Whatsapp’ın gizlilik politikalarında yapacağı değişiklikleri duyurmasıyla birlikte, telefonlarımıza gelen onay mesajları, kişisel verilerin korunmasının ve öneminin bir kez daha gündeme gelmesine neden olmuştur. Nisan 2016’da yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, özel hayatın gizliliği başta olmak üzere, temel hak ve hürriyetleri koruma amacı taşımaktadır.
Bu kanun, kişisel verilerin nasıl saklanacağı ve işleneceği ile ilgili şartları belirlerken, verileri saklayacak olan gerçek veya tüzel kişilerin sorumluluklarını da düzenlemektedir. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, kötü niyetli ve ölçüsüz şekilde kişisel verilerin elde edilmesinin önüne geçmeyi hedeflemektedir.
Kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ait her türlü bilgi olarak tanımlanır. Bu bağlamda, kişisel veri talebi yalnızca gerçek kişilerden alınabilmektedir. Tüzel kişilere ait bilgiler ise kişisel veri olarak kabul edilmez.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile birlikte, veri sorumlusu olarak bizlere birtakım haklar tanınmıştır. Bu hakların başlıcaları şunlardır:
- Kişisel verilerin işlenip işlenmediğini öğrenme hakkı,
- İşlenme durumu varsa, verilerin hangi amaçla kullanıldığını öğrenme hakkı,
- Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmesi durumunda düzeltilmesini talep etme hakkı,
- Kişisel verilerin silinmesini isteme hakkı.
Ayrıca, kişisel verilerin kullanılması veya işlenmesi durumunda bir hak kaybı yaşanması halinde, zarar tazminatı talep etme hakkımız da bulunmaktadır.
Tüm bu sebeplerle, kişisel bilgilerimizi paylaştığımız web sitelerine dikkat etmeli, paylaştığımız bilgilerin sınırlarını iyi belirlemeli ve güvenilir olmayan kaynaklarla kişisel verilerimizi paylaşmaktan kaçınmalıyız. Unutulmamalıdır ki, kişisel verilerimizin korunması, hem bireysel hem de toplumsal bir sorumluluktur.
