Amerikan Ulusal Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), 10 yıl içinde Ay’a yeniden uzay aracı göndermeyi hedefliyor. Bu çerçevede, NASA’nın gelecekteki Ay ve Mars misyonlarında önemli bir rol oynaması beklenen yeni nesil uzay aracı Orion üzerinde yoğun hazırlıklar devam ediyor. NASA’nın yeni Ay misyonunun adı, Yunan mitolojisinde Apollo’nun kardeşi olarak bilinen Artemis’ten alınıyor.
Orion, modern bir tasarıma sahip olmasına rağmen, geçmişe de bir gönderme yapıyor. Örneğin, koni şeklindeki kapsül, yarım yüzyıl önce Ay’a seyahat eden Apollo uzay aracını anımsatıyor. Aradan geçen yıllara rağmen, Ay’dan Dünya’ya dönüş yolu önemli ölçüde değişmedi. Ancak astronotlar Neil Armstrong ve Buzz Aldrin, 1969 yılında Ay’ın Sessizlik Denizi bölgesine indiklerinde, Orion’un sunduğu teknolojiyi hayal edemezlerdi. Uzayda yolculuk yapmak için gerekli olan teknoloji, Uluslararası Uzay İstasyonu gibi Dünya’ya daha yakın alanlarda görev yapan astronotların karşılaştıkları zorluklardan çok daha fazlasını çözebilmelidir.
ORION, TEMELDE DÖRT PARÇADAN OLUŞUYOR:
- Astronot ve kargo taşıyan kabin modülü
- İtme ve elektrik gücünü destekleyen Avrupa Servis Modülü (ESM)
- Acil durumlarda Orion’u tehlikeden uzaklaştıracak Fırlatma Durdurma Sistemi (LAS)
- Orion’u fırlatmak için Uydu Fırlatma Sistemi (SLS) roketine bağlayacak uzay aracı adaptörü
18 MİLYAR DOLARLIK BİR YATIRIM
Orion, eski ABD Başkanı George W. Bush döneminde tasarlanmış ve 2006 yılında inşasına başlanmıştır. Projenin maliyeti 18 milyar doları aşmıştır. Kabin modülünün yapısal iskeleti, alüminyum-lityum alaşımından oluşan basınçlı bir kazan şeklindedir. Bu kazan, ağırlığı azaltarak yapısını güçlendirmek için petek şeklindeki birçok cep ile tasarlanmıştır. Basınçlı kazanı oluşturmak için ayrı ayrı üretilen parçalar, “sürtünme karıştırma kaynağı” yöntemiyle bir araya getirilmekte ve böylece dikiş izi olmadan kenetlenmektedir. Sonrasında ise üstü, sıcağa ve soğuğa dayanıklı panellerle kaplanmaktadır. Kabin modülünün en dikkat çekici özelliği, şimdiye kadar insan taşıyan görevlerde kullanılan en büyük ısı kalkanıyla donatılmış olmasıdır.
DÖRT ASTRONOT KAPASİTESİ
Orion’un kabininde, astronotların boya ve kilolarına göre ayarlanabilir dört koltuk bulunmaktadır. Astronotlar bu koltuklara oturduğunda, ısı kalkanlarının arasındaki dört pencereden dışarıyı görebilmektedirler. Orion, fırlatma sonrasında yörüngeye girdiğinde, kabin üyeleri koltuklarını kaldırarak kendilerine daha fazla alan yaratabilmektedirler. Kontrol konsolunda üç ekran ve 67 fiziksel anahtar bulunmakta; bu da pilota ve amire uzay aracını izleme imkanı sunmaktadır. Konsollar, kabin üyelerine manuel kontrol olanağı sağlarken, Orion’un dört uçuş bilgisayarı, navigasyon ve diğer kritik işlemleri insan müdahalesine ihtiyaç duymadan gerçekleştirebilmektedir. Bu durum, astronotlara başka görevlerle ilgilenmeleri için zaman kazandırmaktadır. Bu bilgisayarlar, yolcu uçakları için üretilenler temel alınarak, uzay ortamına uygun şekilde, G-kuvvetine, titreşime ve radyasyona dayanıklı olarak tasarlanmıştır. Lockheed Martin’den Rob Chambers, “Başarısız elektrik sistemi nedeniyle değil, derin uzay ortamıyla başa çıkmak için dört set uçuş bilgisayarı koyuyoruz” demektedir.
RADYASYONDAN KORUMA YÖNTEMLERİ
Astronotlar, acil durumlarda turuncu renkli uzay kıyafetlerini giymek durumundadırlar. Bu elbiseler, hava, soğutma ve iletişim gibi ihtiyaçları karşılamak üzere tasarlanmıştır. Uzayda karşılaşılan radyasyonun birçok kaynağı bulunmaktadır; ancak en tehlikeli olanı, Güneş’in belli dönemlerde uzaya saldığı yüklü partiküllerden oluşan bulutlardır. Bu tür bir radyasyon, uzun vadede kanser ve kalp hastalıkları riskini artırmaktadır. Derin uzayda, astronotlar Uluslararası Uzay İstasyonu’nda maruz kaldıkları radyasyon miktarının üç katı kadarına maruz kalmaktadırlar.
Orion’daki astronotlar, bu radyasyon bulutlarını fark ettiklerinde, kapsül katının altındaki dolaplara yönelerek buraya sığınacaklardır. Bu alan, uzay aracında radyasyona karşı en güçlü korumayı sağlayan bölge olarak tasarlanmıştır. Orion, Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’nden NASA’nın Uydu Fırlatma Sistemi roketi ile fırlatılacaktır. Bu yeni sistem, Apollo dönemindeki Saturn V roketinden çok daha güçlüdür. Fırlatmadan geri dönüşe kadar geçen süre boyunca, Orion kabin modülü Avrupa Servis Modülü’ne bağlı kalacaktır.
Artemis-3 olarak adlandırılan ve 2020’lerde gerçekleştirilmesi planlanan ilk Ay yüzeyine iniş görevi için Orion, Ay yörüngesinde bir iniş gemisine bağlanacaktır. Bu iniş gemisinin Elon Musk’ın Starship’i olması beklenmektedir. Dünya’ya dönüş aşamasında ise, kabindeki koltuklar tekrar takılarak astronotlar yerlerine geçeceklerdir. Böylece okyanusa iniş sırasında zarar görmeleri engellenecektir. Ardından, servis modülünden ayrılan Orion kapsülü, eve dönüş için ateşlenecektir. Atmosfere süper hızlı bir hızla girdiğinde, ısı kalkanının 2760 santigrat dereceye kadar dayanması ve ısıyı kapsülden uzaklaştırması planlanmaktadır. Bu süreçte, kabin modülüne bağlı paraşütler hızı azaltarak Pasifik Okyanusu’na güvenli bir iniş gerçekleştirilmesine yardımcı olacaktır. Yolcular, inişin ardından onları bekleyen gemi ile buradan ayrılarak görevlerini tamamlayacaklardır.