‘BENİM DERDİMİ ANLATMA ŞEKLİM OYUNCULUK’
Şu anda hayatının nasıl bir dönemindesin? Puanlar mısın?
– Şu an kendimi 6,5’tan 7 arasında bir yerde görüyorum. Bu puanın 6,5’u tamamen iş hayatımla alakalı. Yeni bir şehirde, tutan bir işte olmanın getirdiği heyecan var. Ancak kişisel hayatımda da inişler çıkışlar yaşıyorum. Bu nedenle 6,5’tan 7’ye çıkabilmiş durumdayım.
Neden oyunculuk?
– Aramızda bu konuyu sıkça esprili bir dille konuşuyoruz. Oyunculuğa ilk adım attığım yıllarda, alkış almayı, beğenilmeyi ve parmakla gösterilmeyi seven bir tutku ile başlamıştım. Sonrasında, bir ressam, şair ya da söz yazarı gibi, sanat grubundaki uygulayıcıların duygularını anlatma biçimim olarak oyunculuğu gördüm. Bu bağlamda, “Benim de derdimi anlatma biçimim oyunculuk” diyerek kariyerimi bu yönde şekillendirdim. Neden oyunculuk sorusunun cevabı, işte bu.
‘KİŞİSEL GELİŞİM ŞART’
Oyunculukta eğitim şart mı?
– Oyunculuk için akademik eğitim şart değil; ben de alaylı olarak başladım ve sonrasında akademik eğitime geçtim. Bence önemli olan kişisel gelişimdir. Eğitim, oyunculuk eğitimi olmak zorunda değil, kişisel eğitim şart.
Tiyatro senin için ayrı bir yerde… Sahnede oynamayı en çok istediğin karakter hangisi?
– “Fareler ve İnsanlar” oyunundaki Lennie karakterini canlandırmak isterdim. “Uzak Şehir” benim için samimiyeti simgeliyor. Beni Kadir’e çeken şey, eğlenceli bir ortam ve ortak noktamız olan yemek.
‘HER GÜN YEPYENİ BİR ANI’
Dizinin bu kadar sevilmesini ve ilgi görmesini neye bağlıyorsun?
– Yine bu başarıyı samimiyete bağlıyorum. Samimiyetle yaklaşılan, içten bir hikaye izleyicinin ilgisini çekiyor.
Unutamadığın bir set anın var mı?
– Her gün yepyeni anılar biriktiriyoruz. Aslında yoğun bir tempoda çalışıyoruz ve konsantrasyonumuzu yüksek tutmak zorundayız. Ancak bu yoğunluğun arasında keyifli anlar yaratmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla, her gün ayrı bir hikaye yaşanıyor ve bu yüzden tek bir anıyı diğerinden ayıramam.
‘O GÜN BENİM İÇİN ÇOK ZORDU’
Çekerken en zorlandığınız sahne hangisiydi?
– İlk bölümde, Alya’nın eşi Boran’ın cenazesini köye götürdüğümüz sahne benim için çok zorlu bir deneyimdi. O dönemde bir kaybım olmuştu; yakın bir arkadaşımı kaybetmiştim ve cenazeye gitmek durumunda kaldım. Aynı gün geri döndüm, uzun bir yolculuk ve uykusuz bir set günü geçirmiştim. O gün, benim için gerçekten çok zordu.
Yer aldığın bir projede, senaryoya müdahale etmek istediğin anlar oldu mu?
– Elbette, bu durumla sıkça karşılaşıyoruz. Bu nedenle projelerde tam anlamıyla mutluluğu bulamayabiliyoruz. Her şey yolunda gitsede, şikayet edilecek bir şey bulabiliyoruz. Ancak bununla barışmayı öğrenmek gerekiyor; profesyonellik de böyle bir şeydir.
‘KEŞKE DEMEYİ SEVMEM’
Kariyerinde veya hayatında değiştirmek isteyeceğin bir şey var mı?
– “Keşke” dememeye özen gösteriyorum. Elbette hayatımda değiştirmek istediğim şeyler olabilir, ama var olanın üzerine düşünmeyi bile istemiyorum.
Senin hayatını anlatacak bir filmde seni kimin oynamasını isterdin?
– Ev arkadaşım Taylan’ı seçerdim. Fizyolojik olarak benzemesek de, beni çok iyi tanıdığı için “O, bu rolü en iyi şekilde oynar” derdim herhalde.