1. Haberler
  2. Teknoloji
  3. Parler Uygulamasının Kaldırılması ve Büyük Teknoloji Şirketlerinin Gücü

Parler Uygulamasının Kaldırılması ve Büyük Teknoloji Şirketlerinin Gücü

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Parler uygulamasının pazartesi sabahı büyük teknoloji platformlarından kaldırılması, “Big Tech” olarak bilinen dev teknoloji şirketlerinin gücünü gözler önüne seriyor. Ben de birçok kişi gibi, bu tartışmalı sosyal medya ağına ABD yerel saatiyle 11.59’dan sonra neler olacağını görmek için girdim. Bu, Amazon’un, şiddet içerikli bağlantılar nedeniyle Parler’ı kaldıracağını duyurmasından sonra, uygulamanın yeni bir ana sunucu bulması için verilen sürenin de sona erdiği anlamına geliyordu. Parler’ın kaldırılması, ABD Kongresi’ne geçen hafta yapılan baskından sonra, Amerikan teknoloji devlerinin Donald Trump ve onun bazı radikal destekçilerini sosyal medya platformlarından uzaklaştırma çabalarının önemli bir adımı olarak değerlendirildi.

Ancak saat 12.00’ı gösterdiğinde herhangi bir değişiklik olmamıştı. Ben ve milyonlarca kullanıcı hâlâ Parler’da arama yapabiliyor ve paylaşımlarda bulunabiliyorduk. Fakat kısa bir süre sonra, dünyanın dört bir yanındaki kullanıcılar benzer sorunlar yaşamaya başladı. Benim için saat 12.10’da her şey durdu; ‘İçerik bulunamadı’ mesajı ile karşılaştım. ‘İfade özgürlüğü’ açısından Twitter’a alternatif olarak görülen ve hızla büyüyen bu platform, bir anda devrilmişti. Artık Parler yoktu; en azından şimdilik. Parler muhtemelen yeni bir sunucu bulacak, ancak Amazon Web Services’i (AWS) kaybetmek, diğer birçok ana sunucunun da Parler’ı reddedebileceği anlamına geliyor.

Geçmişte Benzer Olaylar

Teknoloji ve teknoloji etiği araştırmacısı Stephanie Hare, Amerikan teknoloji şirketlerinin benzer nedenlerle bir uygulamayı platformlarından kaldırmasının ilk defa yaşanan bir olay olmadığını belirtiyor. “Amazon’un Parler’a karşı hamlesi emsalsiz değil,” diyor. “2017’de beyaz ırkın üstünlüğünü savunan The Daily Stormer ve 2019’da 8Chan siteleri, Teksas El Paso’da katliam yapan silahlı saldırgan tarafından kullanıldıkları tespit edildikten sonra, Cloudflare gibi bazı Amerikan şirketleri içerik hizmetlerini engelledi ve DDoS (Dağıtılmış Hizmet Engelleme) korumasını kaldırdı.”

Getty Images’e göre, Parler’a karşı harekete geçen sadece AWS değil. Google ve Apple da uygulama indirme programlarından Parler’ı çıkardı. Bu da daha önce görülmemiş bir durum değil. Kendini “ifade özgürlüğü platformu” olarak tanıtan ama aşırı sağcı görüşlerin paylaşıldığı bir “cennet” olarak bilinen Gab de, uygulama indirme programlarından çıkarıldı ve yasaklandı. Ancak Gab’e hâlâ web tarayıcıları üzerinden ulaşılabiliyor ve platform son günlerde kullanıcı sayısının arttığını iddia ediyor.

Sosyal Medya ve Yasağı

Sosyal Medya ve Yasağı

Twitter, Kongre saldırısıyla bağlantılı hesapları da pazartesi günü kapattı. Twitter, “QAnon komplo teorileriyle bağlantılı 70 binden fazla hesabı kapattığını” duyurdu. Facebook da “Stop The Steal” (Hırsızlığı Durdur) içeriklerini kaldırdığını açıkladı. Bu slogan, kasım ayındaki seçimlere hile karıştırıldığına dair iddiaların protestolarında ve paylaşımlarında kullanılan bir ifade.

Devlet Başkanı Üzerindeki Yasağın Tartışmaları

Ancak daha önce eşi benzeri görülmemiş bir mesele, bu adımların hedefinde bir devlet başkanının olmasıdır. Destekçilerinin ABD Kongresi’ne saldırdığı geçen haftadan bu yana Trump, Twitter, Facebook, Instagram, Snapchat ve Twitch gibi büyük sosyal medya platformlarında paylaşım yapması yasaklandı. YouTube, Trump’a ait bazı videoları kaldırdı, ancak kendi kanalının son şansı olduğunu belirtti.

Almanya Başbakanı Angela Merkel de dahil, birçok Avrupa ülkesinin lideri bu durumu “sorunlu” olarak nitelendirdi. Avrupa Komisyonu Üyesi Thierry Breton, ABD Kongresi’nde yaşananları “sosyal medyanın 11 Eylül’ü” olarak değerlendirdi. Politico dergisine yazan Breton, “bir CEO’nun herhangi bir denetim olmadan ABD Başkanı’nın hoparlörünün fişini çekebiliyor olması hayret verici” dedi. İngiltere Sağlık Bakanı Matt Hancock, sosyal medya ağlarının artık “editoryal kararlar aldıklarını” ve platformların “kimin sesinin duyulması ve kimin sesinin duyulmaması gerektiğine karar vermeye başladıklarını” ifade etti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in muhalifi olan Rus siyasetçi Alexey Navalni, Trump’a Twitter tarafından getirilen yasağı devlet sansürüne benzetti. Navalni, “Donald Trump’a uygulanan Twitter yasağı kabul edilemez bir sansürdür. Tabii ki Twitter özel bir şirket. Ama Rusya ve Çin’de bu tür özel şirketlerin devletin en yakın dostları olduklarını ve sansür konusunda da en yakın destekçileri olduğunu gördük,” şeklinde bir tweet attı.

COVID-19’un Sosyal Medya Üzerindeki Etkileri

COVID-19'un Sosyal Medya Üzerindeki Etkileri

Sosyal ağların özel şirketler olduğu gerçeği göz önüne alındığında, özel üyelik isteyen gruplar ve kulüpler gibi, bu şirketler de kendi kurallarını dayatabilirler. Dolayısıyla, Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg ve Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey gibi liderlerin bunları yapmaları oldukça muhtemeldir. Ancak, koronavirüs salgınının başlangıcından bu yana önemli değişiklikler yaşandı ve şirketler, dünya liderlerinin paylaşımlarına karşı daha proaktif bir şekilde hareket etmeye başladı.

Örneğin, Facebook ve Twitter, mart ayında Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun Covid-19 ile ilgili yanlış bilgi yaydıkları gerekçesiyle paylaşımlarını sildi. Twitter, mayıs ayında da ABD Başkanı’na karşı benzer bir adım atarak, Trump’ın bir paylaşımına “şiddeti övdüğü” uyarısını koydu. Trump, Siyahların Hayatı Değerlidir (Black Lives Matter) protestoları hakkında “Yağma başladığında silahlar ateşlenir” tweetini atmıştı.

Sosyal medya yorumcusu Matt Navarra, Trump’a getirilen yasağın, platformların kullanıcıları ve kullanıcıların neleri paylaşabileceğinin kontrol edilmesi açısından önemli bir emsal teşkil ettiğini belirtiyor. Bazı analistler, bu hareketin dünya genelinde teknoloji moderasyonu açısından bir dönüm noktası olabileceği görüşünde.

Facebook, pazartesi günü yaptığı açıklamada Uganda hükümetiyle doğrudan bağlantılı olduğu tespit edilen hesaplar ağını kaldırdığını duyurdu. Bu hesapların, ülkede yapılacak seçimleri manipüle etmek için kullanıldığı iddia ediliyor. Mahremiyet avukatı ve teknoloji uzmanı Whitney Merrill, bu adımın teknoloji devlerinin moderasyon konusunda değişiklikler yaptığını gösterdiğini ifade etti: “Sosyal ağların kuralları ve kullanım koşulları zamanla değişiyor. Ancak, dünya genelinde bu kuralların istikrarlı bir şekilde uygulanmadığını görmekteyiz. ABD Başkanı’nın platformdan kaldırılması, küresel olarak benzer davranışların yaygınlaşabileceği anlamına gelebilir.”

Twitter’daki son saatlerinde Trump, yeniden ABD Anayasası’nın 230. maddesini ‘ifade özgürlüğünü engellemekle’ suçladı. Başkanlık dönemi boyunca, Trump sosyal medya ağlarını kullanıcıların paylaşımlarıyla ilgili yükümlülüklerden muaf tutan yasayı feshedileceği tehdidinde bulunmuştu. Birçok kişi, sosyal ağların içerik yönetimine daha fazla müdahil olmaya zorlayacağı için, bu korumanın ifade özgürlüğüne zarar vereceği görüşünde. ABD’nin 46. Başkanı Joe Biden da içerik yönetimini artırmak ve sahte haberlerin yayılmasını önlemek amacıyla bu yasayı feshetmek istediğini belirtti.

Trump, son tweetinde “başka internet siteleriyle görüştüğünü” ve yakın zamanda “çok büyük bir duyurusu olabileceğini” ifade etti. Son günlerde yaşanan olayları göz önünde bulunduracak olursak, Trump ve bazı destekçilerinin yalnızca yasama organına karşı değil, ana akım medyada kendilerine yer edinmeden önce teknoloji devlerine karşı da çetin bir mücadeleye gireceği öngörülebilir.

Parler Uygulamasının Kaldırılması ve Büyük Teknoloji Şirketlerinin Gücü
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin