Salgın Sürecinin Başlangıcı ve Aşı Geliştirme Süreci
Salgın sürecinin ilk günlerine ilişkin düşüncelerini paylaşan Şahin, o dönemde yaşananların önemine dikkat çekti: “O Cuma akşamı (24 Ocak 2020) The Lancet dergisinde bir makale okumuştum. Vuhan’daki salgın yaklaşık üç haftadır devam ediyordu. Biraz araştırma yaptıktan sonra, bu salgının Çin sınırları içinde kalmayacağından endişelendim. Virüsün dünya genelinde yayılacağını anlamıştık. Ancak, hızlı bir şekilde aşı geliştirmek için kullanabileceğimiz bir teknolojiye sahip olduğumuzu biliyorduk.”
Kansere Karşı Umutlar ve Tedavi Süreçleri
“100 yıl sonra, ilk Covid-19 aşısını geliştirenler mi yoksa kansere karşı en başarılı mücadeleyi yürüten kişiler olarak mı hatırlanmak istersiniz?” sorusuna Türeci, “Kanser tedavilerinin meyve vermesini umuyoruz. Kanser, salgın kadar kötü bir durumdur; ancak bunun bilincinde değiliz. Çalışmalarımız sonucunda kanserler tedavi edilebilir hale gelecek.” şeklinde yanıt verdi.
İnsanların Yaşam Süresi ve Gelecekteki Olasılıklar
“İnsanlar ne kadar yaşayabilecek?” sorusunu bilim insanları şu şekilde yanıtladı: “Prensip olarak, tedavi yöntemleri ile insanların yaşam süresinin önemli ölçüde uzatılması biyolojik olarak mümkündür. Yenileyici tıp alanında yapılan birçok araştırma bu konudadır. Yenileyici yaklaşımlar, sadece hücre yenilenmesi ile sınırlı kalmayıp, aynı zamanda organların yenilenmesi ile de ilişkilidir. Temel soru ise şu: Yaşlanmamıza ne sebep olur? Neden yaşlanmamız gerektiğine dair ikna edici bir neden yok.”
200 Yıl Yaşamak Mümkün Mü?
Kaplumbağaların 200 yıl yaşayabildiği örneğini veren Döpfner’e, Şahin, “Kesinlikle. Bunun için bariz bir gereklilik yok. Hücrelerimizin programlanmasıyla alakalıdır. Prensip olarak bu programlamaya müdahale etmek mümkündür. Bu çok ilginç ve heyecan verici bir araştırma alanıdır.” şeklinde yanıt verdi. Döpfner, “Prensip olarak hekimler hastaların ölmesini istemezler. Hayat kurtarmak isterler. İnsanların yaşamlarını uzatmak isterler. İdeal olan ölümsüzlüktür.” diyerek, Türeci’ye “Bu, hedef olarak göreceğiniz bir şey mi?” sorusunu yöneltti.
Türeci, “Ben o kadar ileri gitmezdim.” yanıtını verirken, Şahin ise “Ölümsüzlük pek olası değil. Ama çok uzun bir ömür? Bu mümkün olmalı.” dedi. Bilim insanları ayrıca, Döpfner’in “Hepimiz 200 yaşına kadar yaşasaydık bunun iyi olacağını düşünür müydünüz?” sorusuna “Eğer sağlıklı kalırsak neden olmasın?”
Özgürlük ve Bilim İnsanları Üzerindeki Etkisi
Son olarak Türkiye üzerine düşünen bilim insanları, Döpfner’in “Türkiye’nin siyasi gelişimini nasıl görüyorsunuz, özgürlüğün değeri sizin için ne ifade ediyor?” sorusuna şu şekilde yanıt verdiler: “Buna karar verecek olan biz değiliz. Bize göre özgürlük, kendi kendinize karar verebilme yetisidir; tutkulu hissettiğiniz şeyleri yapabilmektir. Eğer bunu yapamazsak mutsuz oluruz. Bu nedenle özgürlük son derece önemlidir. İnovasyon, değişim ve dönüşümün temelidir. Özgürlük olmadan bunların mümkün olamayacağına inanıyoruz. Bu bakımdan özgürlük, bir bilim insanı için çok daha önemli olmalıdır.”