Uyku ve Sağlık: Uyku Apnesinin Önemi
İnsan ömrünün ortalama üçte birini kapsayan uyku, sağlıklı bir yaşamın temellerinden biridir. Uykunun kalitesinin bozulması veya uyku esnasında yaşanan rahatsızlıklar, birçok sağlık sorununu beraberinde getirebilir. Türkiye’de en yaygın görülen uyku rahatsızlıklarından biri olan uyku apnesi sendromu, dikkat edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Kızılay Kartal Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. M. Burak Uçar, uyku apnesinin belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında önemli bilgiler sunuyor. Dr. Uçar, “Uyku apnesi, horlama ile birlikte en yaygın uyku bozukluklarından biridir ve uyku sırasında solunumun 10 saniye ve daha fazla bir süre durması olarak tanımlanabilir. Eğer bu durum saatte 5 veya daha fazla kez tekrarlıyorsa, uyku apnesi sendromu olarak adlandırılır. Hafif, orta ve ağır şiddet olarak sınıflandırılabilen üç ana tipi bulunmaktadır. Dil kökü, yumuşak damak veya aşırı büyümüş bademciklerin hava yolunu tıkaması sonucunda bu rahatsızlık gelişebilir. Uyku apnesi yaşayan bireylerin büyük bir çoğunluğunda horlama şikâyeti de gözlemlenmektedir.” diye ifade etti.
Uyku Apnesinin Belirtileri
Uzm. Dr. M. Burak Uçar, uyku apnesinin başlıca belirtilerini şöyle sıralıyor: “Uyku apnesinin en belirgin belirtisi, uykuda solunumun durmasıdır. Ayrıca, aşağıdaki belirtiler de uyku apnesi yaşayan bireylerde sıkça görülmektedir:
- Uykuda huzursuzluk
- Horlama
- Gündüz yorgun uyanma
- Gün içinde konsantrasyon eksikliği
- Sık sık idrara kalkma
- Terleme
- Ağız kuruluğu
- Hipertansiyon
- Cinsel isteksizlik
Ayrıca, uyku apne sendromu olan bireylerde horlama, normalden daha yüksek ve gürültülü bir şekilde gerçekleşir. Nefes darlığı, sık sık iç çekme, çırpınarak uyanma, uzun süreli solunum durmaları ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtiler de yaygındır. Obez ve kilolu kişilerde horlama, dikkate alınması gereken bir uyarı işareti olarak değerlendirilmelidir.”
Uyku Apnesinin Ciddiyetine Dikkat!
Uzm. Dr. M. Burak Uçar, uyku apnesinin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği konusunda uyarıyor: “Uyku apnesi nedeniyle nefes almanın durması, kandaki oksijen seviyesinin düşmesine sebep olurken, karbondioksit ve asit birikiminin artmasına yol açar. Bu durum, kalp, kan damarları ve sinir sisteminin daha fazla çalışmasına neden olur. Sonuç olarak, yüksek tansiyon, ritim bozukluğu, kalp yetmezliği, kalp krizi ve inme (felç) gibi riskler sağlıklı bireylere göre daha sık görülmektedir. Ayrıca, direksiyon başında ani uyuya kalma sonucu trafik kazası geçirme riski, dikkat dağınıklığı, depresyon ve hafıza problemleri gibi durumlar da oldukça yaygındır.”
Uyku Apnesi Tanısı ve Tedavi Yöntemleri
Uzm. Dr. M. Burak Uçar, uyku apnesinin doğru tanı ve tedavi yöntemleri ile etkili bir şekilde yönetilebileceğini belirtiyor: “Doktorunuz, uyku sırasında vücudunuzda gerçekleşen olayları gözlemlemek amacıyla bir dizi test yapacaktır. Bu testlerin en önemlisi polisomnografi (PSG) olarak adlandırılmaktadır. Bu test, beyindeki elektriksel aktiviteleri, göz hareketlerini, kas aktivitelerini, kalp atışlarını, ağız ve burundaki hava akışını ve kandaki oksijen seviyesini ölçmektedir. Polisomnografi, uyku apnesi tanısı konulmasında en kesin yöntemdir.”
“Eğer uyku apnesi yaşayan kişi kilolu veya obez ise, ilk adım olarak diyetisyen kontrolünde kilo vermesi gerekmektedir. Ek olarak, alkol ve uyku ilaçlarından kaçınmak, sigarayı bırakmak ve sırt üstü yatmaktan kaçınmak da rahatsızlığı azaltma yönünde faydalı olacaktır. Uyku apnesi sendromunun temel tedavisi, tanı konulduktan sonra orta veya ağır uyku apnesi sendromu saptanması durumunda, apne önleyici cihazların (CPAP-BPAP) hastalar tarafından kullanılmasıdır. Eğer üst solunum yollarında belirgin anatomik darlıklar mevcutsa, hastanın kulak burun boğaz uzmanı tarafından cerrahi bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir.”