Pompeii: Tarihin Kayıp Şehri
Pompeii, İtalya’nın güneyinde, tarihi Campania bölgesinde yer alan antik bir kenttir. Napoli şehrine 26 kilometre uzaklıkta bulunan bu antik kent, Vezüv Yanardağı’nın eteklerinde kurulmuş ve tarih boyunca önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Roma İmparatorluğu döneminde önemli bir ticaret ve kültür merkezi olarak öne çıkmıştır.
24 Ağustos 79 yılında, Vezüv Yanardağı’nın meydana getirdiği korkunç patlama sonucunda Pompeii’ye yağan volkanik küller ve lavlar, bu kenti aniden yok etmiştir. BBC Türkçe’de yer alan Övgü Pınar’ın haberine göre, son dönemde yapılan araştırmalar, Pompeii’nin nasıl kül olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
İtalya’daki Bari Üniversitesi ile Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü (INGV) ve İngiliz Jeolojik Araştırma Kurumu (BGS) tarafından gerçekleştirilen araştırmalara göre, milattan sonra 79 yılında meydana gelen büyük volkanik patlama, insan yaşamını yalnızca 15 dakika içinde sona erdirmiştir. Vezüv Yanardağı’nın patlamasının ardından, Pompeii kısa sürede taşlaşmış lav parçaları, kül, gaz ve toz bulutları altında kalmıştır. Bu durum, kentte yaşayan insanların, bölgeden kaçma şansı bulamadan hayatlarını kaybetmelerine neden olmuştur.
Ölüm nedeni, volkanik küller nedeniyle nefessiz kalmalarıdır. Korkunç bir şekilde boğularak can veren yaklaşık 2000 kişinin cansız bedenleri, iki bin yıl boyunca büyük oranda korunmuştur. Araştırmalara göre, Vezüv Yanardağı’nın patlaması öncesinde yaklaşık 800 yıl boyunca herhangi bir volkanik faaliyet yaşanmaması, bölgede yaşayanların kuşaklar boyunca bu tür olaylara karşı hazırlıksız kalmasına yol açmıştır.
Pompeii sakinleri, Vezüv’e yaklaşık 10 km mesafede yaşamalarına rağmen, volkanik patlamalara alışık olmadıkları için bu büyük felakete hazırlıksız yakalanmışlardır. Yanardağın tehlikesinin farkında olmayan Pompeiililer, herhangi bir önlem almadan yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Patlama sonrası, üzerlerine yağan volkanik küller ve zamanla biriken toprakla birlikte, feci bir şekilde yaşamlarını yitiren bu insanlar, binlerce yıl boyunca karanlıkta kalmıştır.
Yazılı kaynaklarda Pompeii’den bahsedilse de, kent volkanik küller ve toprakla kaplanarak unutulmuştur. Araştırmacılar, patlama sonrasında, kent sakinlerinin evlerinde veya sokaklarda volkanik partikül bulutu altında kaldığını belirtmektedir. INGV Vezüv Gözlemevi araştırmacısı Roberto Isaia, bu volkanik bulutun “karbondioksit, klorür, volkanik kül ve taş parçalarından” oluştuğunu ifade etmiştir.
İtalya’da Hristiyanlığın yayılması ve Papalık makamının bu bölgede hayat bulması, Pompeii’deki olayların ibretlik bir hikaye olarak kuşaklar boyunca anlatılmasına yol açmıştır. Pompeii’ye dair eldeki yazılı kaynaklar, kentin yaşama dair bilgilerini yüzlerce yıl boyunca ders çıkarılması gereken bir olay olarak sunmuştur.
Pompeii Antik Kenti, Napoli Körfezi’nde, milattan önce 6. yüzyılda muhtemelen ilk olarak kentleşmeye başlamıştır. Ancak, bu tarihten yaklaşık iki yüzyıl önce Yunanların İschia adında bir yerleşim kurdukları bilinmektedir; bu yerleşim bölgedeki en eski toplu yaşam alanlarından biridir. İtalya’nın kuzeyinden gelen Etrüsklerin bölgeye akınlar düzenlemesine rağmen, Napoli Körfezi’ndeki bu yerleşim Yunanlar tarafından başarılı bir şekilde savunulmuştur. Milattan önce 209 yılında Romalılar bölgeye hakimiyet kurarak, burayı bir Roma yerleşimi haline getirmişlerdir.
Milattan sonra birinci yüzyılda Pompeii, tarihin en parlak dönemlerinden birini yaşamaya başlamıştır. Roma hakimiyetinde hızla büyüyen Pompeii, bir ticaret ve tarım kentine dönüşmüştür. Bu dönemde nüfusu 10 bini aşarak neredeyse 20 bin civarına ulaşmıştır; bu rakam antik çağ için oldukça dikkate değer bir miktardır.
Yün, çiçek, parfüm ve fermente edilmiş sardalya, bölgenin en önemli üretim ve ihracat kalemleri haline gelmiştir. Milattan sonra birinci yüzyılda hızla gelişip büyüyen Pompeii, İtalya’nın güneyindeki Campania bölgesinin en önemli şehirlerinden biri konumuna gelmiştir. Ticaretteki başarısı, kentin mimarisine de olumlu bir şekilde yansımıştır.
Bu dönemde Pompeii’ye geniş caddeler, sütunlu binalar, heykeller ve Roma tapınakları inşa edilmiştir. Dev bir amfitiyatro da inşa edilen Pompeii, Vezüv Yanardağı’nın patlaması sonucunda küle dönüşene kadar canlı bir kent görüntüsü sergilemiştir. Şehir, düzgün bir şekilde ızgara plan şeklinde gelişim göstermiştir.
24 Ağustos 79 tarihinde Vezüv Yanardağı’nın ani patlaması sonucu yaşamın sona erdiği bu tarihi şehir, 1748 yılına kadar toprak altında kalmıştır. Bu tarihte tesadüfen yeniden keşfedilen Pompeii, büyük çabalarla gün yüzüne çıkarılmıştır. 1997 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilen Pompeii Antik Kenti, günümüzde İtalya’nın en çok ziyaret edilen tarihi yerleşimlerinden biri haline gelmiştir.
Vezüv’deki patlama sonrası, ponza, taş, kül, çamur ve zehirli gazların püskürtmesi sonucu insanların bedenleri, et ve kemikleri yok olduktan sonra bile volkanik kalıplar içinde korunmuş bir şekilde günümüze kadar ulaşmıştır. Bu durum, bölgeyi ziyaret eden turistlere dehşet verici bir deneyim sunmaktadır.
Patlamadan yaklaşık 30 yıl sonra, tarihçi Plinius’un Tacitus’a yazdığı bir mektupta, felakette amcası Yaşlı Plinius’un nasıl öldüğünü anlattığı kaydedilmiştir. Pompeii, 4 metre ponza ve kül altında kaldıktan sonra hayatta kalan çok az sayıda insan, bölgenin bir daha yerleşilebilir hale getirilemeyecek kadar kötü bir durumda olması nedeniyle başka yerlere göç etmiştir.
Forum, amfitiyatro, geniş caddeler, Roma tapınakları ve çeşitli kamusal alanlarıyla gelişmiş bir Roma kenti olan Pompeii, bu görkemini neredeyse iki bin yıl boyunca toprak altında kalmasına ve böylece dış etkenlere karşı korunmuş olmasına borçludur.