Pernkopf’un Anatomik Atlası ve Ahlaki İkilem
Doktor Susan Mackinnon, Washington Üniversitesi’nde çalışan bir cerrah olarak, ameliyatlarını tamamlamak için sık sık 20. yüzyılın ortalarına ait bir anatomi kitabına başvuruyor. Bu kitap, “Pernkopf’un Topografik İnsan Anatomisi” olarak biliniyor ve içindeki detaylı çizimler, insan anatomisini adım adım gözler önüne seriyor. Kitap, deri altı yapılar, kaslar, tendonlar, sinirler, organlar ve kemikler gibi birçok anatomik detayı son derece canlı bir şekilde sunuyor. Ancak bu değerli kaynak artık basılmıyor ve ikinci el baskılarına ulaşmak isteyenler binlerce dolar ödemek zorunda kalıyor. Tüm bu yüksek maliyete rağmen, birçok uzman bu kitabı kliniklerinde veya kütüphanelerinde sergilemekten kaçınıyor. Bunun nedeni ise, kitabın içerdiği bilgilerin, Nazi rejimi tarafından öldürülen insanların bedenleri üzerinde yapılan çalışmalarla elde edilmiş olması.
‘İyiliğin hizmetinde kullanılabilir’
Kitaptaki anatomik detaylar, kurbanların bedenlerinin kesilip parçalara ayrılmasıyla oluşturuldu. Bu durum, bilim insanları arasında kitabın tıbbi kullanımının ahlaki bir ikilem yarattığını ortaya koyuyor. Doktor Mackinnon, bu kitabı kullanmanın cerrah olarak “ahlaki” bir sorumluluk olduğunu ve bu kaynağı kullanmadan işini tam anlamıyla yapamayacağını savunuyor. Soykırımdan kurtulmuş bir sağlık hukuku profesörü olan Haham Joseph Polak ise, kitabın karanlık geçmişine rağmen, “gerçek bir kötülükten doğmuş olsa da iyiliğin hizmetinde kullanılabileceği” görüşünü dile getiriyor.
Eduard Pernkopf’un Karanlık Geçmişi
Pernkopf’un Atlası, Nazi ideolojisine bağlı bir doktor olan Eduard Pernkopf tarafından 20 yıl boyunca oluşturuldu. Meslektaşları, Avusturya’da tıp okuyan Pernkopf’un ateşli bir Nasyonal Sosyalist olduğunu ve 1938 yılından itibaren Nazi üniformasını her gün giydiğini ifade ediyor. Pernkopf, Viyana Tıp Fakültesi’nin dekanı olduğunda, fakültedeki tüm Yahudi akademisyenlerini işten çıkardı; bu kişiler arasında Nobel ödüllü üç bilim insanı da bulunuyordu. 1939 yılında Nazi yönetimi, idam edilen tüm mahkumların cesetlerinin anatomik çalışmalar için en yakın tesise gönderilmesi talimatını veren bir yasa çıkardı. Bu dönemde, Pernkopf günde 18 saat çalışarak bedenleri parçalara ayırdı ve bu süreçte bir grup çizer, kitaptaki görselleri oluşturuyordu. Kayıtlar, bazı dönemlerde kurumdaki ceset fazlalığı nedeniyle idamların ertelendiğini ortaya koyuyor. Harvard Tıp Fakültesi’nden Doktor Sabine Hildebrandt, kitabın içindeki 800 bedene ait çizimlerin en az yarısının siyasi mahkumlara ait olduğunu belirtiyor.
Uluslararası Etkisi ve Kullanımı
Öldürülenler arasında eşcinseller, siyasi muhalifler, Çingeneler ve Yahudiler de bulunuyordu. Pernkopf’un Atlası, dünya genelinde binlerce kopya satıldı ve beş dile çevrildi. Kitabın önsözünde ve tanıtımında, “karanlık” geçmişinden ziyade, “olağanüstü çizimlerin birer sanat eseri” olduğu vurgulanıyor. Ancak, Pernkopf’un kitabının sorgulanmaya başlaması 1990’lı yıllara kadar gerçekleşmedi ve 1994 yılında basımına son verildi. Kraliyet Cerrahlar Koleji, bazı kütüphaneler dışında kitabın İngiltere’de kullanılmadığını açıkladı.
‘Kitabı ofisimde kilitli dolapta tutmaya başladım’
Sinir cerrahisi alanında çalışan doktorlar arasında yapılan bir araştırma, katılımcıların %59’unun Pernkopf Atlası’ndan haberdar olduğunu, %13’ünün ise kitabı kaynak olarak kullandığını ortaya koydu. Araştırmaya katılanların %69’u, kitaptan yararlanmaktan rahatsızlık hissetmediğini, %15’i rahatsız olduğunu, %17’si ise kararsız kaldığını belirtti. Doktor Mackinnon, kitaptaki detaylar ve anatomik doğruluk açısından diğer kaynaklarla “karşılaştırma kabul etmediğini” ifade ediyor. Özellikle karmaşık sinir ameliyatlarında, bu atlasın çok yararlı olduğunu söylüyor. Mackinnon, ameliyata katılan herkese kullandığı kitabın geçmişi hakkında bilgi verdiğini de vurguluyor. Kendisi, “Şeytani geçmişinden haberdar olduğumda, kitabı ofisimde kilitli dolapta tutmaya başladım” diyor.
Hukuki Sonuçları ve Etik Tartışmalar
Haham Polak’ın öncülük ettiği bir etik araştırma, Yahudi otoritelerin çoğunun kitabın insan hayatının kurtarılması için kullanılmasına onay verdiğini ortaya koydu. Polak, Doktor Mackinnon ile aralarında geçen bir olayı da BBC’ye anlattı: “Bir hastası ona, ‘Eğer o siniri bulamayacaksanız, ayağımı kesin’ dedi. Alanının en iyisi olmasına rağmen, o bile bir siniri bulmakta zorlanıyordu. ‘Bana işin ahlaki yönünü sorduğunda, eğer bir insanın hayatını kurtaracaksa, kitabın kullanılmaması düşünülemez’ cevabını verdim.” Bu durum, Mackinnon’un kitabı kullanarak detaylı çizimlerden faydalandığını ve dakikalar içinde sinirin yerini belirleyebildiğini gösteriyor.
Pernkopf, savaş sonrasında tutuklandı ve üniversiteden atıldı; üç yıl süresince bir cezaevinde tutuldu, ancak hiçbir suçla yargılanmadı. Tahliye olduktan sonra üniversiteye geri döndü ve Atlas’ı üzerinde çalışmaya devam etti. 1952 yılında üçüncü versiyonunu yayımladı ve dördüncü versiyonunu çıkardıktan hemen sonra, 1955 yılında hayatını kaybetti.