1. Haberler
  2. Dünya
  3. Uygur Mültecilerin Sınır Ötesi Baskı Deneyimleri

Uygur Mültecilerin Sınır Ötesi Baskı Deneyimleri

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

BBC Alim’in annesi ekranın diğer tarafında belirdiği anda, “Canım oğlum, ölmeden seni göremeyeceğim diye korkuyordum” diyor. Alim, bu görüşmenin kendisini sarstığını ifade ediyor. Gerçek ismi Alim olmayan bu kişi, 6 yıl önce ülkesinden kaçarak İngiltere’de iltica başvurusunda bulunduğundan beri annesiyle ilk kez yüz yüze görüşüyor. Ancak bu görüşmenin heyecanı, içindeki bir buruklukla karışıyor çünkü görüşme, bir başkasının gözetiminde gerçekleştiriliyor. Çin’in kuzeybatısındaki Müslüman Uygur azınlığın çoğu gibi, Alim’in annesi de sürekli bir izleme ve denetim altında yaşıyor. İkili, birbirlerini doğrudan arama imkanına sahip olamıyor. Önceki görüşmelerde, bir aracı kişi, Alim’i bir telefonla, annesini ise başka bir telefonla arıyor, ardından telefonları yüz yüze tutarak konuşmalarını sağlıyormuş. Bu yöntemle birbirlerinin yalnızca gölgelerini görebiliyorlar ve boğuk sesler duyabiliyorlarmış; görüşme boyunca çoğunlukla karşılıklı olarak ağlıyorlarmış.

Alim, annesiyle yaptığı görüşmenin bir bedeli olacağını bilerek gerçekleştirdiğini belirtiyor çünkü görüşmeyi ayarlayan kişi, bir Çinli polis memuru. Görüşmeyi sağlayan polis, daha sonra tekrar arayarak Alim’den, İngiltere’deki Uygur insan hakları gruplarının toplantılarına katılmasını, bilgi toplamasını ve bunları iletmesini istiyor. Alim, “Ne zaman Londra’da Çin’i protesto etmeye yönelik bir gösteri olsa, arayıp kimlerin katıldığını soruyorlar” diyor. Ayrıca, çoğu İngiltere vatandaşı olan Çin’le ilgili insan hakları gruplarının liderleriyle arkadaşlık etmesi, onlara yemek ısmarlaması ve hesaplarını ödemesi için para teklif edilmiş. Polis, bunu gizlice yapabilmesi için bir paravan şirket kurmayı da öneriyor. Alim’e, bu amaçla daha önce birçok kişi adına çok sayıda paravan şirket oluşturulduğu da söyleniyor. Reddedilmesi durumunda ailesinin zarar göreceğine dair alttan alta hissettirilmiş tehditler, Alim’i zor bir ikilemde bırakıyor.

Uygur Mültecilerin Sınır Ötesi Baskı Deneyimleri

BBC’nin haberine göre, hükümetlerin yurtdışındaki muhalif faaliyetleri kontrol altına almak için kullandığı yöntemlere sınır ötesi baskı deniyor. Araştırmalar, insanların aileleriyle görüntülü görüşmelerinin, yurtdışındaki kişilere boyun eğdirmek için Çin polisi tarafından yaygın bir şekilde kullanıldığını gösteriyor. Sheffield Üniversitesi’nden Dr. David Tobin, meslektaşı Nyrola Elima ile birlikte bu konudaki kapsamlı çalışmalardan birini yürütmüştür. İki uzman, çeşitli ülkelerdeki 200’den fazla Uygur mülteciyle görüşmeler gerçekleştirdi. Dr. Tobin, Çin dışında yaşayan tüm Uygurların sınır ötesi baskıya maruz kaldığını söylüyor. “En temel taktik, ayrı kalınan ailelerle temas” ifadesini kullanarak, telefonla aramanın mümkün olduğu durumlarda bile, Çin’deki ailelerin genelde telefonu açmadığını ve sürekli dinlendiği için doğrudan temas kurmanın aileyi tehlikeye atacağına dair bir inancın hakim olduğunu belirtiyor.

Uygur Mültecilerin Sınır Ötesi Baskı Deneyimleri

Dr. Tobin, yurtdışında yaşayan tüm Uygurların sınır ötesi baskı altında olduğunu vurguluyor. Yurt dışındaki kişinin ailesiyle ilişkisini kesmek, Çin polisine, kontrollü görüşmeler önerme ve bu görüşmeleri kabul etmediği takdirde olumsuz sonuçlar doğuracağı tehdidiyle birlikte devreye girme fırsatı sunuyor. Dr. Tobin, Birleşik Krallık’ta yaşayan yaklaşık 400 Uygur’dan 48’i ile görüşmüş. Bu kişilerin üçte ikisi, Çin polisinin kendileriyle doğrudan temas kurduğunu, casusluğa zorladığını ve insan hakları konusunda faaliyet göstermemesi için baskı yaptığını aktarıyor.

Uygur Mültecilerin Sınır Ötesi Baskı Deneyimleri

Birleşik Krallık’ta yaşayan Uygurlardan daha zor durumda olan mülteci grupları da mevcut. Türkiye, 50 bin kişilik Uygur diasporası ile Çin dışında en büyük Uygur nüfusunu barındırıyor ve geleneksel olarak Uygurlar açısından güvenli bir bölge olarak kabul ediliyor. Ancak, yapılan araştırmalara göre Türkiye’de konuşulan 148 kişiden yüzde 80’i, Çin yetkililerinin benzer tehditlerine maruz kaldıklarını ifade ediyor. 2013 yılında Çin’den kaçan Abdurehim Paraç, 2014’te İstanbul’a geldi. “Türkiye, daha önce bildiğimiz her yerden farklıydı. İstediğimiz her yere gidebiliyorduk, polis bizi taciz etmiyordu. Böyle bir hayatın mümkün olabileceğini hayal bile edemezdim” diyor. Ancak son birkaç yıldır Türkiye’deki Uygurlar için de durum değişiyor. Çin polisinin insanlara, birbirlerini izleyip ajanlık baskısı yapmasının, buradaki mülteci toplumu içinde dayanışma ve birlik duygusunu bozduğu anlatılıyor.

Uygur Mültecilerin Sınır Ötesi Baskı Deneyimleri

Abdurehim Paraç, Türkiye’nin Uygurlar için güvenli bir yer olduğunu ama Çin polisinin taktiklerinin burada yaşayan diasporanın birlik ve dayanışmasına zarar verdiğini belirtiyor. Facebook’ta paylaşılan bir videoda, memleketlileri tarafından yakalanıp dövülen bir Uygur gencinin, Çin rejimi için casusluk yaptığını itiraf ettiği görülüyor. Videonun nasıl bir bağlamda çekildiği belirsiz, ancak İstanbul’daki Uygur diasporası tarafından paylaşılıyor ve itiraf eden kişi sosyal medyada yaygın bir şekilde kınanıyor. Abdurehim Paraç, bu tür paylaşımların artmasının bir etkisi olduğunu ifade ediyor: “Gençler, Uygurlarla ilgili protestolar ve toplantılara katılmaktan çekiniyorlar. Araya casusların karışmış olabileceğinden endişe ediyorlar. Çin’in taktiği işe yarıyor” diyor.

Dr. Tobin, Türkiye’deki yetkililerin bu durumun farkında olduğunu ancak tepki vermekte geciktiğini düşünüyor. “Bir ülke, yatırımlar konusunda Çin’e ne kadar bağımlıysa, onunla iş birliği yapması veya bazı şeylere göz yumması ihtimali de o kadar artıyor” diyor. Türkiye’nin son yıllarda Çin ile yakınlaştığı izlenimi var ve Uygur toplumunu koruma konusundaki taahhütleri bu bağlamda sorgulanıyor. Türkiye hükümeti, bu konudaki sorularımıza yanıt vermedi.

Çin, yalnızca ekonomik ilişkilerde elinin güçlü olduğu ülkelerdeki diasporayı hedef almakla kalmıyor. ABD’de yaşayan ve Washington DC’deki Uygur İnsan Hakları Projesi’nde gönüllü olarak görev yapan Julie Millsap, Çin yetkililerinin eşinin ailesi üzerinden kendisine baskı yapmayı denediğini anlatıyor. Julie, ABD doğumlu bir insan hakları gönüllüsü. Eşi Han Çinli, yani ülkedeki en büyük etnik gruba mensup. Çift, 2020 yılında ABD’nin başkentine göç etmiş. Julie burada, Uygurlarla ilgili kampanyalara katılmaya başladığında, Çin polisi “dost olmak istediklerini” söyleyerek, eşinin ailesinin kapılarını çalmaya başlamış. Millsap ve eşi, eşinin kız kardeşinin telefonundan, onun yazmış gibi, Julie’nin çocuklarının “öksüz ve yetim” kalabileceği gibi tehditkar mesajlar almaya başlamış. Julie, mesajların görümcesinin tarzına uygun olmadığını, polis tarafından yazıldığını düşünüyor.

Uygur Mültecilerin Sınır Ötesi Baskı Deneyimleri

Bir gün, Washington’daki kocasıyla Çin’deki kız kardeşi arasındaki bir video görüşmesi sırasında “tesadüfen” polis, görümceyi ziyarete gelmiş. Julie de böylece polisleri kayda almak ve onlarla doğrudan konuşma fırsatı bulmuş. “Kekeliyordu ve niyetinin kötü olmadığını söyledi” diyor. Çinli polis, Julie’ye, ABD ile Çin arasındaki ilişkilerin “hassasiyetinden dolayı” polisin ABD’de akrabası olan bölgedeki bütün aileleri ziyaret ettiğini belirtmiş.

Julie, beyaz bir Amerikalı ile etnik Han bir Çin vatandaşının ailelerinin bir Uygur ailesinden çok daha güvende olduğunu biliyor. “Ama yine de polis tacizinden, tehditlerden ve kötü bir gündelik gerçeklikten bahsediyoruz” diyor. Çin yetkililerinin kendisi gibi yabancı uyruklu kişileri çekinmeden hedef alabilmelerinin kendisi için kaygı verici bir durum olduğunu ifade ediyor.

Uygur Mültecilerin Sınır Ötesi Baskı Deneyimleri

BBC, ABD yönetiminin sorunla ilgili resmi yollardan çözüm aramaya başladığını bildiriyor. Mart ayında, Amerikalı senatörler Sınır Ötesi Baskı Politikaları Yasa Tasarısını gündeme aldı. Bu yasada, sınır ötesindeki kişilerin ailelerinin tehdit edilmesini de kapsayan “dolaylı baskı” yöntemi dahil olmak üzere bir dizi baskıcı yöntem sıralanıyor. Tasarı onaylandığında, bu tür tehditlerin bildirilebileceği özel bir telefon yardım hattı oluşturulacak ve Kongre, yasada sıralanan suçları işleyenlere karşı mümkün olan her durumda yaptırım getirebilecek.

Uygur Mültecilerin Sınır Ötesi Baskı Deneyimleri

Norveç’te yaşayan insan hakları gönüllüsü Abdulweli Ayup, ABD Kongresi’nden çıkacak yasanın doğru yönde bir adım olacağını ancak Batı hükümetlerinin daha ileri adımlar atması gerektiğini vurguluyor. Ayup, her bir taciz bildirildiğinde, doğrudan Çin hükümetine soru sorulması ve adı geçen aileler için güvenlik talebinde bulunulması gerektiğini düşünüyor. Ayup, Batılı hükümetlere hitaben, “Bizler sizin vatandaşlarınız, komşularınız ve vergi mükellefleriniziz. Hükümetlerimiz bazı sorumlulukları üstlenmeli” diyor.

Uygur Mültecilerin Sınır Ötesi Baskı Deneyimleri

Dr. Tobin ise bu konuda tavır alınırken yaşanabilecek sorunlara dikkat çekiyor: “Örneğin, ‘Ailenizle görüşmek ister misiniz?’ diye sormak bir suç değil. Biz bunun bir tehdit olduğunu, toplum içinde güvensizlik ve bölünme yarattığını, zihin sağlığı sorunlarına ve travmaya yol açtığını biliyoruz. Ama yine de bu soruyu sormak Britanya topraklarında suç değil” diyor. İngiltere İçişleri Bakanlığı, ülke dışındaki muhalifleri korkutma girişimlerinin “kabul edilemeyeceğini” ve bu durumun kolluk güçlerine bildirilmesi gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, sınır ötesi baskı konusunda bir araştırmanın tamamlanmak üzere olduğunu da bildiriyor.

Uygur Mültecilerin Sınır Ötesi Baskı Deneyimleri

Londra’daki Çin Büyükelçiliği, sorularımıza yanıt vererek, sınır ötesi baskı iddialarının “tamamen temelsiz” olduğunu belirtiyor. Çin hükümeti, “Uygurları ve sınır ötesindeki akrabalarıyla iletişimlerini yasalar çerçevesinde koruduğunu” kaydediyor. Alim, yaşadıklarını polise bildirmemiş; ancak Londra’da yaşayan bir Uygur hakları grubuna, kendisine nasıl ajanlık baskısı yapıldığını itiraf etmiş. Grubun liderlerinden biri, BBC’ye bu tür anlatılara çok sık rastlandığını ama kendilerine ulaşan verilere göre, Çin polisinin iş birliği taleplerinin hemen tamamının reddedildiğini bildiriyor. Alim, kararını vermeden önce zorlu bir iç hesaplaşma yaşamış. “Ailem uğruna başkalarına ihanet etmenin, ulusumu satmak anlamına geleceğini anladım. Bunu yapamayacaktım” diyor. “Bunun bir bedeli olacaksa, onu da ödeyeceğim” diyerek, Çin polisinin tekliflerini reddetmiş.

Uygur Mültecilerin Sınır Ötesi Baskı Deneyimleri

Uygur Mültecilerin Sınır Ötesi Baskı Deneyimleri
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin