Kendi Kendini Muayene
20 yaşından itibaren: Kendi kendini muayene, meme kanseri taraması olmasa da, birçok kadın memesinde yeni bir kitleyi kendi kendine muayene sırasında fark edebiliyor. Bu nedenle, 20 yaşından sonra her ay, adet döneminin sona erdiği hafta, kendi kendine muayene yapılması son derece önemlidir. Prof. Dr. Füsun Taşkın, “Ancak kendi kendini muayene, kanser ölümlerini azaltmaz ve mamografik taramanın yerini almaz” uyarısında bulunarak, “Dolayısıyla her ay yapılan meme muayenesinde ele gelen bir kitle tespit edilmemiş olsa bile, 40 yaşından sonra düzenli mamografi taraması asla ihmal edilmemelidir” dedi.
Klinik Muayene
25 yaşından itibaren: Meme ile ilgili şikayetleri olan kadınların yanı sıra, hiçbir rahatsızlığı bulunmayan kadınlar da 25 yaşından itibaren meme polikliniklerinde her yıl düzenli meme muayenesi yaptırabilirler. Bu muayene, meme sağlığının korunmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Ultrasonografi
30 yaş altında: Ergenlik döneminin başlamasıyla birlikte, özellikle 30 yaş altındaki genç kadınlarda, meme yakınması olduğunda ilk basamak görüntüleme yöntemi meme ultrasonografisidir. Prof. Dr. Füsun Taşkın, ultrasonun 40 yaşından itibaren mamografiyi tamamlayıcı bir yöntem olduğunu belirterek, “Ultrasonografi, hem kitle hem de kitle oluşturmayan meme kanserini tespit etme ve değerlendirme konusunda yüksek bir duyarlılığa sahiptir. Memedeki tümörlerin yapısı ve özellikleri hakkında bilgi edinmemizi sağlar” dedi. Ayrıca, meme biyopsilerinin önemli bir kısmının ultrasonografi kılavuzluğunda gerçekleştirildiğini vurgulayan Taşkın, “Ultrasonografi iyonizan radyasyon içermez ve her yaşta güvenle kullanılabilir” ifadesini kullandı.
Dijital Mamografi (Tomosentez ve Kontrastlı Mamografi)
40 yaşından itibaren: Güvenilirliği bilimsel olarak kanıtlanmış mamografi, meme kanseri taramasında “altın standart” yöntemdir. Bu nedenle, kadınların hiçbir meme şikayeti olmasa dahi, 40 yaşından itibaren yıllık ‘tarama mamografisi’ yaptırmaları hayati önem taşımaktadır. Prof. Dr. Füsun Taşkın, “Mamografik tarama, meme kanserinin erken tanısını sağlar ve kanser ölümlerini ortalama yüzde 30 oranında azaltır” diyerek, “Mamografi ile erken tanı, etkin bir tedavi sağlamaktadır. Bu sayede, ölüm oranları azalırken, daha az yan etkili ve meme koruyucu tedaviler mümkün olmaktadır” şeklinde devam etti. Meme yakınması olan kadınlarda ‘tanısal amaçla’ yapılan mamografide ise herhangi bir yaş sınırlaması bulunmamaktadır. Meme yakınması ya da kanser kuşkusu olan kadınlara, gebelik ve emzirme dönemleri de dahil olmak üzere her yaşta mamografi yapılabilmektedir.
- Tomosentez: Tomosentez, mamografi cihazının bir modifikasyonudur ve mamografi gibi iyonizan radyasyonla çalışan 3 boyutlu bir kesit görüntüleme yöntemidir. Prof. Dr. Füsun Taşkın, meme dokusu yoğun (dens) olan kadınlarda mamografinin kanser saptama duyarlılığının azaldığını belirterek, “Yeni mamografi teknolojisi olan tomosentez, dijital mamografiye kıyasla kanser saptama duyarlılığını önemli ölçüde artırmaktadır. Kesit görüntüleme ile dijital mamografiden daha detaylı bir değerlendirme imkanı sunmakta ve saptanan kuşkulu bulgularda biyopsi yapma olanağı sağlamaktadır” dedi.
- Kontrastlı mamografi: Kontrastlı mamografi, meme MR görüntülemede olduğu gibi damardan kontrast madde verilerek, tek bir mamografi seansıyla mevcut hastalıkların detaylı değerlendirilmesi, hastalığın yaygınlığının daha net anlaşılması, ek odakların saptanması ve karşı memenin detaylı değerlendirilmesi sağlanmaktadır. Prof. Dr. Füsun Taşkın, günümüzde teknolojinin ilerlemesi sayesinde tek bir cihazla düşük radyasyon dozuyla dijital mamografi, tomosentez, stereotaktik ve tomosentez meme biyopsi ve işaretleme işlemlerinin, kontrastlı mamografi, otomatik dansite ölçümü işlemlerinin mümkün olduğunu, böylelikle daha az inceleme basamağı ile hızlı ve konforlu bir tanı sağlandığını belirtti.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)
35 yaşından itibaren: Meme kanserini saptamada en duyarlı yöntem olan meme MRG, kendine özgü sınırlamaları nedeniyle normalde kanser taramasında kullanılmazken, meme kanseri için yüksek riski olan kadınlarda taramada temel yöntem olarak kabul edilmektedir. Yüksek riskli kadınlarda; genç yaşlarda yıllık MRG, 35 yaşından itibaren de yıllık mamografi ile birlikte MRG önerilmektedir. “Meme MRG’nin kanser saptama duyarlılığı çok yüksektir ve özellikle mamografik taramadan fayda görmeyen genç kadınlarda kanserin erken tespit edilmesine ve etkin tedavisine katkı sağlamaktadır” diyen Prof. Dr. Füsun Taşkın, “Tanısal amaçla da meme MRG yapılabilmektedir. Yeni meme kanseri tanısı almış kadınlarda evrelemede, meme implantlarının değerlendirilmesinde, mamografi ve ultrasonografi ile çözülemeyen klinik problemler için çok başarılı sonuçlarla kullanılmaktadır. Manyetik Rezonans Görüntüleme, iyonizan radyasyon içermemektedir” şeklinde sözlerini tamamladı.