3 Ocak Cuma Hutbesi: Müminin Hayatında Umutsuzluğa Yer Yoktur
Değerli Müslümanlar,
Bu hafta, 3 Ocak Cuma hutbesinin konusu “Müminin Hayatında Umutsuzluğa Yer Yoktur” olarak belirlenmiştir. Müslümanların ibadetlerini eda edeceği bu önemli günde, tüm camilerde okunacak olan hutbe metni, umudun ve inancın önemine vurgu yapmaktadır. Hutbede yer alan ifadelerle, “Kötülüklerin yaygınlaştırılmak istendiği, iyiliğe dair umutların, ideallerin ve hayallerin yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde, bize düşen, hayatımızda umutsuzluğa asla yer vermemektir. Elimizden gelen bütün imkânları seferber ettikten sonra Yüce Rabbimizin lütuf ve inayetine sığınmalıyız” denilmektedir.
MÜMİNİN HAYATINDA UMUTSUZLUĞA YER YOKTUR
Sevgili Müslümanlar,
Yüce Rabbimizin fıtratımıza yerleştirdiği temel duygulardan biri olan umut, hayatta kalmamız için son derece önemlidir. Umut, tam bir teslimiyetle Cenâb-ı Hakk’a yönelmek, O’nun sonsuz yardımına güvenmektir. Tedbiri tevekkülle, sabrı ise çabayla birleştirerek, geçmişe dair muhasebe yapıp geleceğe kararlılıkla ilerlemektir. Umut, kişinin hayata tutunmasını sağlayan, azim ve gayretini artıran ilahi bir rahmettir. Aynı zamanda beden ve ruh sağlığını koruyan manevi bir güçtür.
Öte yandan, umutsuzluk insanın yaşama sevincini yok eden, geleceğe dair hayallerini karartan bir durumdur. Bu, kişiyi tembelliğe sürükleyip sorumluluklarından uzaklaştırır. Yüce Rabbimiz bu konuda bizleri şöyle uyarmaktadır: “De ki: Ey haddi aşarak kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Aziz Müminler,
Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa gönderdiği peygamberler, en ağır imtihanlar karşısında dahi ümitlerini asla kaybetmemişlerdir. Hz. Âdem, Allah’tan umutla bağışlanma dilemiştir. Hz. Nûh, güzel söz ve tatlı dille evladına nasihat ederek “Yavrucuğum! Bizimle beraber sen de gemiye bin, inkârcılarla birlikte olma” diyerek onun hidayete ermesini beklemiştir. Hz. Eyyûb, ağır hastalığına rağmen iyileşeceğine dair inancını yitirmemiştir. Allah Resûlü (s.a.s) ise, karşılaştığı meşakkatler karşısında asla umutsuzluğa düşmemiş, “…Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na güvenip dayanırım. O, yüce arşın sahibidir” diyerek Rabbine sığınmıştır.
Kıymetli Müslümanlar,
Hayatımızda zaman zaman zorluklarla karşılaşabiliriz. Aile, iş ve ticaret hayatımızda, komşuluk ve akrabalık ilişkilerimizde sıkıntılar yaşayabiliriz. Ancak derdimiz ne kadar büyük olursa olsun, Rabbimizin rahmet ve merhameti her şeyi kuşatmıştır. Yeter ki bizler; Rabbimize, kendimize, ailemize, çevremize ve tüm insanlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirelim. Salih ameller ve güzel ahlakla hayatımızı süsleyelim.
Değerli Müminler,
Bugün, dünyayı savaş alanına dönüştürmek isteyen zalimler, insanlığın umudunu yok etmek için her türlü kötülüğe başvurmaktadır. Başta Filistin ve Gazze olmak üzere dünyanın pek çok yerinde kadın, erkek, büyük, küçük demeden insanları katletmektedirler. Sağlık ve gıda ihtiyaçlarını engelleyerek insanların ölümüne göz yummaktadırlar. Diğer yandan, aklı, fıtratı, ahlakı ve iffeti yok eden sapkın ideolojileri yayarak ailenin ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedirler. Alkol, kumar, fuhuş, uyuşturucu maddeler ve zararlı medya içerikleriyle gençliğin hayallerini karartmak, umutlarını çalmak istemektedirler. Ancak unutulmamalıdır ki, bütün planların üzerinde ilahi bir takdir vardır. Ayette buyrulduğu üzere, “Onlar tuzak kurdular. Allah da onların tuzaklarını başlarına geçirdi. Zira Allah, tuzakları bozanların en hayırlısıdır.”
Aziz Müslümanlar,
Kötülüklerin yaygınlaştırıldığı, iyiliğe dair umutların, ideallerin ve hayallerin yok edilmeye çalışıldığı bu dönemde, bize düşen en önemli görev, hayatımızda umutsuzluğa asla yer vermemektir. Elimizden gelen tüm imkânları seferber ettikten sonra Yüce Rabbimizin lütuf ve inayetine sığınmalıyız. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe dair hayallerine ulaşmalarında onlara her türlü desteği sağlamalıyız. Günaha dalmış, harama bulaşmış, alkol, kumar, fuhuş ve madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıkların esiri olmuş kardeşlerimize şefkat ve merhametle yaklaşmalı, onları bu durumdan kurtarmak için daha fazla gayret göstermeliyiz.
Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: “…Allah’ım! Sana yöneldim. İşimi sana havale ettim. Umut ve huşu içinde sana sığındım…”