Ülkü Hilal Çiftçi: Yeni Projeleri ve Kariyeri Üzerine
Daha önce ‘Dönence’ adlı dizide asperger sendromlu bir karakteri ustalıkla canlandıran Ülkü Hilal Çiftçi, şimdi Yılmaz Erdoğan, Selma Ergeç ve Hazar Ergüçlü gibi önemli isimlerle birlikte Kanal D’de yayımlanan ‘İnci Taneleri’ adlı projede yer alarak oyunculuk kariyerine sağlam adımlarla devam ediyor. Müzik yeteneğiyle de dikkat çeken genç oyuncu, ‘1923 Müzikali’ ve ‘O Ses Türkiye’nin yılbaşı programındaki performansıyla izleyicilerin beğenisini kazandı. Onunla kariyer yolculuğuna dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Oyunculuk Serüvenine İlk Adımlar
Oyunculuğa nasıl başladın? Zonguldak’ta dünyaya geldim ve yaklaşık 4 yaşıma kadar orada yaşadım. Çocukken oyunculuk ilgim belirmeye başladı. Televizyonu sadece vakit geçirmek için değil, aynı zamanda oyunculukları incelemek için izlerdim. Hatta bir filmi birden fazla kez izlerken, ilk gösterimimde hikâyeyi, sonraki izlemelerde ise oyunculukları ve sahneleri analiz ederdim. Bu tutkum ailem tarafından fark edildi ve İstanbul’a taşındıktan sonra beni bir ajansa yazdırdılar. İki yıl figüranlık yaptıktan sonra ilk diyaloglu rolümü aldım ve oyunculuk serüvenim böylece başlamış oldu.
İnci Taneleri Projesi
‘İnci Taneleri’ projesiyle yollarınız nasıl kesişti? Dizinin çekileceğini öğrendiğimde ‘Dönence’de rol alıyordum. Menajerim Gözde Abla, bu projede beni istediklerini söyledi. ‘Dönence’ projem bitmek üzereydi ve başka projelerden de teklifler almıştım. Ancak Gözde Abla, Yılmaz Erdoğan’la çalışmanın bana büyük deneyimler kazandıracağını vurguladı ve ben de bu fikre katıldım.
Deneyimli Ekiple Çalışmanın Getirdikleri
Böyle iyi bir ekibin olduğu bu proje seni nasıl besledi? Dizinin ilk beş bölümünde biraz stresliydim çünkü çok deneyimli ve önemli isimlerle çalışıyordum. Onların hakkımda ne düşündüğü benim için çok kıymetliydi. ‘Beni sevecekler mi? Yanlış bir şey yapacak mıyım?’ gibi düşüncelerle kendimi fazla strese sokuyordum. Ancak ekip o kadar anlayışlı ve sıcak bir ortam sağladı ki, bu süreçte birçok şey öğrenme fırsatım oldu.
Büyük İsimlerle Çalışmanın Artıları ve Eksileri
Büyük isimlerle çalışmanın avantajları, dezavantajları neler? Elbette zorlukları var çünkü çok genç bir oyuncuyum ve bilmediğim birçok şey var. Bu kadar deneyimli isimlerle çalışırken bazen eksikliklerimi hissediyorum. Konuşulan bazı konulara hâkim olmadığımda kendimi kötü hissedebiliyorum. Ancak ‘İnci Taneleri’nin bana kattığı en büyük avantaj, çalıştığım insanların son derece anlayışlı olmaları. Bana kötü hissettirmeden her şeyi güzel bir şekilde aktarıyorlar ve motive ediyorlar. Bu nedenle kendimi çok şanslı hissediyorum.
Ayça Karakteriyle Bağlantı
Dizide canlandırdığın Ayça karakteriyle kendin arasında nasıl bir bağ kuruyorsun? Ayça’yı dizinin ilk bölümlerinde asi ve söz dinlemeyen biri olarak tanıyoruz. Ancak hocasının ona yaklaşımıyla aslında uyumlu ve çevresine saygı duyan bir karakter olduğunu anlıyoruz. Ben de böyle biriyim; insanlarla iletişim kurarak sosyalleşmenin avantajını yaşıyorum. Ayça’nın asi durumu, aslında ona nasıl yaklaşılması gerektiğinin bilinmemesinden kaynaklanıyor.
Karakter Özellikleri
Zıt özellikleriniz var mı? Ayça, dizide oldukça dobra bir karakter. Ağzına geleni konuşuyor, ben ise daha nazik biriyim. Ayrıca affediciliğiyle öne çıkıyor, ben bu konuda daha sınır koyabilen biriyim. Bu yönlerimiz kesinlikle farklılık gösteriyor.
Hayalindeki Karakter
‘Keşke ben canlandırsaydım’ dediğin bir karakter var mı? ‘Leon’ filmindeki Mathilda karakterine büyük bir hayranlık besliyorum. Natalie Portman’a olan sevgimle birlikte, o filmdeki performansı beni derinden etkiliyor. Mathilda, yaşı küçük olmasına rağmen güçlü ve zor bir karakter. Toplumun algılarını yıkabilecek özgür ruhlu bir yapısı var. Böyle bir karakteri canlandırmak benim için harika bir fırsat olurdu.
Kendi Zamanını Yönetmek
Kendine nasıl vakit ayırıyorsun? Kendime özel vakit ayırma düşüncem pek yok. Çünkü meşgul olmayı seviyorum. Oğlak burcu olmamın etkisiyle biraz işkolik olduğumu düşünüyorum. En keyif aldığım anlar, kardeşimle geçirdiğim zamanlardır.
Ferdi Tayfur’a Hayranlık
Instagram’da Ferdi Tayfur’u çok sevdiğini yazdın. Hayranlığın ne zaman, nasıl başladı? Ferdi Tayfur’a olan hayranlığım aslında ailemden, özellikle babamdan geliyor. Babam Ferdi Tayfur’un hem şarkılarını dinlemeyi hem de filmlerini izlemeyi çok severdi. Ben de onun şarkılarını dinleyerek ve filmlerini izleyerek büyüdüm, zamanla ona hayranlık duymaya başladım.
Favori Şarkıları
Sana en çok dokunan şarkısı hangisi? Ferdi Tayfur’un şarkılarını, sözlerinin ve melodilerinin güzelliği nedeniyle dinliyorum. Ancak arabesk bir yapıda oldukları için kendimle çok da özdeşleştiremiyorum. ‘Derbeder’, ‘Sevda Yelleri’, ‘Emmioğlu’ ve ‘Sabahçı Kahvesi’ benim en sevdiklerim arasında.
Sanata İlgi ve Gelecek Planları
Oyunculuk dışında ilgilendiğin başka sanat dalları var mı? Müzikle çok yakından ilgileniyorum. Ukulele çalıyorum, dans etmeyi ve meditasyon yapmayı da seviyorum. Yalnız kaldığım tek zaman, meditasyon ve yoga yaptığım anlar olabilir çünkü yalnız kalmayı pek sevmiyorum.
Oyunculuk kariyerin çok güzel ilerliyor ama bir yandan da şarkı söylemenle dikkat çekiyorsun. İleride oyunculuk üzerine mi yoksa müzik üzerine mi yoğunlaşmak istiyorsun? Belki müzikal oyunculuğu da bir seçenek olabilir mi? Aslında üniversitede müzikal tiyatro okumayı düşünüyorum. Çünkü oyunculuk benim için vazgeçilmez fakat müzik de çok özel bir yerde. Bu nedenle ikisini birbirinden ayırmak istemiyorum. Ancak müzik üzerine bir kariyer planlamıyorum.
Neden? Çok fazla şarkı sözü ve şiir yazıyorum ama bunların insanların görmesini ya da duymasını istemiyorum. Duygularımı dışa vurmayı pek seven biri değilim. Yaşadığım bir olayla ilgili bir şarkı yazsam, insanların ‘Vay be, Ülkü böyle bir şey yaşamış’ diye düşünmesi hoşuma gitmiyor. Bu nedenle şarkı yazmak, benim için özel bir şey olarak kalmalı.