Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından, Ukrayna ordusu Sovyet döneminden kalma ekipmanlarının mühimmatının hızla tükendiğini fark etti. ABD, Ukrayna’nın bu kritik durumda desteklenmesi için harekete geçti, ancak doğru mühimmatları yeterli sayıda bulmanın zorluğunun da farkındaydı. Bu bağlamda, Biden yönetimi, Ukrayna’nın Sovyet ekipmanlarına yönelik mühimmat arayışına yardımcı olabilmek için öncelikle ABD müttefiklerine yöneldi. Aynı zamanda, NATO üyesi olmayan ülkelerle geliştirdikleri ilişkileri kullanarak bir destek ağı oluşturma çabası içine girdi.
Ramstein Hava Üssü’nde Kritik Toplantı
Ukrayna Savunma Temas Grubu olarak bilinen uluslararası koalisyon, Biden yönetimi altında 25. toplantısını Almanya’daki Ramstein Hava Üssü’nde gerçekleştirecek. Bu grup, ilk kez 26 Nisan 2022’de, Rusya’nın işgalinden yalnızca 61 gün sonra toplandığında, ABD, İngiltere, Fransa ve birkaç başka ülke, Kiev’e bireysel olarak destek sağlıyordu. O zamandan beri, Ukrayna’ya destek veren ülke sayısı 52’ye ulaştı. Ancak, 20 Ocak’ta göreve başlayacak olan ve ittifaklara daha az önem veren Trump yönetiminin, bu temas grubuna nasıl bir destek vereceği belirsizliğini koruyor.
Eski Sovyet Ülkesi Olarak NATO İlişkileri
Savaşın patlak vermesiyle birlikte, Ukrayna, eski Sovyetler Birliği’nin bir parçası olmasına rağmen NATO’ya katılmak için çeşitli taleplerde bulundu. Ancak, bu taleplerin karşılanmaması, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına yönelik tehditleriyle ilişkilendirildi. Ukrayna, resmi olarak NATO üyesi olmasa da, savaş sürecinde birçok NATO üyesi ülkeden silah ve mühimmat temin etti. Özellikle Ukrayna’nın F-16 savaş uçakları ve HIMARS mobil roketatarları gibi NATO silahlarını kullanmaya başlaması, daha fazla ülkeyi Rusya’nın etkisinden uzaklaştırdı. Bu durum, 20 ülkenin temas grubuna katılmasına neden oldu.
NATO, üye ülkelerden birine saldırılması durumunda birbirlerine destek olma taahhüdünde bulunan bir ittifak olarak, resmi olarak 32 ülkeden oluşmasına rağmen, Ukrayna’ya verilen destek sayesinde etkisini artırdı. “NATO üyesi olmayan önemli müttefikler” olarak adlandırılan destekçiler arasında Arjantin, Avustralya, Kolombiya, İsrail, Japonya, Kenya, Fas, Yeni Zelanda, Katar, Güney Kore ve Tunus gibi ülkeler yer aldı. Ayrıca Bosna, Gürcistan, İrlanda, Kosova ve Moldova’nın yanı sıra, iki eski Rus silahları müşterisi olan Ekvador ve Peru’nun da katılımıyla NATO’nun uluslararası etkisi genişledi.
NATO’dan Müzakere Öncesi Ukrayna Çağrısı
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Ramstein Hava Üssü’ndeki toplantı öncesinde basın mensuplarına önemli açıklamalarda bulundu. Rutte, Ukrayna’nın “savaşta galip gelebilmesi” için gerekli eğitim ve askeri teçhizatın sağlanmasının önemine vurgu yaparak, bu süreçte İttifak ülkeleri arasında yük paylaşımının adil olması gerektiğini belirtti. Rutte, savaşın küresel bir mesele olarak ele alınması gerektiğini ifade ederek, “Küresel bağlamda, Ukrayna’nın mümkün olan en iyi konuma getirilmesi gerekiyor ki, bir gün Ukrayna’nın inisiyatifiyle bu çatışmanın nasıl çözüleceğine dair müzakereler başladığında, en iyi pozisyonda olsunlar.” değerlendirmesinde bulundu.
Olası müzakereler sonucunda varılacak bir anlaşmanın, Ukrayna’nın çıkarlarını koruyacak şekilde olmasının gerekliliğine de dikkat çeken Rutte, “Eğer iyi bir anlaşma olmazsa, Çinliler, Kuzey Koreliler, İran ve elbette Rusya bunu görecektir. Dolayısıyla Ukrayna’nın en iyi konumda olmasını sağlamalıyız.” dedi. ABD’nin ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda, Ukrayna’ya en az 2027’ye kadar hava savunma, topçu, zırhlı araçlar, insansız hava araçları, hava kuvvetleri, deniz güvenliği ve diğer kritik alanlarda destek sağlanmasına yönelik bir “yol haritası” oluşturulması hedefleniyor.
Avrupalıların ABD Savunma Sanayisine Yatırımları
Rutte, Alman Haber Ajansı’na (DPA) verdiği röportajda, Avrupa ile ABD savunma sanayisi arasındaki ilişkilere dair değerlendirmelerde bulundu. “Avrupalı müttefikler, ABD savunma sanayisine şu an itibarıyla yüz milyarlarca dolar yatırım yaptı.” ifadesini kullanan Rutte, ABD savunma sanayisinin Kongre, Pentagon ve Beyaz Saray’dan onay almadan bu miktarın daha da artabileceğini vurguladı. Avrupa’nın Patriot füze savunma sistemleri talebine atıfta bulunarak, “Bir adet 2 milyar avroya mal oluyor. Bu, ABD ekonomisi için oldukça büyük bir rakam.” dedi.
ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın, düşük savunma harcamaları yapan Avrupalı müttefikler üzerindeki baskıyı artıracağına dair endişeleri olduğunu belirten Rutte, ABD savunma sanayisi üzerindeki kısıtlamaların hafifletilmesinin, NATO üyesi olmayan ülkelerden silah sistemleri alımında siyasi çatışma riskini azaltabileceğini ifade etti.