Nijer’deki Gelişmeler ve ABD’nin Diplomatik Çabaları
Nijer’in başkenti Niamey’de, ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland, telekonferans yöntemiyle düzenlenen bir toplantıda gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. Nuland, Dışişleri Bakanı Antony Blinken‘ın talimatları doğrultusunda Nijer’i ziyaret ettiğini belirterek, “Demokratik düzene yönelik bu meydan okumadan sorumlu olan kişilerle açık bir diyalog kurmak, bu sorunları diplomatik yollarla çözme imkanlarımızı değerlendirmek ve ilişkilerimizde hangi unsurların tehlikede olduğunu netleştirmek istedik.” dedi.
SAMİMİ ANCAK ZORLU GÖRÜŞMELER
Nuland, ABD’nin uzun yıllar boyunca yakın işbirliği yaptığı cunta yönetiminin “Genelkurmay Başkanı” olarak atadığı General Moussa Salaou Barmou ve onu destekleyen üç askeri yetkiliyle yaptığı görüşmelerin “son derece samimi ancak zaman zaman zorlayıcı” geçtiğini aktardı. Askeri yetkililerin nasıl bir ilerleme hedeflediklerine dair oldukça katı bir tutum sergilediklerini belirten Nuland, bu yaklaşımların Nijer anayasasıyla çeliştiğini vurguladı. Kendilerinin müzakereler yoluyla çözüm arayışında olduklarını ifade etti.
Ayrıca, Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum ile görüşme talebinde bulunduklarını, fakat bu talebin kabul edilmediğini de kaydeden Nuland, Bazum ile telefonda bir görüşme gerçekleştirdiklerini paylaştı. Vatanı Koruma Ulusal Konseyi (CNSP) isimli cuntanın lideri ve geçiş hükümetinin başı olan Abdurrahmane (Ömer) Tchiani ile de bir görüşme fırsatı bulamadıklarını belirtti.
Nuland, General Barmou ve ekibiyle iki saatten fazla bir süre boyunca görüştüklerini belirtirken, diplomasi kapısını açık tutma önerisinde bulunduklarını ve bu bağlamda çeşitli seçenekler sunduklarını açıkladı.
WAGNER TEHDİDİ
Nuland, görüşmelerinde Rus güvenlik şirketi “Wagner tehdidini” de gündeme getirdiğini ifade ederek, askeri yetkililerin Wagner’in kendi egemenliklerine yönelik oluşturabileceği risklerin farkında olduklarını, “bu konuda oldukça bilinçli olduklarını” hissettiğini belirtti. Gelişmeleri yakından takip edeceklerini dile getiren Nuland, “yasal sorumluluklarının” önemine dikkat çekti.
Ayrıca, “ABD’nin uzun süredir dostları olan” gazeteciler ve insan hakları aktivistleri gibi Nijer sivil toplumunun geniş bir kesimiyle de görüşmeler gerçekleştirdiklerini ve ülkedeki durum hakkında samimi bir fikir alışverişinde bulunduklarını aktardı. ABD, Nijer’deki gelişmeleri henüz “darbe” olarak nitelendirmiyor. Eğer böyle bir nitelendirme yapılırsa, yasal olarak ABD’nin Nijer hükümetine yaptığı yardımları kesmesi gerekecek. Dışişleri Bakanı Blinken, önceki gün Nijer’e yapılan bir dizi yardımın durdurulduğunu duyurmuştu.
ABD’li yetkililer, Nijer’de diplomasi kapısının daralsa da hala açık olduğunu belirterek, anayasal düzene dönüş çağrısında bulunmaya devam ediyor. Nijer’de yaklaşık 1000 Amerikan askeri bulunmakta. Sahra Çölü’nün güney ucundaki Agadez kenti yakınlarında ise “Niger Air Base 201” isimli bir İHA üssü yer almakta. Niger 201, ABD’nin Cibuti’deki daimi üssünden sonra Afrika’daki en büyük ikinci İHA üssü olma özelliğini taşımaktadır.