Yangınların pençesinde kalan bölgeler, yıllardır tatilcilerin gözdesi olmuştur. Ancak son zamanlarda Yunanistan’daki korkunç orman yangınlarından kaçan turistlerin, ayrıca İspanya’da aşırı sıcaklar yüzünden kumsallarda tatil yapamayıp kapalı mekanlarda mahsur kalanların görüntüleri sosyal medyada hızla yayıldı. Arka arkaya gelen sıcak hava dalgaları, Temmuz ayında Avrupa’nın bazı noktalarında sıcaklıkların 40 derecenin üzerine çıkmasına neden oldu. Bu duruma bağlı olarak, Temmuz ayında dünya genelindeki ortalama sıcaklık üç kez üst üste rekorlar kırdı. Bilim insanları, sıcak hava dalgalarının insan kaynaklı iklim krizinin etkisinden bağımsız bir şekilde oluşmasının neredeyse imkansız olduğunu belirtiyor. Küresel ortalama sıcaklık artmaya devam ettikçe, sıcak hava dalgalarının da giderek şiddetleneceği öngörülüyor.
Uzmanlar, Avrupa’nın dünyanın birçok yerinden daha hızlı ısındığını ifade ediyor. Peki, bu durum gelecekte yaz tatillerini tamamen değiştirebilir mi? Görünen o ki, tatilciler arasında böyle bir panik henüz söz konusu değil. Seyahat uzmanı Simon Calder, aşırı sıcaklar dolayısıyla İngiltere’den Akdeniz ülkelerine seyahat eden turist sayısında kayda değer bir değişiklik olmadığını belirtiyor. Seyahat acenteleri ve tatil şirketleri, işlerinin istikrarlı bir şekilde devam ettiğini vurguluyor. Calder, “İnsanlar hâlâ Akdeniz’e son dakika tatil bileti alıyor. Güneş ve sıcak hava istiyorlar ve bunun bedelini ödemeye hazırlar” diyor.
Tatilcilerin gelecekteki seyahat planları konusunda ise belirsizlik var. Geçen hafta orman yangınları sırasında Yunanistan’ın Rodos adasından tahliye edilen Becky Mulligan, bir süre yurt dışına seyahat etmeyeceğini ifade ediyor. Mulligan, sıcaklıkların daha düşük olduğu Haziran ayında seyahat etmeyi tercih edeceğini, ancak çocuklarının tatil tarihleri nedeniyle bunun mümkün olmadığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Bu ülkelere gitmek istiyorsanız, fakat yalnızca Temmuz veya Ağustos’ta gidebiliyorsanız, turizmi nasıl sürdürebilirsiniz?”
Nişanlısı ve 3 yaşındaki oğlu ile birlikte Rodos’taki bir otelden tahliye edilen Simon Wheatley de benzer bir görüşte. Gelecek yıllarda Yunanistan’a dönmekten çekinmeyeceğini belirten Wheatley, ilerleyen dönemlerde daha erken gitmeyi tercih edeceğini ifade ediyor. Wheatley, “Yanlış zamanda yanlış yerde olduğumuzu hissediyoruz” diyor ve turizmin ekonomideki kritik rolünü hatırlamanın önemine vurgu yapıyor: “Yunanistan, İspanya ve Türkiye gibi ülkelerdeki köyler ve kasabalar turizme bağımlı. Buralarda tatil yapmayı sonlandırırsanız, sahildeki barından para kazanan yoksul insanların geçim kaynağı kalmaz.”
Bazı iklim aktivistleri, küresel sera gazı emisyonlarını azaltmak adına dünyada uçuş sayısının sınırlanması gerektiğine inanıyor. Havacılık endüstrisi, küresel sera gazı emisyonlarının %2,4’ünden sorumlu. Yeşil düşünce kuruluşu New Weather Institute’un eş direktörü Andrew Simms, “İnsanların ‘küresel kaynamanın’ yaşandığı yerlerde tatil yapmak için kirletici uçaklara binmesi garip gelebilir” diyor, ancak insanların bu konudaki düşüncelerinin karmaşık olduğuna dikkat çekiyor. Simms, “Uçağa binmenin acil durum düşüncesini tetiklemesi gerekirken, insanlar her gün karbon salımı yüksek, kirletici yaşam tarzlarını tanıtan reklamlara maruz kalıyor” ifadelerini kullanıyor.
Yardım kuruluşu Kızılhaç’ın İngiltere iklim uyumu yöneticisi Ellie Murtagh ise sıcak havanın tehlikeli, hatta bazı durumlarda ölümcül olabileceğini vurguluyor. Murtagh, “Yaşlılarla, hamile kadınlarla, küçük çocuklarla veya kronik sağlık sorunu olanlarla seyahat ediyorsanız, onların güvenli ve sağlıklı olduklarından emin olmak için özen gösterin” uyarısında bulunuyor.