İlk kara deliğin fotoğraflanmasını sağlayan 200 bilim insanı arasında yer alan Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) ve Arizona Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Feryal Özel, “Söz veremem ama yılın sonuna kadar Samanyolu’ndaki kara deliği de görüntülemeye çalışıyoruz. Ancak neye benzeyeceğini şu anda tahmin edemiyorum” diyor.
Bilim dünyasında kadınların yerini vurgulayan Özel, “Belki bugün bu değişimi görmek zor, ama ileride kadınların toplumda istedikleri her alanda yer alacaklarından eminim. İster bilim, ister iş hayatı, ister politika olsun, kadınların eşit olarak katılabilecekleri bir toplum yaratma yolunda önemli adımlar atıyoruz. Ben de bu konuda üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum” ifadelerini kullanıyor.
Teoriyi Doğrulamak: Kara Delikler Üzerine Çalışmalar
Özel, astrofizik, nötron yıldızları ve kara delikler üzerine kapsamlı çalışmalar yürütüyor. NASA Astrofizik Danışma Komisyonu ve NASA Lynx Uzay Teleskopu Bilim ve Teknik Ekibi Başkanlığı gibi önemli görevlerde bulunurken, aynı zamanda Olay Ufku Teleskopu Bilim Konseyi ve Modelleme ve Analiz Çalışma Grubu Başkanlığı görevini yürütüyor. Ekipteki tek Türk bilim insanı olarak dikkat çekiyor.
Kara deliklerin, fizik yasaları ve genel görelilik teorisinin öngördüğü yapılar olduğunu belirten Özel, “Bunları doğrudan görüntülemek, bize gerçekten kara deliklerin düşündüğümüz özelliklere sahip olup olmadığını gösteriyor. Yer çekimi o kadar güçlü ki, merkezindeki sonsuzluğa çekiyor, ışığı bile içine alıyor ve çevresinde kara bir delik oluşturuyor. Bu, teorinin öngördüğü bir durumdu ve biz de doğrudan bu resmi çekerek bunu kanıtlamış olduk. Uzayı anlamak ve fiziksel yasalarımızı doğrulamak amacıyla bu gözlemleri gerçekleştirdik” diyor.
Evreni Anlamak İçin Çalışmalar
Dünya’nın bulunduğu Samanyolu galaksisinin merkezindeki “Saggitarius A” isimli dev kütleli kara deliğin görüntülenmesi çalışmaları hakkında bilgi veren Özel, “2017’de teleskoplarımızı gökyüzüne çevirdiğimizde hem Samanyolu’nun merkezindeki kara delikten hem de M87’nin merkezindeki kara delikten görüntü aldık. Bunun yanı sıra dört farklı kara deliğe daha baktık. Samanyolu galaksisinin merkezindeki kara delikle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Veriler biraz daha fazla analiz gerektiriyor. Bunu görüntülemek elbette mümkün. Bu iki kaynağı hedef alarak çalışmalarımızı sürdürdük ama M87’deki sonuçlar daha hızlı hazırlandı, bu yüzden onu yayımladık. Söz veremem ama bu yılın sonuna kadar Samanyolu’ndaki çalışmayı da tamamlamaya çalışıyoruz. Ancak henüz analizlerimiz bitmediği için neye benzeyeceğini söyleyemem” diyor.
Uzay çalışmalarının insanların hayatına uzun vadeli etkilerinin olacağına inanan Özel, “Temel bilimle uğraşırken, ‘Bu neye yarar’ sorusunu sormadan evreni anlamaya çalışıyoruz. Anladığımız noktada, belki o anda düşünmediğimiz ama daha sonra topluma büyük faydalar sağlayan sonuçlar elde ediyoruz. Örneğin, lazer teknolojisi, fizikteki eşevreli ışık konusunda yapılan araştırmalar sırasında keşfedildi. Bugün ise bu teknoloji göz ameliyatlarından birçok endüstri alanına kadar kullanılıyor” dedi.
Beyin Göçü ve Türkiye’nin Bilim Potansiyeli
Türkiye’den beyin göçünü değerlendiren Özel, “Bilimi seven insanlar, nerede daha iyi olanaklar varsa oraya gitmek zorunda kalıyorlar. Eğer Türkiye’de ‘temel bilim okuyup ne yapacaksın?’ mantığı değişmezse, bilime ilgi duyan insanlar başka ülkelere giderek eğitim alıp laboratuvar kurmak zorunda kalacaklar” diyor. Özel, tersine beyin göçünün gerçekleşebilmesi için uzun vadeli ve kararlı bir strateji izlenmesi gerektiğini vurguluyor. Bu tür bir strateji izlenirse kısa bir sürede olumlu sonuçların alınabileceğini düşünüyor. “Eğer gerçekten gönülden ve uzun vadeli bir yatırım yaparsak, üniversitelerimize bu imkânları tanırsak ve toplumca çocuklarımızı bilime yöneltirsek, bu elbette mümkün” diyor.
Özel, Çin’deki bilim atılımını örnek göstererek, “Çin, bilim insanlarını geri getirmek adına kurdukları laboratuvarların çoğunu 10 yıl önce boş bırakmıştı. Ancak şimdi bu laboratuvarlar dolu. Bugün, ABD ve Avrupa’da eğitim alan bilim insanlarını geri getirebiliyorlar. Bu, her ülkenin kendisinin vermesi gereken bir karar. Toplum olarak buna değer verdiğimizde her şey mümkündür” ifadelerini kullanıyor.
Potansiyeli Kullanmanın Önemi
Türkiye’deki eğitim sisteminin, sadece az sayıda yetenekli ve ilgili çocuğun yetişmesine olanak tanıdığına dikkat çeken Özel, “Yetenek potansiyelimizi yeterince kullanamıyoruz. Daha iyi okullar, daha fazla yatırım ve çocukları bilime veya yetenekli oldukları diğer alanlara yönlendirecek fırsatlar sunulması gerekiyor. Bu tür fırsatlar sağlanırsa, Türkiye önemli bir aşama kaydedebilir. Elimizdeki imkânları en iyi şekilde kullanmalıyız, ancak yeni imkânlar da yaratmalıyız” diyor.
Bilim Dünyasında Kadın Olmak
Özel, bilim dünyasının erkek egemen yapısını yavaş yavaş kırılacağını dile getiriyor. “Kadın olarak bilim dünyasında yer almak zor. Çünkü bu alan genellikle erkeklerin birbirini desteklediği bir grup. Dolayısıyla kadınların kabul görmek, kendilerini kanıtlamak ve başkalarının agresif davranışlarıyla başa çıkmak gibi daha büyük zorlukları var. Öğrencilik yıllarımda da benzer durumlarla karşılaştım. Hatta daha başarılı oldukça daha fazla aşağı çekmeye çalışanlar da oldu. Ancak bir gün bu durum değişecek. Biz, benden sonraki nesillere destek olacağız ve onlar da kendi ardıllarına destek verecek. Bir gün, bu konudan bahsetmemize gerek kalmayacak. Eminim ki kadınlar toplumda istedikleri her alanda yer alacaklar” dedi.
Büyük Fikirler Listesine Giren Çalışması
Prof. Dr. Özel’in çalışması, nötron yıldızlarının kara deliklerin kuzeni olduğunu vurguluyor. “Nötron yıldızları, evrende gördüğümüz en ekstrem cisimlerden biridir. Normal madde özelliğini kaybetmiş ve içinde nötron miktarı artmış olan bu yıldızlar, madde olarak evrende gördüğümüz en yoğun cisimlerdir. Ayrıca, manyetik alanları da oldukça yüksektir. Dünyanın, güneşin ve diğer yıldızların bir manyetik alanı vardır, ancak nötron yıldızlarının manyetik alanları, güneşimizin trilyon katı kadar güçlüdür. Bu durum, kuantum etkilerini de beraberinde getiriyor. Bu çalışmaya başladığımda, nötron yıldızlarının kuantum hesaplarını yapmaktaydım. O yoğunlukta ve yüksek manyetik alanda ne gibi özellikler taşıdıklarını hesapladım. Bu nedenle çalışmam büyük ilgi gördü. Bu araştırmam 20 yıldır devam ediyor ve hem kara delikler hem de nötron yıldızları üzerine veriler toplamaya devam ediyorum. Farklı yönlerden gelen veriler, uzay teleskoplarından ve Olay Ufku Teleskobu gibi yeryüzünde kurduğumuz teleskoplardan geliyor. Dolayısıyla bu dönem hem bizim için çok heyecan verici bir dönem; çünkü sadece teorik çalışma yapmak istemiyoruz, verilerle karşılaştırarak anlayışımızı ilerletmek istiyoruz; hem de yapılacak çok şey var” şeklinde açıklamalarda bulundu.