Türkiye Ekonomisinde Seçim Sonrası Gelişmeler
Türkiye ekonomisinde seçimlerin ardından, değişen ekonomi yönetimi ile birlikte nasıl bir politika izleneceği konusunda yoğun tartışmalar yaşanıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın ekonomi politikalarında gerçekleştireceği değişiklikler, özellikle mevcut %8,5 olan politika faizinin, önümüzdeki hafta yapılacak olan TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında artırılıp artırılmayacağı merakla bekleniyor.
Mehmet Şimşek, Bakanlık Devir Teslim Töreni’nde ekonomi yönetimine dair, “Rasyonel bir zemine dönme dışında seçenek kalmamıştır,” şeklinde ifadelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da yaptığı açıklamalarda, “Hazine ve Maliye Bakanı’mızın şu andaki düşüncesi doğrultusunda, kendisine atacağı adımları Merkez Bankası ile hızlıca atmasını kabullendik. Enflasyonu tek haneye düşürme kararlılığımızı da belirttik,” ifadelerini kullandı.
İktisatçıların Değerlendirmeleri
İktisatçı Hayri Kozanoğlu, faizde beklenen gelişmeleri ve Türkiye ekonomisinin genel gidişatını değerlendirdi. Kozanoğlu, Şimşek’in uygulayacağı politikaları ‘kemer sıkma politikası’ olarak nitelendirirken, bu politikaların daha iyi bir geleceğe işaret etmediğini ve insanların yüzünü güldürecek bir gelecek fikrinin görünmediğini vurguladı.
“DOLAR KURUNU 20’NİN ALTINDA TUTTULAR”
Kozanoğlu, Türkiye ekonomisinin büyük ölçüde 22 Haziran’da gerçekleştirilecek olan Para Politikası Kurulu’nun faiz kararına odaklandığını belirtti. Merkez Bankası’nın şu anki politika faizinin %8,5 olması, ekonominin gerçekleriyle ve Şimşek’in ifadesiyle ‘rasyonalite’ ile hiçbir bağlantısı olmadığını da ekledi. TÜİK’in kamuoyu tarafından yeterince inandırıcı bulunmayan enflasyon rakamlarına göre dahi enflasyonun %35-40 aralığında olduğunu, gıda enflasyonunun ise %55 civarında olduğunu ifade etti.
“Politika faizinin bu kadar düşük olması, dövize daha büyük bir talep olmasını beklemeyi gerektiriyor. Seçimlerden önce AKP’nin ekonomi politikasının en önemli unsuru doları 20 liranın altında tutmaktı ve bunu belli bir süre başardılar. Ancak bankaların alım satım farklarının makasını %10’a kadar yükselterek döviz alımlarını caydırmaya çalıştılar. Bu durum, Türkiye’deki döviz rezervlerinin kontrol alanından çıkmasına yol açtı,” dedi.
‘BU SİSTEM, SEÇİMLERDEN SONRA DEVAM EDİLEMEZ HALE GELDİ’
Kozanoğlu, mevcut sistemin seçimlerden sonra sürdürülebilir olmadığını ve döviz üzerindeki müdahalelerin gevşetildiğini belirtti. Kısa sürede dolar kurunun 23,5, Euro kurunun ise 25 liranın üzerine çıktığını ifade etti. Bu durumun, önümüzdeki dönemde enflasyon olarak ekonomiye geri döneceğini, bastırılmış enflasyonun fiyat artışlarını kısa sürede insanların hayatına yansıyacağını öngördüğünü belirtti.
“Merkez Bankası’nın düşük maliyetle para enjekte etmesi sayesinde mevduat faizleri yüksek, kredi faizleri düşük olabiliyordu. Ancak önümüzdeki toplantıda faizlerin artırılması muhtemel. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şimşek’e destek vereceğini açıkladı, bu da ‘benim görüşüm faizin sebep, enflasyonun sonuç olduğudur’ yaklaşımımda ısrarcıyım, ancak Mehmet Şimşek’e bir kredi verdim’ anlamına geliyor,” dedi.
“EKONOMİNİN BÜTÜN DENGELERİ YABANCI SERMAYEYİ DAVET ÜZERİNE”
Özellikle sıcak paranın ve yabancı sermayenin Türkiye’ye girmesini sağlamak amacıyla düzenlemelerin yapıldığını vurgulayan Kozanoğlu, döviz kurlarının serbest bırakılmasının bu sermaye girişlerini kolaylaştırma amacı taşıdığını belirtti. “Döviz kuru 20 lira iken, 1 dolarınızla 20 lira alırken, 25 lira olduğunda 1 dolarınızla 25 lira alırsınız. Eğer karşısında %25-30-40’larda faizler bulursanız TL cinsinden ciddi getiriler sağlarsınız,” diye ekledi.
Ancak, ABD’de faiz oranlarının %5-5,25 aralığına yükselmesiyle Türkiye’den %10’un altında bir gelir ihtimali görmeyen yabancı yatırımcıların giriş yapmakta isteksiz olacağını da dile getirdi. Bu durum, yüksek enflasyonun ve ekonomik durgunluğun bir arada yaşanabileceği bir stagflasyon ortamına yol açabileceğini öngördü.
‘ŞİMŞEK’LE, ERKAN’LA GELECEK ÇÖZÜM İNSANLARIN YÜZÜNÜ GÜLDÜREMEZ’
Kozanoğlu, “Ne Mehmet Şimşek’in ne Gaye Erkan’ın niyetlerinin, emeğiyle geçinenlerin hayatlarını düzeltmek olmadığı, Merkez Bankası’nın dibe vuran net rezervlerini yenilemek ve Türkiye ekonomisinin kapılarını yabancı sermayeye tekrar açmak olduğu açık,” dedi. Çalışanların, emeğiyle geçinenlerin hakları için mücadele etmeleri gerektiğini, iş yerlerinde, sokaklarda ve toplumsal alanlarda taleplerini dile getirmeleri gerektiğini vurguladı.
“Seçim dönemini geride bıraktık. Önümüzdeki 5 yıl boyunca insanların haklarının korunmasına, yaşam standartlarının gerilemesine izin vermemeleri gerekiyor. Sendikalarıyla, meslek kuruluşlarıyla ve sosyal hareketlerle birlikte taleplerini dile getirmeliler. Aksi takdirde başka bir çözüm yolu göremiyorum,” ifadelerini kullandı.
Stagflasyon Nedir?
Stagflasyon, durgunluk (stagnasyon) ve enflasyonun aynı anda görüldüğü durumu ifade eder. Ekonomide stagflasyon dönemlerinde piyasa durgundur ve fiyatlar yükseliştedir. Stagflasyon zamanlarında durgunluk ve fiyat artışını işsizlik oranındaki artış takip eder.