Meme Kanseri Nedir ve Nasıl Teşhis Edilir?
Meme kanseri, kadınlar arasında en yaygın görülen kanser türüdür ve memede başlar. Meme dokusu, süt kanalları, süt bezleri ve bunların arasında bulunan bağ dokulardan oluşur. Meme kanseri genellikle bu yapıların arasından gelişir, en sık olarak süt kanallarında görülür. Meme dokusu her ay hormonal değişimlere maruz kaldığı için hücrelerin çoğalması ve yenilenmesi sıkça gerçekleşir. Bu durum, vücutta her gün oluşan kanser hücrelerini kontrol eden mekanizmaların bazı hücreleri gözden kaçırmasına neden olabilir. Sonuç olarak, bu hücreler kanserli hale gelmeye başlayabilir. Hızla büyüyen meme kanserleri, yaklaşık 85 günde iki katına ulaşabilir. Bazı kanser türleri daha yavaş gelişse de, meme kanseri genellikle bir ya da iki yıl gibi bir geçmişe sahiptir.
Detaylı bilgi için tıklayın.
Meme kanserinin teşhisi iki ana yöntemle yapılmaktadır. İlk olarak, bireylerin kendi kendine muayene yaparak memelerinde kitle, akıntı veya ağrı gibi değişiklikler hissetmeleriyle doktora başvurmalarıdır. İkincisi ise, 40 yaşından sonra herhangi bir şikayet olmaksızın mamografi ile bu kanserin teşhis edilmesidir. Hastalar genellikle memelerindeki kitle nedeniyle başvururlar. Bu durumda birkaç tetkik uygulanır; bunlar arasında mamografi, ultrasonografi ve manyetik rezonans (MR) bulunur. Gerekli tetkikler yapıldıktan sonra, şüphe uyandıran bir durum varsa, iğne biyopsisi ile kitlenin ne olduğu incelenir. Kitlelerin bir kısmı kanser çıkmasa bile takip edilir.
Meme kanseri, her yaşta görülebilen bir hastalıktır. Özellikle 20 yaşından sonra kadınların her ay belirli günlerde kendi kendilerine muayene yapmaları önemlidir. Hiçbir şikayet olmasa bile, kadınların 20 yaşından sonra üç yılda bir, 40 yaşından sonra ise yılda bir doktor kontrolüne gitmeleri tavsiye edilmektedir. Kendi kendine muayene önemli olsa da, araştırmalar kadınların çoğunlukla ancak bir buçuk ila iki cm büyüklüğündeki kitleleri tespit edebildiğini göstermektedir. Bu boyuttaki kitleler genellikle birinci evre veya birinci evrenin biraz üstünde olur. Ancak doktor muayenesinde yarım cm büyüklüğündeki kitleler bile tespit edilebilir. Meme yapısının da etkisi büyüktür; yoğun meme yapısına sahip olan hastalarda büyük kitleler bile ele gelmeyebilir. Bu nedenle, doktor kontrolüyle henüz hücresel düzeyde olan kitleler erkenden teşhis edilebilir. Erken teşhis için düzenli doktor muayenesi gereklidir.
Meme Kanseri Kimlerde Daha Sık Görülür?
Meme kanseri, %99 oranında kadınlarda ve %1 oranında erkeklerde görülmektedir. Kadınların meme dokusu her ay hamile kalacakmış gibi değişiklikler gösterdiğinden, bu süreçte kanser oluşma riski artar. Görülme riski açısından yaş faktörü önemlidir; yaş ilerledikçe meme kanseri riski artar. 20 yaşından önce nadiren görülen vakalar olsa da, 30 yaşından önce %3-4 oranında görülürken, vakaların %60-65’i 50 yaş üstü kadınlarda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, aile hikayesi de meme kanseri riskini artırır. BRCA genleri pozitif olan hastalarda meme kanseri gelişme riski %80-90’a kadar çıkmaktadır. Östrojene maruz kalma süresi uzadıkça meme kanseri riski de artar. Örneğin, 12 yaşından önce adet görenlerin, 12 yaşından sonra adet görenlere kıyasla meme kanseri riski biraz daha fazladır. Araştırmalar, beş yıldan fazla doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda ve menopoz sonrası semptomları azaltmak için ilaç kullananlarda riskin artabileceğini göstermektedir. Bu tür ilaçların gerektiğinde kullanılması önemli olsa da, süreyi kısa tutmakta fayda vardır. Sigara ve alkol gibi alışkanlıklar da diğer kanser türlerinde olduğu gibi meme kanseri riskini artıran faktörler arasında yer alır.
Meme Kanseri Yatkınlığı Önceden Tespit Edilebilir mi?
Risk faktörleri mevcutsa, bu bir sinyal olabilir. Özellikle genetik yatkınlığı olan -BRCA genleri taşıyan- bireylerde meme kanserini öngörmek daha olasıdır. Bunun dışında, meme kanserini tahmin etmek pek mümkün değildir; ancak yoğun meme dokusuna sahip kadınlarda bu hastalığın daha fazla görüldüğü bilinmektedir.
Detaylı bilgi için tıklayın.
Kimler Meme Kanseri Riski Taşıyor?
Ailesel yatkınlık, meme kanseri vakalarının %10-15’ini oluştururken, geri kalan %85-90 ise istatistiksel verilere dayanmaktadır. Meme kanserine yakalananlarla yakalanmayanlar karşılaştırılarak bu veriler elde edilmektedir. Örneğin, şehirli bireylerde yaşam tarzı nedeniyle daha fazla vaka görülürken, spor yapan ve sağlıklı beslenen bireylerde risk daha düşüktür. Ancak, risk faktörlerini taşımayan kişilerde bile meme kanseri gelişebileceği için düzenli kontrolleri aksatmamak önemlidir.
Kaç Yaşından İtibaren Kadınlar Meme Kanseri Açısından Risk Grubuna Girer?
18 yaşında bile meme kanseri hastaları görülebilmektedir. Adet görmeye başladıktan sonra, 20 yaşına kadar herhangi bir şikayet varsa mutlaka doktor muayenesi yapılması önerilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiyesi doğrultusunda, 20 yaşından sonra hiçbir şikayet yoksa bile üç yılda bir, 40 yaşından sonra ise yılda bir mutlaka meme kontrolü ve 40 yaşında karşılaştırma amaçlı bir mamografi çektirilmesi önerilmektedir. Aile hikayesi olanlar için ise 35 yaşında mamografi çektirilmesi beklenmektedir.
Detaylı bilgi için tıklayın.
Meme Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır?
Meme kanseri tedavisi günümüzde multidisipliner bir yaklaşım ile gerçekleştirilmektedir. Bu süreçte genel cerrah, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, nükleer tıp uzmanı, psikiyatrist ve plastik cerrah gibi uzmanlar yer alır. Tanı aşamasında hasta bir meme cerrahına yönlendirilir. Şüpheli bir kitle veya kanser teşhisi durumunda, klinik evrelendirme yapılır; yani kitlenin boyutu, koltuk altında metastaz olup olmadığı ve vücudun başka yerlerinde başka kitlelerin varlığı kontrol edilir. Öncelikle kitlenin biyopsisi yapılır ve burada kalın iğne biyopsisi kullanılır.
Tanı konulduktan sonra, hastanın tedavi planlamasına geçilir. Özellikle küçük tümörler ve koltuk altında lenf bezi tutulumu olmayan hastalarda cerrahi tedavi ilk seçenek olarak tercih edilir. Meme kanseri tedavisinde temel amaç, memeyi korumaktır. Kitle küçükse bu mümkün olmaktadır; ancak kitle büyükse, çıkarıldığında meme dokusunun estetik görünümü olumsuz olabilir. Bu durumda, medikal onkologlar devreye girerek kitleyi küçültmek için ameliyat öncesi kemoterapi yöntemini uygular. Küçük kitlelerde ise onkoplastik cerrahi yöntemleri ile hem tümör ortadan kaldırılıp hem de plastik cerrahi ile memeye yeniden şekil verilerek koruma sağlanır.
Son zamanlarda neoadjuvan kemoterapi önemli bir konu haline gelmiştir. Çünkü daha önce mastektomi yapılan vakaların büyük bir kısmı, neoadjuvan kemoterapi sonrası meme koruyucu cerrahiye dönüşebilmektedir. Kemoterapi sonrası çıkan parçanın özelliklerine göre, hap tedavisi, hormon tedavisi, akıllı ilaç tedavisi veya antikor tedavisi uygulanır ve bu işlemleri medikal onkolog gerçekleştirir. Ayrıca memeyi koruduğumuz hastalarda mutlaka ışın tedavisi uygulanır ve radyasyon onkolojisi uzmanları bu süreçte devreye girer. Psikiyatrik danışmanlık da tedavi sürecinde oldukça önemlidir.
Meme Alımı Gerektiren Durumlar ve Yaş Faktörü
Meme koruyucu cerrahiye cevap vermeyen, memesinin farklı yerlerinde birden fazla kanserin bulunduğu veya yapılan cerrahi sonrası memesinin şeklinin hasta için kabul edilemez olduğu durumlarda mastektomi yapılması gerekmektedir. Süt kanallarının içinde bulunan bazı kanserler de yaygın gözükebilir; bu nedenle memenin tamamının alınması gerekebilir. Ayrıca, meme kanseri küçük olsa bile iki taraflı olduğunda, BRCA genleri pozitif olan hastalarda meme derisini koruyucu mastektomi yapılabilir. Memenin içi çıkarıldıktan sonra hastaya tedavi uygulandıktan sonra protez de uygulanabilmektedir.
Tedavi Sonrasında Meme Kanseri Tekrarlayabilir mi?
Meme kanseri, ilk iki ila beş yıl içinde tekrar edebilen bir kanser türüdür. Bu nedenle, tüm tedavi süreçlerinin ardından, ilk iki yıl boyunca üç ayda bir, iki yıldan sonra ise beş yıla kadar altı ayda bir kontrollerin yapılması önemlidir. Nüksetme durumu bazı faktörlere bağlı olabilir; eğer tedavi doğru bir şekilde yapılmışsa, nüksetme ihtimali oldukça düşüktür.
Detaylı bilgi için tıklayın.
Meme Estetiği ve Meme Kanseri İlişkisi
Meme estetiği operasyonlarının meme kanseri riskini artırdığına dair bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, meme estetiği yaptıracak kişilerin mutlaka öncelikle meme muayenesinden geçmeleri gerekmektedir. Gerekli görüntüleme tetkikleri yapılmadan meme dokusu alınırsa ve altında kanserli bir kitle varsa, tedavi süreci karmaşık hale gelebilir. Bu nedenle, meme estetiği yaptırmak isteyen kadınların öncelikle bir meme cerrahına başvurup kontrol ettirmeleri önerilmektedir.
Memede Ele Gelen Kitleler Kanser Midir?
Memede ele gelen her kitle kanser değildir. Yaşa bağlı olarak değişim gösterse de, genel ortalama dikkate alındığında bu kitlelerin yalnızca %10’u kanserli çıkmaktadır. Genç yaşlarda bu oran daha düşükken, yaş ilerledikçe kötü huylu olma ihtimali artmaktadır.
Fibrokistler ve Fibroadenom Kansere Dönüşür Mü?
Fibrokist ve fibroadenom tanısı kesin olarak konulduğunda, bunlar kansere dönüşmezler. Ancak, içlerinde bazı durumlar kansere yol açabilir. Fibrokistik değişiklikler, kendisi kanser olmayan ancak kanser olma ihtimalini artıran bulgular içerebilir. Bununla birlikte, fibrokistler ve fibroadenomlar kanserle karıştırılabilir; tanı konulduktan sonra kanser olduğu ortaya çıkabilir. Burada önemli olan, o kitlenin kansere dönüşmesi değil, yanlış tanı konulmasıdır.
Detaylı bilgi için tıklayın.
Mamografi Kanser Oluşumunu Tetikler Mi?
Mamografi, radyasyonla yapılan bir işlemdir; ancak günümüzde yapılan hiçbir çalışmada kanseri tetiklediğine dair bir bulgu bulunmamaktadır. Mamografi sırasında verilen radyasyon miktarı oldukça azdır ve yıllık olarak sadece bir kez çekildiğinde, çevreden alınan radyasyona kıyasla çok daha düşüktür. Mamografi, kanserin hücresel düzeyde tespit edilmesini sağladığı için erken tanı açısından hayati önem taşır.
Emzirmek Meme Kanseri Üzerinde Etkili Mi?
Yapılan araştırmalar, 16 aydan fazla emziren bireylerde meme kanserinin daha az görüldüğünü göstermektedir. Dolayısıyla emzirmenin meme kanserine karşı koruyucu bir etkisi vardır. Ayrıca, erken yaşta doğum yapan kadınların meme kanseri riski daha düşüktür; 35 yaşından sonra doğum yapanlarda ise risk artmaktadır.
Meme Cerrahisi Geçiren Kadınlar Emzirebilir Mi?
Elbette, meme cerrahisi geçiren kadınlar da emzirebilir. Bazı hastalarımda, meme kanseri tedavisini tamamladıktan sonra hamile kalıp çocuklarını emzirdiklerini gözlemledim. Bu süreçte düzenli kontrolleri yapılması önemlidir.
Detaylı bilgi için tıklayın.
Erkeklerde Meme Kanseri Görülür Mü?
Evet, erkeklerde de meme kanseri görülebilmektedir. Bu durum oldukça nadir olsa da, erkeklerin meme dokusu bulunmaktadır; ancak sadece süt kanalı dokusu mevcuttur. Erkekler, kendilerine yakıştıramadıkları için genellikle geç teşhis edilirler. Tedavi için geç geldiklerinde kanserin ilerlediği durumlarla karşılaşılabilir. Bu nedenle, erkeklerin de düzenli kontroller yaptırmaları önemlidir. Teşhis ve tedavi süreçleri erkeklerde daha kolaydır; bu nedenle gecikmemeleri önerilir.