1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Yüksek Tansiyon ve Hipertansiyonun Sağlık Üzerindeki Etkileri

Yüksek Tansiyon ve Hipertansiyonun Sağlık Üzerindeki Etkileri

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yüksek Tansiyon ve Hipertansiyon

Yüksek tansiyon, tıptaki adıyla hipertansiyon, atardamarların içindeki kanın damar duvarına uyguladığı anormal yüksek basınç durumudur. Bu sağlık sorunu, genetik yatkınlık, aşırı kilo, hareketsiz yaşam tarzı, yüksek tuz tüketimi, aşırı alkol kullanımı ve stres gibi birçok faktörle ilişkilidir. Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamza Duygu, özellikle birinci derece yakınlarında yüksek tansiyon bulunan, aşırı kilolu, fiziksel olarak hareketsiz yaşayan ve şeker ya da böbrek hastalığı olan bireylerde hipertansiyon riskinin daha yüksek olduğunu belirtmektedir. Prof. Dr. Duygu, “Hipertansiyon, tüm dünyada önlenebilir ölüm nedenleri arasında ilk sıradadır. Aynı zamanda felç, görme kaybı, kalp krizi, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği ve atardamarlarda damar sertliği gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü araştırmalar, Türkiye’de her dört ölümden birinin hipertansiyondan kaynaklandığını ortaya koymaktadır.” şeklinde açıklama yapmıştır.

Felç ve Kalp Yetersizliği Riski

Yapılan araştırmalar, yüksek tansiyonun felç gelişim riskini yedi kat, kalp yetersizliği riskini altı kat ve kalp damarlarındaki sertlik gelişimini dört kat artırdığını göstermektedir. Prof. Dr. Duygu, “Yüksek tansiyon, hastalıkların önlenebilir risk faktörleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Tansiyonunu 1 – 2 mmHg düşüren hastalarda, kalp damar hastalıklarından kaynaklı ölümlerde önemli bir azalma gözlemlenmiştir. Örneğin, 5 yıllık tedavi süresinde küçük tansiyonun 5 – 6 mmHg kadar düşürülmesi, felçlerin görülme oranını yüzde 42, kalp damarlarındaki tıkanıklıklara bağlı olayların gelişme ihtimalini ise yüzde 16 oranında azaltmaktadır.” şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştur.

Hipertansiyonun Yaygınlığı

Dünya genelinde erişkin nüfusun yaklaşık yüzde 26’sının hipertansiyon hastası olduğunu belirten Prof. Dr. Duygu, bu oranın 2025 yılına kadar yüzde 29’a yükselebileceğini öngörmektedir. Türkiye’de yapılan çalışmalara göre, toplumun yaklaşık yüzde 32’sinde hipertansiyon hastalığı bulunmaktadır. Bu oran kadınlarda yüzde 36, erkeklerde ise yüzde 27.5 seviyelerindedir. Hipertansiyon sıklığı, yaşla birlikte artış göstermektedir. Özellikle 35 – 64 yaş arasındaki bireylerde hipertansiyon görülme oranı yüzde 42 iken, bu oran erkeklerde yüzde 35, kadınlarda ise yüzde 50 olarak belirlenmiştir. 65 yaş üstü bireylerde ise hipertansiyon oranı yüzde 75 civarındadır; bu gruptaki erkeklerde yüzde 67.2, kadınlarda ise yüzde 81.7 olarak tespit edilmiştir.

Hipertansiyon Tanısı

Hipertansiyon tanısı için, büyük tansiyonun 140 mmHg (14 cmHg) ve/veya küçük tansiyonun 90 mmHg (9 cmHg) üzerinde olması gerektiği kabul edilmektedir. Tansiyon ölçümü esnasında, yarım saat öncesinde sigara, çay veya kahve içilmemesi, ölçümün sessiz ve sakin bir ortamda beş-on dakika dinlenildikten sonra gerçekleştirilmesi önemlidir. Ayrıca, tansiyon aletinin uygun boyutlarda olması, kolun tamamen çıplak tutulması ve aletin kalp seviyesinde konumlandırılması gerekmektedir. İlk ölçümlerde her iki koldan ölçüm yapılması önerilir; hangisi yüksekse o ölçüm dikkate alınmalıdır. Doğru tanı için en az iki kez ölçüm yapılması da önem taşımaktadır.

Belirtiler

Yüksek tansiyonun yaklaşık yüzde 90-95’inde belirgin bir neden bulunmamaktadır. Sadece yüzde 5-10’luk kısmında böbrek rahatsızlıkları, hormon bozuklukları, aort damarının doğuştan darlığı, bazı ilaçlar ve uykuda solunum durması gibi durumlar hipertansiyona sebep olabilmektedir. Prof. Dr. Hamza Duygu, “Bu tür yüksek tansiyon, klasik tedavilere daha az yanıt verdiğinden altta yatan hastalığın teşhis ve tedavisi önemlidir. Altta yatan hastalık tedavi edildiğinde yüksek tansiyon gerileyebilir veya kontrol altına alınması kolaylaşabilir. Komplikasyonsuz yüksek tansiyon genellikle belirti vermez ve bazen ancak komplikasyon geliştiğinde tanı konulabilir. Bu nedenle yüksek tansiyon, ‘sessiz katil’ olarak da adlandırılmaktadır. Yüksek tansiyonun belirtileri arasında sabahları başın arka kısmında hissedilen baş ağrısı, kulak çınlaması, baş dönmesi, sersemlik hissi, burun kanaması ve konsantrasyon kaybı sayılabilir.” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.

Tedavi Yöntemleri

Yüksek tansiyon tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Hipertansiyondan korunmak için yaşam tarzının değiştirilmesi oldukça önemlidir. Sigara içmemek, ideal kiloyu korumak, düzenli fiziksel egzersiz yapmak, aşırı alkol ve tuz tüketiminden kaçınmak, meyve ve sebzelerle zengin, doymuş yağ ve kırmızı etten fakir bir beslenme tarzı benimsemek gerekmektedir. Prof. Dr. Hamza Duygu, yaşam tarzı değişiklikleri konusunda şunları belirtmiştir: “Aşırı tuz tüketimi, kan basıncını artıran önemli bir faktördür ve her on erişkinden üçünde hipertansiyon nedeni olmaktadır. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği tarafından yapılan bir çalışmada, Türkiye’de günlük tuz tüketiminin diğer ülkelere göre daha fazla olduğu saptanmıştır. Önerilen ortalama günlük tuz miktarı yaklaşık 6 gramken, Türkiye’deki ortalama günlük tuz alımı kişi başı 18 gram civarındadır. Örneğin, tuz alımı yarıya indirilirse, tüm dünyada bir yıl içinde inme ve kalp krizinden yaklaşık 2.5 milyon insanın hayatı kurtarılabilir.”

Yüksek Tansiyon ve Hipertansiyonun Sağlık Üzerindeki Etkileri
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin