Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, Söğüt Merasim Alanı’nda düzenlenen 742’nci Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri Programı’nda kürsüye çıktı.
Her yıl düzenlenen şenliklerin ecdadın anısını yaşatmak için çok kıymetli olduğuna değinen Kurtulmuş, “700 kerpiç konuttan bir cihan devleti çıkarmak büyük bir muvaffakiyettir. Hiç elbet bu muvaffakiyetin köklerinde şecaatle, cüretle yoğurulmuş olan Türk milletinin, tıpkı vakitte İslam’ın edep ve haysiyetiyle, İslam’ın irfan ve hikmetiyle dolanmış olan kabiliyetinin de olağanüstü müstesna bir yeri vardır. Bu büyük zaferin, bu büyük muvaffakiyetin 4 temel ögesini sizlerle paylaşmak isterim. Bunları niye anlatıyorum, tam Söğüt’ün gelişinde ‘nereden geldiğini unutmayasın ki, nereye gideceğini şaşırmayasın’ yazısı var. Bu büyük millet nerelerden geldi, hangi badirelerden geçerek bugünlere geldi? Bunu anlamak için bu toplantıyı düzenliyoruz. 742 yıldır motamot Ertuğrul Gazi’nin yaptığı üzere, yazın kaldıkları Domaniç Yaylası’ndan Söğüt’e gelen kendi obasının insanlarını burada karşılayıp, onlara şifalı pilav ikram ettiği üzere tıpkı şenlikleri kesintisiz devam ettiriyoruz. İnşallah kıyamete kadar Türkmen obalarını toplayan Söğüt’ün ruhunu aşılayan bu büyük olayı devam ettireceğiz ve bu geleneği sürdüreceğiz” dedi.
‘FİTNE-FESAT’ DUASIYLA BİTİRDİ
“Bizim için durmak, duraklamak, yerinde saymak mümkün müdür, caiz midir? Hayır değildir. Duramayız. İki günümüz eşit olamaz. Hele hele geriye hiç gidemeyiz” diyen Kurtulmuş, kelamlarına şöyle devam etti:
“Benden önce arkadaşlarım çok hoş bir şey söylediler. Batılılar buna ’Pax Ottomana’, yani Osmanlı barış nizamı derler. Allah aşkına, Murat Hüdavendigar’ın Kosova’da ne işi vardı? Murat Hüdavendigar bir büyük cihan devletinin düşünü gördüğü için oradayız. İşte dün bize bu mirası bırakanlar nasıl büyük bir düş gördülerse, nasıl bir büyük gazavat ruhuyla dünyada yer aldılarsa, öncü oldularsa, hükümran oldularsa birebirini yapmak bizim de görevimiz, bizim de ödevimiz. Bizim de tarihten çıkarmamız gereken derstir. Kıymetli kardeşlerim, ecdadımız yalnızca cihat meydanlarında Allahuekber sesleriyle fetihlerin kapısını açmış bir ecdat değildi. Birebir vakitte ecdadımızın Sultan Alparslan’ın Anadolu topraklarına geldiği günden bu yana zihninde olan, maksadında olan, programında olan bir öbür şey ise nizam-ı alem davasıdır. Yani yeryüzüne nizam vermek, hakkı, hakikati, adaleti yalnızca bizim için değil, bütün beşerler için istemek ve bunun için çaba etmek. İşte tarihi olarak çok değerli bir periyodun eşiğinde bulunuyoruz. 742’nci yılında bulunduğumuz bu sultan Ertuğrul Gazi’yi anma şenlikleri hasebiyle bir ortaya geldiğimiz bu şölende yalnızca dünü değil, yarını konuşuyoruz. Nasıl batılıların ’Pax Ottomana’ dediği 6 asır süren, barış ve iyilik sistemini ecdadımız hâkim kıldıysa, Allah’ın müsaadesiyle, duası olanların dualarıyla, bu milletin çalışmasıyla, çabasıyla önümüzdeki asrı, kelamı güçlü, gücü etkili Türkiye’nin yüzyılı yapmak da boynumuzun borcudur. Onun için daima bir arada çalışacağız. Her kim ne yapıyorsa yaptığının en uygununu yapacak. Her kim nerede bulunuyorsa bu maksatlarında hiç geri adım atmayacak ve inşallah önümüzdeki yüzyıl Türkiye’nin yüzyılı olarak, ecdadımıza yakışır torunlar olarak dünyada kelamı güçlü, gücü etkili bir Türkiye’yi daima bir arada kuracağız. Bu ruhunu tarihten aldığımız şuurla birlik içerisinde, beraberlik içerisinde yolumuza devam edeceğiz ve Cumhuriyetimizin ikinci asrımızda inşallah dünyada kelamı güçlü, gücü etkili bir Türkiye’yi kurmak için gayret eden beşerler olarak bizler de tarihimize yakışır halde hareket edeceğiz. Allah kelamımızı güçlü kılsın. Allah birliğimizi, beraberliğimizi daim etsin. Allah bu ülkenin düşmanlarına fırsat vermesin. Allah bu milletin içine fitne fesat sokmak isteyenlere imkân vermesin.”
