Wagner Savaşçıları ve Rusya’daki İsyan
Rusya’da uzun bir Haziran günü ve gecesi, paralı asker grubu lideri Yevgeni Prigojin, askeri konvoyunu Moskova yakınlarına kadar göndererek bir isyan başlatma girişiminde bulundu. Bu cesur hamle, Vladimir Putin’in iktidarındaki güç dinamikleri hakkında ciddi soru işaretleri doğurdu. Prigojin, eski müttefiki olan Putin’i ihanetle, silahlı isyan başlatmakla ve “ülkeyi sırtından bıçaklamakla” suçladı. Cumartesi günü, Prigojin’in geri adım atarak askerlerini geri çekmesiyle bu isyan sona erdi. Prigojin, “24 saat içerisinde Moskova’nın 200 kilometre yakınına kadar ilerledik. Bu süre zarfında askerlerimizin tek bir damla kanı bile akmadı” şeklinde bir açıklama yaptı.
Tüm bu kargaşanın sığdığı 24 saat içinde neler yaşandı? Prigojin, bu isyanı planlıyor muydu? Prigojin, bu eylemini bir darbe girişimi değil, “adalet yürüyüşü” olarak tanımlamakta ısrarcıydı. Ancak, bu girişimin hızlı bir şekilde sona ermesi, birçok kişinin kafasında soru işaretleri bıraktı. Wagner grubu, Ukrayna’daki savaşta kilit bir rol oynamış ve özellikle Rus hapishanelerinden topladığı binlerce paralı askerle işgalin önemli bir parçası haline gelmişti. Uzun süredir, Moskova’daki askeri yetkililerle Prigojin’in arasının bozuk olduğu biliniyordu. Ancak, Wagner güçlerinin 1 Temmuz’dan itibaren Rus ordusunun kontrolüne gireceğinin açıklanması, bu durumu açık bir isyana dönüştürdü.
Wagner savaşçıları, Ukrayna’nın işgal edilen doğu bölgelerinden sınırı geçerek Rusya’nın güneyindeki Rostov’a yöneldi. Buradan M4 otoyolunu kullanarak Voronej üzerinden Moskova’ya doğru ilerlemeye başladılar. Bu gelişmeler, Rusya’nın 16 aylık Ukrayna işgali sürecinde bir dönüm noktası olarak değerlendirildi. Ancak Wagner’in askerleri kuzeye doğru ilerledikçe, Belarus lideri Lukaşenko’nun arabuluculuğunda bir anlaşma sağlandığına dair haberler geldi. Bu anlaşmaya göre, Prigojin Belarus’a gidecek ve Wagner askerleri Rus ordusuna entegre edilecekti. Hikayenin bu kadar basit bir sona ulaşacağına kimse inanmasa da, bu durum Prigojin’in hem savaşta hem de Rusya içindeki konumunun zayıfladığını gösteriyor.
Prigojin’in Belarus’a doğru hareket etmesiyle birlikte, hakkındaki suçlamaların da düşürüleceği belirtiliyor. Ancak bu süreç, hiç kan akmadan mı gerçekleşti? Bu kısım biraz belirsiz çünkü en azından bir askeri helikopterin düşürüldüğüne dair bilgiler paylaşılmıştı. Tüm bunların Putin’i nasıl bir duruma soktuğu da ayrı bir tartışma konusu haline geldi.
Wagner ve Rus Ordusunun İlişkileri
Prigojin, Ukrayna’da savaşan askerlerine yeterli silah ve cephane desteğinin verilmediğini belirterek, aylardır Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov’u hedef alıyordu. Putin, Ukrayna’da savaşan tüm paralı askerlerin Rus ordusu ile sözleşme imzalamasına yönelik kararının arkasında durdu. Ancak Prigojin, bu teklifi reddetti. 23 Haziran’da yaptığı uzun bir konuşmada, savaşın tüm meşruiyetinin bir yalan olduğunu ifade etti. Ona göre, “küçük bir grup serseri”, kendi gelecekleri için Rus halkını ve başkanı kandırmaya çalışıyordu.
Prigojin, orduyu, Ukrayna’daki adamlarına yönelik ölümlü bir füze saldırısından sorumlu tutarak suçladı; ancak ordu bu iddiayı yalanladı. Cuma akşamı saatlerinde, “adalet yürüyüşünün” başladığını duyurdu. Ertesi sabah, Prigojin’in askerleri Rostov’a ulaştı. Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Prigojin hakkında hızla harekete geçti ve Moskova bölgesinde “terörle mücadele” önlemleri uygulamaya konuldu. M4 karayolu kapatıldı. Prigojin, ülkeye ihanet ettiğini reddederek Putin’i ilk kez doğrudan hedef aldı.
Putin’in Gücünün Sarsılması
Prigojin, eylemlerinin Ukrayna’daki Rus işgaline değil, başındaki askeri yetkililere karşı olduğunu belirtiyor. Moskova’ya askerlerini yönlendirmiş olmasına rağmen, Putin’in iktidarına karşı olmadığını da vurguladı. Ancak hızla gelişen olaylar karşısında, Putin birkaç saatliğine kontrolü kaybetmiş gibi göründü. Cumartesi akşamı, Belarus liderinin girişimiyle bir anlaşmaya varıldı. Prigojin Belarus’a gidecek ve hakkındaki suçlamalar düşürülecekti. Sonraki saatlerde, Rostov’da bir araçla kentten ayrılırken görüntülendi. Wagner birlikleri de kenti terk etmek üzere harekete geçti. Kent sakinlerinden Wagner lehine sloganlar atıldığı duyuldu.
Putin, bu süreçte manevra alanı kalmamış bir lider olarak güçsüz bir görüntü sergiledi. Belarus liderinin durumu kurtarması oldukça tuhaf bir gelişmeydi; zira 2020 yılında Lukaşenko’yu ülkesindeki protestoculara karşı savunan yine Rusya olmuştu. Kiev yönetimi, Moskova için bu durumun küçük düşürücü olduğunu belirtti. Ancak bu durumun diğer bir boyutu da var: Ruslar, Putin liderliğinin alternatifi olarak birkaç saatlik anarşi görüntüsüyle karşı karşıya kaldı. Ordu da bu süreçte, tehlikeli olabilecek 25 bin kişilik bir gücü kendi çatısı altına alma fırsatını bulmuş oldu. Ancak bundan sonra, liderleri Yevgeni Prigojin’in muhtemelen tüm bu tablonun dışında kalacağı öngörülüyor.