Röportaj: Sanatçı ve Youtuber ile Samimi Bir Sohbet
◊ Bu aralar televizyon programınız “İyi ki Varsın” ve YouTube kanalınızdaki “Yok Artık” programları oldukça ilgi çekiyor. Röportajlarınız samimiyetiyle dikkat çekiyor. Sanatçıların sizinle bu kadar rahat sohbet edebilmelerini nasıl açıklarsınız?
– “İyi ki Varsın” ve “Yok Artık” projelerimdeki başarının temelinde, izleyicilere ve konuklara gerçek bir samimiyet sunma arzusu yatıyor. Konuklarımla kurduğum ilişki, sadece bir röportajcı ve konuk ilişkisi olmaktan öte, iki insanın içten bir sohbeti gibi gelişiyor. Bu atmosferi yaratabilmek için öncelikle onları yargılamadan dinlemeye, hikâyelerine ve duygularına saygı duymaya özen gösteriyorum. Bu sayede, konuklarım kendilerini rahat hissediyor ve gerçek hayattan kesitleri paylaşmaktan çekinmiyorlar.
◊ “Kadın Hikâyeleri” projeniz hakkında bilgi verir misiniz?
– “Kadın Hikâyeleri” projesi benim için oldukça özel bir anlam taşıyor. Proje, kadınların gerçek hikâyelerini, mücadelelerini, başarılarını ve hayallerini paylaşmak üzerine kurgulandı. Her bir hikâye, toplumun farklı kesimlerinden gelen kadınların sesi oluyor ve bu hikâyelerin her biri güçlü bir ilham kaynağı barındırıyor. Proje şu ana kadar büyük bir ilgi gördü; ancak, ulaşmak istediğim noktada değiliz. Daha fazla kadının hikâyesini duyurmak ve daha geniş bir platform oluşturmak amacıyla yola devam ediyorum.
◊ Çocuklarınızla birlikte geliştirdiğiniz “Üçlü Priz” projesinden bahseder misiniz?
– Evet, “Üçlü Priz” adını verdiğimiz bir projeyi çocuklarımla birlikte yürütüyoruz ve bu proje benim için hem eğlenceli hem de çok kıymetli. Projenin adı, üçümüzün enerjisini, farklılıklarını ve bir araya geldiğimizde ortaya çıkan sinerjiyi temsil ediyor. “Üçlü Priz”, hem sanatsal hem de hayatın içinden gelen hikâyeleri harmanlıyor. Proje, bazen komik anılarımızı, bazen ise herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği duygusal hikâyeleri barındırıyor. Bu sayede, izleyicilere hem eğlenceli hem de düşündürücü bir deneyim sunmayı amaçlıyoruz.
Hayal Kırıklıkları ve Şöhret Üzerine Düşünceler
◊ Sanat dünyasında sizi en çok hayal kırıklığına uğratan olay nedir?
– Sanat dünyasında beni en fazla hayal kırıklığına uğratan durum, zaman zaman emeğin değil, görünürlüğün ya da popülerliğin ön planda olması. Çok emek verilmiş, derinlikli işler bazen hak ettiği değeri göremiyor; bunun yerine daha yüzeysel ya da ticari kaygılarla oluşturulmuş projeler öne çıkabiliyor. Bu durum, sanatın özüne olan inancı sarsabiliyor. Bir diğer hayal kırıklığım ise, sanatçıların vefasızlığını görmek. Öldükten sonra ‘ah ne iyi insandı, çok üzüldüm’ demek ya da cenazede kameralara ağlamak oldukça yapay bir durum. Elbette bazı insanlar her zaman yanında oluyor ama geriye kalanlar sadece birer yalan. Ayrıca, yüzlerine konuşmayı beceremeyip gıybet yapanlar ve arkamdan dolaşarak kaçak güreşenler de var. Ama onları geçiyorum; ben her zaman burada kalacağım. Merak etmeyin, bana hiçbir şey olmaz çünkü aklım ve bilgim var.
◊ Televizyon dizilerinde veya sinema projelerinde neden yer almadığınız sorusu akıllarda?
– Aslında bu konuda çok istekliyim. “Projeleri değerlendiriyorum, içime sinen projeyi bekliyorum” gibi bir bahane uydurmayacağım. Gerçekten böyle bir teklif gelmedi. Belki de benim oyunculuk yönüm unutuldu. Belki de bu durumun sebebi, çok fazla kulvarda yer almam. Ancak asıl işim oyunculuk ve bu alanda geri dönmek istiyorum. Buradan yapımcılara sesleniyorum: ‘Lütfen projelerinizi bana iletin, birlikte çalışalım; pişman olmazsınız.’
Şöhretin Anlamı ve İlişkiler
◊ Şöhrete bakış açınız nedir?
– Ben hızlı şöhretin ya da anlık alkışların peşinde koşmadım. Çünkü bunlar geçici ve yüzeyseldir. Popülerlik gelir, geçer. Ama bir işi kalıcı kılan, onun içinde emek, samimiyet ve anlam barındırmasıdır. Yaptığım her işte bu unsurlar mevcut. Bu yüzden, bir gün dönüp işlerime bakan herkes “Bu gerçekten iz bırakan bir şeymiş” diyecek. Benim için önemli olan, bir insanın kalbine dokunmak ve bir hikâyeyle birilerinin hayatında bir iz bırakabilmektir. Belki çok para kazanamıyorum, belki daha az tanınıyorum ama bir gün geriye dönüp baktığımda, gerçekten başardığımı biliyorum.
◊ Sektördeki çıkar ilişkileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Çıkar ilişkilerinden her zaman nefret ettim ve bu konuda asla tavrım değişmeyecek. Gerçek dostluk ve aile bağı, karşılıksız sevgi ve destekle şekillenir; menfaat üzerine kurulan ilişkiler ise ruhu yorar. Sadece ihtiyaç duyduğu zaman sizi hatırlayan ya da çıkarları için yanınızda olan insanlara zaman harcamak, kendi enerjinize ve değerinize ihanet etmek gibidir. Samimi olmayan ilişkiler yük olur. Bu yüklerden kurtulduğunuzda, daha hafif ve huzurlu bir hayat yaşarsınız.
