldüğü gibi, tüm vücut için doz ağırlık katsayılarının toplamı 1 olmalıdır. Bu değerler, Uluslararası Radyasyondan Korunma Kurulu (ICRP) tarafından zamanla gelişen bilimsel araştırmalara dayanarak açıklanmaktadır.
Atakan, doğal ve insan yapısı radyoaktif maddelerden, Röntgen aletlerinden yayılan ışınlarla ve kozmik ışınlarla etkilenildiğini belirterek şunları kaydetmektedir: “Bunların vücudumuza aktardıkları enerji miktarı, radyasyon dozunu oluşturmakta ve bu doz atom ve moleküllerde değişiklikler yapmaktadır. Tıp ve teknoloji alanındaki her bir radyasyon uygulamasının insana daima yarar sağlayacak bir gerekçesi olmalıdır ve uygulama sırasında alınacak radyasyon dozu, akıl ve mantığımızla uyumlu olacak şekilde ‘olduğunca düşük ya da az’ olmalıdır. Doğal radyasyon dozu da, bize bununla ilgili karşılaştırma ve değerlendirme yapmamız için önemli bir ölçüt sunmaktadır.”
Makalenin tamamını buradan okuyabilirsiniz.