Uyku ve Bağışıklık Sistemi Arasındaki İlişki
Bağışıklık sistemi, vücudumuzu iç ve dış tehditlere karşı koruyarak sağlığımızı sürdüren hayati bir sistemdir. İnsan yaşamının yaklaşık üçte birini oluşturduğu düşünülen uyku dönemi ile bağışıklık sistemi arasında önemli bir etkileşim olduğu aşikardır. Tıp literatüründe bu ilişki, “iki yönlü konuşma” olarak tanımlanır. Yani uyku ve bağışıklık sistemi, birbirleriyle karşılıklı olarak haberleşmekte ve sağlıklı bir yaşam için sürekli bir mesaj alışverişinde bulunmaktadır.
Uyku Düzensizliği ve Hastalıklar
Enflamasyon ile seyreden lupus, romatizmal hastalıklar, kardiyovasküler hastalıklar, kanser çeşitleri ve nörodejeneratif hastalıklar göz önünde bulundurulduğunda, bu hastalıkların çoğunda uyku düzensizliği gözlemlenmektedir. Prof. Dr. Yaşar Küçükardalı, “Bağışıklık sistemi, doğal ve edinilmiş olmak üzere iki ana kısımdan oluşmaktadır,” diyor. Doğal bağışıklık, organizmamızın içinden veya dışarıdan gelen tehditlere karşı ilk savunma mekanizmalarını içerir. Örneğin, mikroorganizmalar, hastalanan hücreler ve kanserleşme sürecindeki hücreler gibi durumlar bu tehditler arasındadır. Kazanılmış bağışıklık ise, mikroorganizmalarla karşılaşan bağışıklık hücrelerinin salgıladığı maddelerle enfeksiyonları sınırlama girişimidir; bu süreç aynı zamanda koruyucu bir hafıza oluşturur. Böylece, ilerleyen dönemlerde aynı mikroorganizma ile karşılaşıldığında, organizma hızlı bir şekilde tepki verir ve sanki aşılanmış gibi bir savunma geliştirir.” şeklinde açıklıyor.
Uykusuzluğun İştah Üzerindeki Etkisi
Uykusuzluk durumunda, iştahsızlık hormonu olarak bilinen leptin seviyesinin düştüğünü belirten İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Küçükardalı, “Uykusuzlukla birlikte ghrelin adı verilen iştah hormonu artar. Bu durum, yeme davranışında bozulmalara, obeziteye ve dolayısıyla bağışıklık düzensizliklerine yol açabilmektedir. Yani, uykusuzluk yalnızca bağışıklık sistemini etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda kilo alımına da neden olmaktadır,” şeklinde ifade ediyor.
Hastalık Dönemlerinde Uyku İhtiyacı
Uzun süren bir uykusuzluk sürecinin ardından enfeksiyonlara maruz kalma oranının arttığını söyleyen Prof. Dr. Yaşar Küçükardalı, “Bir enfeksiyona maruz kaldığımızda, enfeksiyonun doğal seyri içinde kendimizi daha uykulu hissetmemiz, aslında koruyucu bir mekanizmadır. Bu durum, organizmanın yararına bir tepkidir. Bağışıklık sistemi, salgıladığı bazı maddelerle beynimize sinyaller göndererek bizi daha hareketsiz bir döneme yönlendirir. Böylece, metabolik ve kinetik faaliyetler yavaşlayarak enerjisini mikroorganizmalarla savaşmaya odaklamaya çalışır,” şeklinde açıklıyor.
Enfeksiyon ve Uykusuzluk Arasındaki Kısır Döngü
Uykusuzlukla birlikte gelişen enfeksiyonların şiddetli olduğu dönemlerde bir kısır döngünün ortaya çıkabileceğini belirten Prof. Dr. Yaşar Küçükardalı, “İstemesek dahi, sitokin fırtınası dönemlerinde kaliteli bir uykudan bahsetmek mümkün değildir. Uykusuzluğumuz uzadıkça, bağışıklık sistemi olumsuz etkilenir ve enfeksiyon süreci de uzar. Enflamatuar hastalıkların tedavi edilmesiyle birlikte, sitokin artışının azalması ve uyku kalitesinde iyileşmeler gözlemlenmiştir,” diyerek konunun önemini vurguluyor.