Uyku Apnesi: Salgın Döneminin Gölgesinde Büyüyen Bir Sorun
Koronavirüs salgını süresince evde geçirilen zaman, obezite oranlarında kayda değer bir artışa yol açtı. Fazla kilolar, beraberinde birçok sağlık sorununu da getirdi; bunların en önemlilerinden biri de uyku apnesidir. Uyku apnesi, uykuda solunumun 10 saniyeden fazla durmasıyla kendini gösteren bir durumdur ve genellikle aşırı kilo ve boyun kalınlığı gibi faktörlerle ilişkilendirilir. Son yıllarda bu sorunu yaşayan bireylerin sayısında belirgin bir artış gözlemlenmektedir.
Uyku apnesi teşhisi, hastanelerdeki uyku laboratuvarlarında bir gece konaklayan hastaların, uyku kalitelerinin bilgisayar sistemleri aracılığıyla izlenmesiyle konulmaktadır. Özel cihazlar sayesinde, hastanın gece boyunca ne sıklıkla ve ne kadar süreyle solunumunun durduğu tespit edilmektedir. Eğer kişi, saat başına 5’ten fazla nefes alma kesintisi yaşıyorsa uyku apnesi tanısı konulmaktadır. Nefes alma kesintisi sayısı 30’un üzerine çıkarsa, hastaya solunum cihazıyla uyuması önerilmektedir.
“30’un Üzerinde Duruyorsa, Ağır Uyku Apnesi”
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Merda Erdemir Işık, uyku apnesinin derecelendirilmesine dair şu bilgileri veriyor: “Hastalığın hafif, orta ve ağır olmak üzere üç derecelendirmesi vardır. Eğer saat başına 5 ila 15 kez nefes durması yaşanıyorsa hafif apne, 15-30 arasında ise orta uyku apnesi olarak adlandırıyoruz. Ancak 30’un üzerinde duruyorsa, bu ağır uyku apnesi anlamına gelir. Bu tanıyı aldıktan sonra hastayı yeniden uyku laboratuvarına yatırmamız gerekmektedir. Uykuda solunum desteğine ihtiyaç duyan hastalar için solunum cihazının ayarlarını yapıyoruz ve ardından cihazla evlerine gönderiyoruz. Hafif ve orta derecede uyku apnesi tanısı alan hastalar ise öncelikle kulak burun boğaz bölümüne yönlendiriliyor. Eğer ameliyatla düzeltilebilecek bir solunum darlığı söz konusuysa, bu yöntemle sorunları giderilmektedir.”
Dr. Işık, uyku apnesinin ortaya çıkmasının nedenlerini ise şöyle açıklıyor:
“Uyku apnesi, uyku sırasında üst solunum yollarındaki daralmalara bağlı olarak meydana gelen bir durumdur. Uykuda solunumun 10 saniyeden fazla durması olayına uyku apnesi denir. En yaygın sebebi obezite ve aşırı kilodur. Boyun kalınlığı da önemli bir risk faktörüdür; erkeklerde 43 santimetre, kadınlarda ise 38 santimetrenin üzerindeki boyun çevresi, riski artırmaktadır. Üst solunum yollarında darlığa yol açabilecek anatomik bozukluklar, tiroid fonksiyon bozuklukları, uyku yapıcı ve sakinleştirici ilaç kullanımı, alkol tüketimi, menopoz dönemi ve ileri yaş gibi durumlar da bu riski artırmaktadır.”
Hastalığın tedavi edilmediği takdirde çok ciddi sonuçları olabileceğine dikkat çeken Dr. Işık, “Hastalar genellikle nasıl uyuduklarının ve uyku kalitelerinin farkında olmadıkları için uyku apnesinin de varlığını fark edemezler. Genellikle hastanın uyku eşi, durumu tarif eder; gürültülü horlama, uyku sırasında nefesin bir süre durması ve ardından gürültülü bir horlama ile tekrar nefes almaya başlaması gibi belirtiler gözlemlenir. Gün içerisinde, çalışırken, araba kullanırken veya yemeklerden sonra uyuyakalan hastalar için iş ve trafik kazası riski oldukça yüksektir. Uyku sırasında solunumları duran hastaların oksijenlenmesi ciddi şekilde bozulur ve bu da hayati organların zarar görmesine yol açabilir. Kalp krizi, ani ölüm, ani felç, diyabet ve depresyon gibi hastalıkların sıklığı artar.”