1. Haberler
  2. Tv Aktuel
  3. Köln’de İran Film Festivali: Tahran’da Yedi Kış Belgeseli

Köln’de İran Film Festivali: Tahran’da Yedi Kış Belgeseli

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Köln’de İran Film Festivali

Köln’de düzenlenen İran Film Festivali’ndeyiz. Bu yılki Berlin Film Festivali’nde barış ödülü kazanan Tahran’da Yedi Kış belgeselini izleme fırsatını yakaladık. Kadınların, İran’daki faşist İslam yönetimine karşı aylardır sürdürdükleri cesur başkaldırının gölgesinde, bu festivalin önemi bir kat daha artmış durumda.

Tahran’da Yedi Kış belgeseli, 2007 yılında ölüm cezasına çarptırılan ve 2014 yılında idam edilen bir öğrencinin trajik hikayesini gözler önüne seriyor. Yalnızca 19 yaşında olan Reyhaneh, kendisine iş teklifiyle ofisine çağrılan ve daha sonra tecavüz etmeye çalışan bir saldırganı, kendini korumak adına bıçaklayarak yaralıyor. Ancak, olayın ardından neye uğradığını bilemeden hapse atılıyor.

Saldırganın gizli polisten olması ve Reyhaneh’in ailesinin “Kan Davası Yasası” gereği idamını istemesi, onun kurtulma umudunu neredeyse imkansız hale getiriyor. Belgeselde, bu olayın gelişimi; Reyhaneh’in hapishanedeki arkadaşlarıyla ve ailesiyle yapılan röportajlar, gizli fotoğraflar ve ses kayıtlarıyla yeniden kurgulanıyor. Böylece, olayın her aşamasını, Reyhaneh’in tutuklandıktan sonra yaşadıklarını ve ailesinin kızlarını kurtarma çabasını adım adım izleyebiliyoruz.

Aile, Reyhaneh’in idam edildiği son ana kadar umudunu kaybetmiyor. Belgeselin duygusal ağırlığını, kızını kurtarmak için savaşan annenin mücadelesi oluşturuyor. “İnsan Hakları Örgütleri”nin devreye girmesi ve saldırganın ailesiyle iletişim kurma çabaları ise maalesef başarısızlıkla sonuçlanıyor. Saldırganın oğlu kan davasından vazgeçseydi, Reyhaneh ölümden kurtulabilirdi. Şule, saldırganın annesiyle görüşüyor ancak bu çabadan da bir sonuç alınamıyor.

Reyhaneh’i kurtarabilecek bir diğer seçenek, onun saldırganın ailesinden özür dilemesi ve tecavüz suçlamasını geri almasıydı. Ancak Reyhaneh, gerçeği savunma uğruna ölümü göze almayı tercih ediyor. Bir tutuklu arkadaşı, gözyaşları içinde babasının kendisini nasıl sattığını anlatırken, Reyhaneh’in direnme ve savaşma gücünü kendisine örnek aldığını ifade ediyor. Belgeselde, ezilen ve yok edilen diğer kadınların hikayelerini de izlerken, kadınlar arası dayanışmanın gücünü de hissediyoruz.

Gösterimden sonra, anne Şule Pakravan ve yönetmen Steffi Niederzoll ile gerçekleştirilen söyleşide, annenin yaşadıklarını kendi ağzından dinlemek, bu geceye bambaşka bir değer ve anlam katıyor. Şule’nin hem huzur veren hem de yüreklere işleyen dingin sesi, su gibi akıp gidiyor. Bu kadının iç huzuru, dengesi ve pozitif enerjisi son derece etkileyici. Farsça bilmediğim halde, onu saatlerce dinleyebilirim.

İzleyicilerden biri, ona direnme gücünü nasıl bulduğunu sorduğunda, oğlu asıldığı için sokakta kendini yerden yere atan bir anneden bahsederek, “Çektiğimiz acıyı göstererek onlara bu zaferi tattırmamalıyız” diyor. Şule, sanatın gücüne inanıyor; ancak günümüzde geçerli olan içi boşaltılmış, biçimsel sanat deneyimlerinin ondan uzak olduğunu vurguluyor.

Almanya konusuna geldiğinde, Şule’nin öfkesini hissedebiliyoruz. “Bu nasıl bir çelişkidir ki, bizlere kucak açan Almanya, Reyhaneh’i ölüm cezasına çarptıran yargıçlara da kucak açtı” diyor. “Reyhaneh’ye işkence yapanları bağışlayabilir miydiniz?” sorusuna ise “Yaşama anlam veren haksızlığa karşı savaşma gücü değil mi?” şeklinde yanıt veriyor. “Bağışlamak mı? Asla! Ama onların adalete teslim edilmesi için savaşırdım” diyor.

Köln’de İran Film Festivali: Tahran’da Yedi Kış Belgeseli
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin