Teknolojinin Ev İçi Şiddet Üzerindeki Etkisi
İngiltere’de koronavirüs kısıtlamalarının ardından ev içi istismar vakalarında dikkate değer bir artış gözlemlendi. Bu artışın arkasında teknoloji de önemli bir rol oynuyor. Akıllı hoparlörler, takip cihazları ve çeşitli yazılımlar, faillerin mağdurları kontrol etmesini ve istismara devam etmesini kolaylaştırıyor. Ev içi şiddet konusunda çalışan Refuge derneğine göre, onlara başvuran kişilerin yüzde 70’i, istismarda teknolojinin bir şekilde kullanıldığını belirtiyor.
Pandemi döneminde istismara maruz kalan ve güvenlikleri nedeniyle adlarının değiştirilmesini isteyen iki kadının yaşadıkları, bu durumu daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Kate, “Evden çıktıktan sonra Amazon Ring kapı zili kamerasını kullanarak beni takip ettiğini anlayabiliyordum” diyor. İnternete bağlı bu kamera, önünde bir hareket algıladığında devreye giriyor ve uzaktan izlenebiliyor. Kate, “Pili çıkarabilirdim ama bana ‘Çocuklarımızın güvenliğini tehlikeye attın’ diyeceğini düşündüm” diyerek, bu durumun üzerindeki psikolojik baskıyı vurguluyor. “Polise gidip benim kötü bir anne olduğumu söyleyebilir diye düşündüm” şeklinde ekliyor.
Başka bir kadın ise, partnerinin Amazon’un sanal asistanını kullanarak kendisini gözetlediğini paylaşıyor. Amazon’un akıllı hoparlörlerinde bulunan bu asistan, kullanıcıların cihazlarına bağlanarak uzaktan dinleme ve konuşma yapmalarına olanak tanıyor. Sue, “Bütün evde akıllı hoparlörler vardı, hepsine paylaşım hesapları kurmuştu. Dışarıdan istediği zaman evi dinliyordu” diyor.
Pandeminin Etkileri
Pandemi sürecinde erkeklerin karşılaştığı istismar vakalarının da arttığı görülüyor. Respect Erkek Destek Hattı, salgın döneminde önceki yıla kıyasla 5 bin ekstra çağrı aldıklarını belirtiyor. Ancak, taciz ve şiddete uğrayan kadınların sayısı erkeklere oranla daha fazla. Ulusal İstatistik Ofisi verilerine göre, 2019 yılında ev içi istismar mağdurlarının dörtte üçü kadınlardan oluşuyordu.
University College London’da toplumsal cinsiyet ve nesnelerin interneti üzerine çalışan Dr. Leonie Tanzer, bu tür kontrol mekanizmalarının sıkça karşılarına çıktığını ifade ediyor: “Genellikle erkek olan fail, cihazı satın alıyor ve kuruyor. Bu durum, ona hem mekânsal hem de cihazın ayarları üzerinde büyük bir kontrol sağlıyor.” Sue ve Kate’in yaşadıkları da bu durumu doğruluyor. Sue, “Evdeyken bir balonun içindeydik” diyor ve ekliyor: “Evden çıktığımda bile konumumu akıllı saatimden, telefonumdan veya başka bir cihazdan takip edebiliyordu.” Kendi hayatında ve çocukları üzerindeki kontrolünün ne kadar az olduğunu, onun ise ne kadar çok kontrolü olduğunu fark ettiğini belirtiyor ve “Bundan kurtulmam gerekiyordu” diyor.
Partneri tarafından ortak Amazon hesaplarından çıkarıldığını fakat kredi kartı bilgilerinin orada durduğunu anlatan Sue, partnerinin uygulamada yaptığı harcamaları karşılamak zorunda kaldığını ifade ediyor: “Amazon’u aradım ve ‘Kartımı bu hesaptan çıkartamıyorum’ dedim.” Onların yanıtı ise “Üzgünüz, yapabileceğimiz bir şey yok, banka kartınızı iptal edin” oldu. Sue, “Şirketler bunun nasıl istismar edilebileceğini biliyor olmalı” diyor.
Teknolojinin İyi Kullanımı
Teknoloji, istismara maruz kalanlara yardım etmek için de kullanılabilir. Ancak Refuge, bu amaçla piyasaya çıkan bazı uygulamaların tehlikeli olabileceğini vurguluyor: “Tek amacı ev içi şiddet mağdurlarına yardım etmek ve onları korumak olan pek çok uygulama gördük fakat bu uygulamaların önemli bir kısmında hatalar var. Bazıları mağdurun konumunu ifşa edebiliyor. İnsanlar koronavirüs nedeniyle eskisine kıyasla evde çok daha fazla vakit geçiriyor. Bu da daha fazla yazılım ve hizmet paylaşımıyla sonuçlanıyor.” Kate, yazılımcıların, çiftler ayrıldığında paylaşılan uygulamalara ne olacağına dair düşünmeleri gerektiğini belirtiyor: “Çiftken bir uygulama bir e-posta adresine kayıtlı açılıyor. Bir şeyler kötüye gittikten sonra uygulamanın kontrolünü elinde bulundurmayan kişi hiçbir şey yapamıyor.”
Güvenliğin Yükü
IBM’den bir grup güvenlik uzmanı, teknolojinin ev içi istismarı beslemesini engellemek için çeşitli çalışmalar yürütüyor. Yazılım ve cihaz üreticilerinin uyması gereken bir dizi ilke yayımlayan uzmanlar, genelde üreticilerin ürünlerinin nasıl kötüye kullanılabileceği konusunda düşünmediğini, kullanıcıların kendilerini korumak zorunda kaldığını ifade ediyor. IBM’den Lesley Nuttall, “Güvenliğin yükü kullanıcının omuzlarında olmamalı. Bu yükümlülüğün en azından bir kısmını üreticiler üstlenmeli” diyor.
Cihazların uzaktan aktive edildiğinde kullanıcıyı uyaran bir sistemin olması ve manuel kapatma seçeneğinin bulunması gerektiğini belirten Nuttall, “Pek çok akıllı cihaz, evdeki herkesin veri paylaşmaktan memnun olduğunu varsayıyor, ancak bu, aile yaşamındaki çok sayıda değişkeni hesaba katmıyor” diyor. Ailelerin çocuklarının güvenliği için kullandığı uygulamalar buna bir örnek teşkil ediyor ve bu uygulamalar telefonun pil seviyesine kadar pek çok bilgiyi paylaşabiliyor. Nuttall, “Bu önemsiz bir veri olarak görülebilir fakat bazı senaryolarda mağdurun telefonunu kapatıp ‘Pilim bitmişti’ demesinin önüne geçebilir” diyor.
IBM, faillerin düşük miktarlarda banka havalesi veya internet alışverişinde hediye notu gibi alanlardan istismar mesajları gönderebileceği konusunda da uyarıda bulunuyor: “Bu tür alanları yapay zeka ile gözetleyerek, taciz mesajları engellenebilir. Banka hesaplarından çok küçük miktarlarda yapılan transferler otomatik olarak bir uyarı sistemini devreye sokabilir.”