Küçük ya da büyük, her türlü travma sonrasında karşılaşılabilecek ortopedik sorunların en yaygın olanlarından biri kırıklardır. Bu kazalar, basit bir düşmeden, trafik kazası gibi ciddi yaralanmalara kadar çeşitlenebilir. Ancak her durumda, kırıkların mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini vurgulayan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Onur Kocadal, kırıkların doğru tedavi ile iyileşebileceğini fakat bu durumun ciddi yaralanmalar olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Kırıklarla ilgili toplumda sıkça duyulan bazı yanlış bilgilere de açıklık getiriyor.
“HAREKET ETTİREBİLİYORSAN KIRIK YOKTUR”
Halk arasında yaygın olan ‘Hareket ettirebiliyorsan kırık yoktur’ algısının yanıltıcı olduğunu belirten Doç. Dr. Onur Kocadal, hareket kaybının kırığın belirtilerinden biri olmasına rağmen, kişinin ağrı eşiğine bağlı olarak travma sonrasında az ağrı hisseden bireylerin hareket etmeye çalışmasının ek hasarlara yol açabileceğini ifade ediyor.
“Vücudumuz, kırık durumunda ağrı mekanizmasını devreye sokarak hareketlerimizi kısıtlar. Hareket kısıtlılığının bir diğer sebebi ise kemik yapısındaki bozulmaya bağlı gelişir. Özellikle eklem içi veya parçalı kırıklarda, kemik yapısındaki bütünlük kaybı nedeniyle hareket kaybı gelişebilir. Çatlak terimi ise ayrışmamış kırıkları tanımlamak için kullanılır. Hareket kısıtlılığı ve ağrı, ayrışmış kırıklarda daha belirgin olmasına rağmen, çatlaklarda da görülebilir” diyor Kocadal.
Bu yanlış bilginin yaratabileceği olumsuz etkiler üzerine de uyarıda bulunan Kocadal, “Ayrışmamış bir kırık genellikle cerrahi dışı yöntemlerle tedavi edilebilir. Ancak eğer önemli görülmez ve üzerine yük verilirse ya da hareket edilirse, hastalar bu tedavi şansını kaybedebilir” dedi.
“KIRIK DURUMUNDA MUTLAKA AĞRI VARDIR, AĞRI YOKSA KIRILMAMIŞTIR”
Ağrının, kırığın temel bulgularından biri olduğunu, fakat ağrının varlığı veya yokluğunun kırık için bir kriter olmadığını belirten Kocadal, “Kırık durumunda mutlaka ağrı vardır ifadesi yanlıştır. Bu durum, kişinin ağrı eşiği ile ilgilidir. Ağrı eşiği yüksek olan kişiler, basit kırıklarda ağrıyı göz ardı edebilir. Ayrıca stres kırığı gibi kronik travmaya bağlı gelişen yetmezlik kırıklarında da genellikle düşük düzeyde ağrı görülebilir” şeklinde konuştu.
Kırığın farkında olmadan ağrısız ya da hafif ağrıyla hareket etmenin tedavi sürecinde gecikmelere yol açabileceğini belirten Kocadal, “Ağrıyı az olarak yorumlayıp harekete devam edildiğinde, kırıktaki ayrışma miktarı artabilir. Bu durum, kolayca tedavi edilebilecek hastalarda daha karmaşık tedavi yöntemlerinin gerekliliğini doğurabilir. Ayrıca, kırığın iyileşmesi için hareketin kısıtlanması şarttır; hareket ettikçe iyileşme süresi uzayacaktır” dedi.
“PARMAK KIRIKLARI KENDİLİĞİNDEN GEÇER, DOKTORA GİTMEYE GEREK YOKTUR”
Parmak kırıklarının kendiliğinden geçebileceği ve doktora gitmeye gerek olmadığına dair yaygın bir inanışın yanlış olduğunu belirten Kocadal, “Uygun tedavi edilmeyen parmak kırıkları, şekil bozukluğu, hareket kısıtlılığı ve kavrama güçlüğü gibi sorunlara yol açabilir. Bu nedenle mutlaka tedavi edilmelidir” dedi.
Doç. Dr. Onur Kocadal, “Kırıklarda kaynama sonrası fonksiyonel başarı, kırığın yerine ve ayrışma düzeyine bağlıdır. El parmağı kırıklarında kırığın açılanma miktarı ve eklemde olup olmaması kritik öneme sahiptir. Özellikle eklem içi kırıklarda veya ayrışma gösteren parmak kırıklarında kavrama güçlüğü, hareket kısıtlılığı ve kozmetik deformiteler meydana gelebilir. Ayak parmak kırıklarında ise el parmaklarına kıyasla tedavi sonuçları genellikle daha olumlu olur. Yine de kırık şüphesi durumunda tedavi gerekliliği asla göz ardı edilmemelidir” diye ekledi.
Parmak kırıklarında hastanın yaşı da önemli bir faktördür. “Özellikle çocuklarda, erişkinlerden farklı olarak büyüme çekirdekleri bulunmaktadır. Bu büyüme çekirdeklerine zarar veren yaralanmalar, uzun vadede deformitelere yol açabileceğinden çocuk kırıkları özellikle dikkate alınmalıdır” dedi.
“KIRILAN KEMİK ESKİSİNDEN DAHA GÜÇLÜ OLUR”
Kırılan kemiğin eskisinden daha güçlü olduğu düşüncesinin de yanlış olduğunu belirten Kocadal, “Kemiğin dayanıklılığı ile kırık sonrası kaynama durumu arasında bir ilişki yoktur. Dolayısıyla kırılan kemik, eskisinden daha güçlü hale gelmez” dedi.
“AĞRI SADECE KIRIK BÖLGESİNDE VARDIR”
Travma sonucunda kemik dokuda bir bütünlük kaybı meydana geldiğini, fakat bu durumun yanında kırığı oluşturan enerjinin yumuşak dokularda da hasar yaratabileceğini ifade eden Kocadal, “Bu nedenle ağrı yalnızca kırık bölgesinde değil, daha geniş bir alanda da hissedilebilir. Ağrının sadece kırık bölgesinde olduğu bilgisi yanlıştır” şeklinde uyarıda bulundu.