Koronavirüs ve Kalp Sağlığı Üzerindeki Etkileri
Koronavirüs pandemisinin vücutta en çok akciğerler üzerinde tahribata yol açtığı bilinse de, yapılan araştırmalar, virüsün birçok organ üzerinde olumsuz etkiler yarattığını göstermektedir. Bu bağlamda, hastalığın neden olduğu en kritik problemlerden biri kalpte meydana gelen hasarlardır. Almanya’da gerçekleştirilen bir araştırma da bu durumu destekler nitelikte. Kardiyolog Prof. Dr. Özlem Esen, bu araştırmayı değerlendirerek koronavirüs ve kalp üzerindeki etkileri hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.
“Koronavirüsten Ölüm Nedenleri Arasında Kalp Hasarı da Yer Alıyor”
Koronavirüsün akciğer dışında en fazla zarar verdiği organın kalp olduğunu vurgulayan Kardiyolog Prof. Dr. Özlem Esen, “Bu hasarın önemi büyük; çünkü kalp hasarı, kalp krizi ya da kalp kasında iltihaplanmaya yol açabilir. Bu durum, bireylerin hayati fonksiyonlarını etkileyerek ölümüne kadar varan sonuçlar doğurabilir. Kişinin akciğerlerinde meydana gelen bir tutulma, buna bağlı olarak ağır bir akciğer zatürresi gelişmesine neden olabilir; ancak koronavirüsün ölüm nedenleri arasında kalp hasarının da bulunduğunu unutmamak gerekir. Dolayısıyla, koronavirüs enfeksiyonunun sebep olduğu kalp hasarını öngörmek ne yazık ki mümkün değildir” şeklinde konuştu.
“Koronavirüs Nedeniyle Kalp Kası Etkilenmiş”
Almanya’da yapılan araştırmaya değinen Prof. Dr. Özlem Esen, “Koronavirüsü belirti göstermeden (asemptomatik) geçiren bireylerin iyileşme döneminin 3. ve 4. haftasında yapılan incelemelerde, bu kişilerin %60’ında kalp kasında değişiklikler tespit edilmiştir. Şikayeti olmadan, sessiz şekilde koronavirüs enfeksiyonunu geçiren bireyler arasında tarama yapıldı ve bu kişilerin kalp kaslarına MR ile bakıldı. Sonuç olarak, bu kişilerin %60’ının koronavirüs nedeniyle kalp kasının etkilendiği görülmüştür. Ancak bu çalışma, koronavirüs boyunca hiçbir belirti göstermeyen hastalarda yapıldığı için, kişilerin nasıl izlenmesi gerektiğine dair net bir bilgi verememektedir. Bu noktada şu gerçek ortaya çıkıyor; hastalığı sessiz bir şekilde geçirmiş olsanız bile, özellikle ağır sporla uğraşıyorsanız mutlaka kalp kontrolü yaptırmalısınız. Ayrıca, göğüste batma, sızı, nabız yüksekliği veya tansiyon dengesizliği gibi belirtiler, alarm verici durumlar olarak değerlendirilmelidir. Bu tür durumlarda bir uzmana başvurmak son derece önemlidir” tavsiyesinde bulundu.
“Türkiye’de de Benzer Vakalarla Karşılaştık”
Prof. Dr. Esen, Türkiye’de de özellikle muayeneleri sırasında kalp kası iltihabı vakalarına rastladığını belirtti. “Kliniğimizde son 2-3 ayda karşılaştığımız oldukça genç hastalarımız var. Bu bireyler, koronavirüsü atlattıktan sonra hiç şikayetleri olmadan kalp kası hasarı ile bize başvurdular. Hastanede koronavirüs tedavisi gören kişilerin aldığı hasarları kanda tespit edebiliyoruz. Bu durumları takip ederek hasarın ilerlemesini gözlemliyoruz. En önemli kısım, ayakta ve sessiz bir şekilde enfeksiyonu geçiren kişilerin hastalığı atlattıktan sonraki durumudur. Koronavirüs sonrası böyle bir şikayet varsa, takip eden 3 ay içinde kesinlikle koronavirüs ile ilişkilendirmek mümkündür” değerlendirmesinde bulundu.
“Kalp Kası Koruyucu ve Nabız Düzenleyici İlaçlar Ön Planda”
Koronavirüs sonrası hastalara yapılacak kalp muayeneleriyle ilgili şu bilgileri aktardı:
- “Standart tetkiklerimiz arasında EKG ve EKO ile hastaların durumlarını değerlendiriyoruz.
- Daha ciddi risk taşıyan kalp kası iltihabı şüphesi olan hastaları, kalp MR’ı ile inceliyoruz. Kalp MR’ı, yüksek hassasiyete sahip önemli bir tetkik olup, teşhis koymamıza yardımcı oluyor.”
- “Bu durum, 35-55 yaş arasındaki hastalarda daha sık görülmekle birlikte, her yaştan bireyi etkileyebilir.”
- “Hastalık akut dönemde ciddi hayati sorunlara yol açabilir. Hayatı tehdit eden ritim bozuklukları, ani ölümlere neden olabilir ve bu durum, ağır spor yapan kişilerde sorun teşkil edebilir. Bu nedenle, bu kontrollerin spor öncesi yapılması oldukça kritiktir.”
- “Tedavi sürecinde, özellikle kalp kası koruyucu ve nabız düzenleyici ilaçlar ön planda olmaktadır. Koronavirüs vücuttan atıldıktan sonra herhangi bir enfeksiyon kalmadığı için, bu tedavi koronavirüs sonrası bir süreç olarak değerlendirilmektedir.”