Çok Vakit Harcamak: Quasimodo sendromu, bireylerin kendilerini aşırı derecede inceleyip eleştirmesiyle karakterize edilen bir durumdur. Bu sendromun temel belirtisi, kişinin sürekli kendi görüntüsünde kusur arayışıdır. Genellikle yüz bölgesinde yoğunlaşan bu incelemeler, kişinin sosyal yaşamını olumsuz etkiler. Kişi, çevresindekilerden hayali kusurlarına dair geri dönüşler alma ihtiyacı hisseder; bu durum, kişinin kendisini çirkin kabul etmesine yol açar. Diğer insanların ve uzmanların olumlu yorumları, bu bireyler için inandırıcı olmaktan uzaktır. Bu kişiler, sıkça plastik cerrahlar ve dermatologlarla iletişime geçerek çeşitli estetik müdahaleler yaptırırken, hekimlerin onay vermediği veya gerekli görmediği işlemleri, ehil olmayan kişilere yaptırarak daha büyük sorunlarla karşılaşabilirler.
Aşırı Kararsız Olmak: Quasimodo sendromu yaşayan bireyler, saç ve giyim gibi konularda da sürekli bir kararsızlık içinde bulunurlar. Gerçekte var olmayan kusurlarının etraflarındaki insanlar tarafından fark edildiğini düşünerek, kendilerini çirkin hissetme eğilimindedirler. Bu durum, hayatlarının birçok alanında güzellik algılarına dayalı yanlış kararlar almalarına sebep olur. Bu sendromdan muzdarip kişiler, “Olmaz çünkü çok çirkinim, burnum/gözüm çok kötü” gibi cümleleri sıkça tekrarlarlar. Kendilerine olan bu olumsuz algı, özgüven eksikliğine yol açarak, karar verme süreçlerini olumsuz etkiler. Aynı zamanda güzellik takıntıları, bireylerin ilgi alanlarını daraltarak sosyal hayatlarını da kısıtlar.
Takıntılı Düşünceler ve Davranışlar Geliştirmek: Uzman Psikolog Sena Sivri, bu durumun belirtilerine dikkat çekiyor: “Kişi, başkaları tarafından fark edilmeyen veya gerçekte var olmayan bir kusurunu ciddi bir sorun olarak görür ve sürekli bu durumla meşgul olur. Bu algısının etkisiyle tekrarlayıcı davranışlar sergilemeye başlar; örneğin, aynaya sıkça bakma, kusurlarını gizlemeye çalışma, deri ya da saç yolma, görünümünü düzeltmeye çalışma gibi davranışlar ortaya çıkar. Kişi, kendi özelliklerini başkalarıyla karşılaştırdıkça yaşam kalitesi düşer, sosyal ortamlardan uzaklaşır ve içe kapanma eğilimi gösterir. Bu süreçte, tek odak noktaları sadece kusurlarını düzeltmek olur. İleri düzeydeki vakalarda, yaşamlarına son verme isteği ve buna yönelik girişimler sıkça gözlemlenmektedir.”