1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. Merkez Bankası’nın Yeni Dönemi ve Enflasyon Raporu

Merkez Bankası’nın Yeni Dönemi ve Enflasyon Raporu

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Merkez Bankası, Hafize Gaye Erkan başkanlığında ilk enflasyon raporu toplantısını 27 Temmuz’da gerçekleştirdi. Uzun bir süre boyunca, özellikle Eylül 2021 sonrası uygulamaya konulan yeni ekonomi modeli (YEM) döneminde, enflasyon raporları da Merkez Bankası’nın “önemsizleştirildiği” bir dönemde benzer bir kaderi paylaştı. Enflasyonla mücadele stratejisini faiz indirimleri ile yürütmeye çalışan bir Merkez Bankası’nın yayımladığı raporun piyasa uzmanları nezdinde bir geçerliliği kalmadı. Bu nedenle, Başkan Erkan ile başlayan yeni dönemin nasıl şekilleneceğinin birinci elden aktarılması açısından geçen haftaki basın toplantısı son derece önemliydi.

Merkez Bankası'nın Yeni Dönemi ve Enflasyon Raporu

Toplantıda Ne Söylendi, Ne Söylenmedi?

Toplantıda Merkez Bankası, yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 58’e yükseltti. Başkan Erkan, enflasyonla mücadele için sıkı para politikasının gerekliliğini vurguladı. Ancak, enflasyonda bu denli güçlü bir artış beklenirken, politika faizinin neden yüzde 17.5’te bırakıldığına dair tatmin edici açıklamalar yapamadı. “Bütünsel yaklaşım” gibi belirsiz ve ikna edici olmayan yanıtlara yer verildi. Faiz ve enflasyon arasındaki nedensellik ilişkisi ise tamamen cevapsız kaldı. Bu durum, kulağa “siyasal” bir yanıt gibi gelse de, iktisat literatüründeki cevabı net olup Cumhurbaşkanı’nın görüşüyle çelişmektedir. Erkan’ın sessiz kalması, bir yandan siyasi görüşe katılmadığını, diğer yandan da Merkez Bankası’nın bağımsız olmadığını teyit eder nitelikte. Genel izlenimim, Başkan Erkan’ın enflasyon sorununu fark ettiğini, bu sorunu çözmenin yollarını bildiğini, fakat kendisine tanınan politika alanının son derece sınırlı olduğunu ima ettiği yönünde. “Elden gelen bu kadar” demek, politik olarak doğru olmayacağından, belirsiz ifadelerle elini göstermekten kaçınıyor. Ayrıca, bu kadar yetersiz faiz artışları ile enflasyonla mücadele edemeyeceğini de biliyor, bu nedenle en azından enflasyon tahminini gerçekçi bir seviyede tutma çabasında.

Enflasyon Raporunu Takip Eden Gün: Üç Başkan Yardımcısının Yenilenmesi

28 Temmuz’da, YEM döneminde Para Politikası Kurulu’nda (PPK) görev alan ve bu dönemde Merkez Bankası’nın aldığı faiz indirim kararlarını destekleyen üç başkan yardımcısı görevden alındı. Yerlerine, Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrencilik yıllarımdan danışman hocam Cevdet Akçay’ın da aralarında bulunduğu üç saygın isim atandı. Merkez Bankası’nın üzerindeki siyasi baskıyı bertaraf etmeye bu yeni üç isim ne ölçüde katkı sağlayabilir, bilinmez. Ancak, hedefin siyasi baskıya direnmek ve ciddi bir dezenflasyon programı uygulamak olduğuna dair bir izlenim de mevcut değildir.

Peki O Zaman Yeni Ekibin Amacı Ne?

Yeni Merkez Bankası kadrosunun esas amacının enflasyonu düşürmekten ziyade YEM döneminden çıkışı sağlamak olduğunu düşünüyorum. Bu kapsamda, Merkez Bankası bir yandan ılımlı faiz artışları ile döviz kuruna müdahaleyi zamanla minimize edecek, diğer yandan regülasyon ve kısıtlamaları kaldırarak piyasa koşullarını yeniden işler hale getirmeyi amaçlayacaktır. Bu çerçevede, kısa vadede döviz girişi sağlayarak kuruyan döviz likiditesini biraz olsun canlandırmayı hedefleyecektir. Merkez Bankası’nın misyonunu bu şekilde daha mütevazı bir çerçevede tanımladığımızda, yeni ekibin bu sınırlı alanda başarılı olabileceğini düşünüyorum. Ayrıca, akademik geçmişe sahip bu yeni üyelerin, TCMB’de uzun zamandır ihmal edilen araştırma birimini canlandırabileceğini, dağılmış kadroları toparlayabileceğini ve yıllardır özlemini duyduğumuz konferansları ve araştırma tebliğlerini tekrar hayata geçirebileceğini umuyorum. Ancak, YEM’in 1,5 senede enflasyonda yarattığı devasa zararı ortadan kaldırmak ve Eylül 2021 öncesindeki yüzde 20’li seviyeleri görebilmek, ekibin birincil önceliği gibi görünmüyor ve önümüzdeki 3-4 yıllık dönemde de maalesef pek olası görünmüyor. Umarım yanılıyorumdur.

Kredibiliteyi Artıracak Adımlar

TCMB’nin yıpranmış kredibilitesini yeniden kazanmak için atması gereken hem kolay hem de zor adımlar mevcut. En basit kazanımlar, gerçekçi tahminler sunarak ve atılacak adımlarla koyulan hedefler arasında içsel bir tutarlılık sağlayarak mümkün. Bu şekilde, piyasalar Merkez Bankası’nın kendileri ile aynı dili konuştuğuna ikna olduklarında, bir sonraki aşamada beklentilerini oluştururken Merkez Bankası’nın tahminlerini referans almaya başlayacaklardır. Zor olan kazanımlar ise, liyakatli kadroların, gerekli adımları korkmadan ve siyasi baskıya maruz kalmadan atabilmesidir. Enflasyon raporu, bu kolay kazanımları hedeflemektedir:

Merkez Bankası'nın Yeni Dönemi ve Enflasyon Raporu

  • Sene sonu tahminindeki 40 puana yakın güncelleme: Bu kadar büyük bir revizyonu son üç aydaki sürpriz gelişmelerle açıklamak mümkün değildir. Nitekim Merkez Bankası, güncellemenin dörtte birinin “yaklaşım değişikliği” kaynaklı olduğunu belirtiyor. Rapor, bu kalemi üstü kapalı bir şekilde “bir önceki ekibin olduğundan düşük gösterdiği sene sonu tahminini biz daha gerçekçi seviyelere çekecek bir yaklaşımı benimsedik” biçiminde yorumlamaktadır. Bu revizyonun önemi nedir? Bir merkez bankasının en önemli iki aracı politika faizi ve iletişim gücüdür. Güvenilir bir merkez bankası, etkin iletişim ile enflasyon beklentilerini kontrol altında tutabilir ve makul seviyelerde çapa yapabilir. Bunu başarabilirse, fazla faiz artışına gitmesine gerek kalmaz.
  • Atılacağı tahmin edilen adımlar ve enflasyon tahmini arasındaki uyum: Sıkı para politikası döngüsüne başlayan bir merkez bankası, eğer niyetinde ciddi ise, bunu önden yüklemeli bir faiz artışı ile başlatmasının sinyal değeri büyüktür. Bu suretle, ileriye yönelik niyeti konusunda piyasaları ikna ederek daha yüklü faiz artışlarına gerek kalmadan enflasyon beklentilerini kontrol altına almayı hedefler. Eğer bunu yapmaz ve faiz artışlarının dozunu giderek artırırsa, piyasalar merkez bankasının önceden öngöremediği bir problem olduğunu düşünerek kendi enflasyon beklentilerini yukarı çekerler. Bu nedenle, kademeli faiz artışları genellikle yüksek dozda başlar ve doz azaltarak devam eder. Bu beklentiden hareketle, TCMB’nin en ağır silahını baştan çektiğini ve bunun da iki toplantıda toplam 9 puanlık bir faiz artışı olduğunu düşünürsek, yıl sonuna kadar toplam 2-3 puanlık minimal bir faiz artışı beklemek gerçekçi olabilir. Bu şartlar altında, yıl sonu enflasyon tahmininin bugünkü seviyesinin yaklaşık 20 puan üzerine çıkarılması, “yapılması gerekeni bilsek de elimizde bu kadar alan var” demenin bir başka versiyonu olup, hedef ve araç arasındaki tutarlılık açısından olumlu karşılanabilir.

Merkez Bankası’nın Yeni Dönemi ve Enflasyon Raporu
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin