Güneş sistemimize en yakın yıldız olan Proxima Centauri’nin etrafında dönen üçüncü bir gezegen tespit edildi. Bu gezegen, Proxima d olarak adlandırıldı ve Dünya’nın kütlesinin sadece dörtte biri kadar bir kütleye sahip olduğu için şimdiye kadar keşfedilen en hafif ötegezegenlerden biri olarak kaydedildi.
NewScientist dergisinin haberine göre, yaklaşık 4,2 ışık yılı uzaklıkta bulunan Proxima Centauri, bilinen diğer iki ötegezegen olan Proxima b ve Proxima c’ye ev sahipliği yapan düşük kütleli bir kırmızı cüce yıldızdır. Proxima b, ilk kez 2016 yılında keşfedilmiş ve nihayet 2020 yılında doğrulanmıştır. Portekiz’deki Astrofizik ve Uzay Bilimleri Enstitüsü’nden araştırmacı João Faria ve ekibi, 2020 yılında yıldız sistemi ile ilgili bir araştırma yaparken başka bir ötegezegenin varlığına dair ilk işaretleri gözlemlediler.
Faria, konu hakkında yaptığı açıklamada, “Ortaya çıkan küçücük bir sinyal gördük. Yani, önümüzdeki yıl boyunca bu gezegenin gerçekten orada olduğunu doğrulamak için daha fazla gözlem topladık” şeklinde ifade etti. Ekip, Şili’deki Çok Büyük Teleskop’u kullanarak, yıldızın etrafındaki gezegenlerin yerçekimi etkisi altında nasıl hareket ettiğini inceledi. Proxima b ve Proxima c, radyal hız olarak bilinen bir yöntemle tespit edildi. Proxima d’nin keşfi, bu bölgedeki daha birçok gezegenin bulunabileceğini göstermektedir.
Proxima d’nin Özellikleri
Proxima d, ev sahibi yıldızının yörüngesinde, Dünya ile Güneş arasındaki mesafenin sadece 0.029 katı kadar bir uzaklıkta yer alıyor. Bu konum, Proxima Centauri’nin yaşanabilir bölgesinde bulunması anlamına geliyor; bu da yıldızın etrafındaki suyun sıvı halde kalabileceği bir bölge olduğu anlamına geliyor. Proxima d’nin yıldız etrafında dönmesi, beş günden biraz fazla sürüyor. Kütlesi, Dünya’nınkine göre %26 oranında daha azdır ve Mars’ın kütlesinin yaklaşık iki katı kadar bir kütleye sahiptir.
Bu özellikleriyle Proxima d, yıldızından daha uzakta dönen diğer gezegenler ile kıyaslandığında çok daha hızlı ve hafif bir yapıya sahiptir. Bu durum, Proxima d’nin keşfiyle birlikte, astronomların evrenin derinliklerinde daha fazla keşif yapma olasılığını artırmaktadır.