Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sünbül’den Kanda Enfeksiyon Bilgilendirmesi
Prof. Dr. Mustafa Sünbül, kanda görülen enfeksiyon hastalıklarıyla ilgili önemli bilgiler sundu. DEĞİŞİK MİKROPLAR KANA KARIŞABİLİR Kanın, sağlıklı bireylerde mikropsuz olduğunu ifade eden Sünbül, “Kana mikrop karışmasına tıp dilinde sepsis denir. Çeşitli yollarla pek çok farklı tür mikrop kana karışabilir ve bu durum ciddi hastalıklara yol açabilir. Sepsis, enfeksiyon hastalıkları pratiğinin en acil tedavi gerektiren durumlarından biridir. Zamanında ve etkin bir tedavi uygulanamadığında, organlarda hasar oluşabilir ve bu durum ölümle sonuçlanabilir. Sepsis, dünya genelinde sıkça karşılaşılan bir hastalıktır. Birçok ülkede hastalığın görülme sıklığı tam olarak bilinmemektedir. Yapılan araştırmalara göre, ABD’de yılda yaklaşık bir milyon kişi bu hastalığa yakalanmaktadır. Hastalık, hastane dışında çeşitli nedenlerle gelişebileceği gibi, hastanede yatan bireylerde de ortaya çıkabilmektedir. Özellikle yoğun bakımda tedavi gören hastalarda kanda enfeksiyon riski oldukça yüksektir.” ifadelerini kullandı.
İDRAR YOLLARININ İLTİHAPLANMASI SEPSİSE NEDEN OLABİLİR
Kana mikrop karışma yollarını açıklayan Prof. Dr. Sünbül, şu bilgileri paylaştı: “Kana mikrop, kısa süreli ve az miktarda veya uzun süreli ve yüksek miktarda karışabilir. Diş fırçalama, çiklet çiğneme gibi basit günlük aktiviteler sırasında bile kana geçici ve az sayıda mikrop karışabilir; ancak bağışıklık sistemi bu mikropları etkisiz hale getirir ve enfeksiyon oluşmaz. Uzun süreli ve yüksek miktarda mikrop kana karıştığında, kanda enfeksiyon gelişimi kaçınılmazdır. İdrar yolları iltihabı, kalp kapakları veya duvarında gelişen enfeksiyonlar, kemik enfeksiyonları, bağırsak iltihapları, cilt enfeksiyonları ve iç organlardaki apseler, sepsis oluşumuna katkıda bulunabilir. Özellikle şeker hastaları, kanser tedavisi gören bireyler, organ nakli yapılanlar ve yaşlılar, bağışıklık sistemleri zayıf olduğundan, bu tür enfeksiyonlara karşı daha hassastır.”
CİDDİ VE HAYATİ BİR SORUN
Prof. Dr. Sünbül, açıklamalarına şöyle devam etti: “Günümüzde tıbbi teknolojideki gelişmeler, sağlık hizmetlerinde kaliteyi artırırken, tanı ve tedavi amaçlı hastalara uygulanan bazı işlemler, kanda enfeksiyon riski oluşturabilmektedir. Uzun süreli idrar sondası kullanımı, diyaliz kateterleri ve kanser tedavisi amacıyla yerleştirilen kalıcı kateterler buna örnektir. Kanda enfeksiyon oluşması, son derece ciddi ve hayati bir sorundur. Erken tanı ve etkili antibiyotik tedavisi, hayat kurtarıcı olabilir. Bu tedavi sürecinin hastanede, damar yolu ile gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Tedavi sürecinde gecikme yaşayan veya bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda, maalesef ölüm oranları artmaktadır.”
VÜCUTTA İLTİHAP OLDUĞUNDA YÜKSEK ATEŞ OLUŞABİLİR
Kanda enfeksiyon saptanmasıyla ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Sünbül, “Vücutta iltihap olduğunda, başta yüksek ateş, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı, bulantı ve kusma gibi birçok klinik belirti ortaya çıkabilir. Ayrıca kanda bazı değerler de yükselebilir. Eğer kana mikrop karıştığı düşünülüyorsa, hasta derhal hastaneye yatırılmalı ve detaylı bir inceleme yapılmalıdır. Klinik şüphe ile birlikte ayrıntılı fizik muayene ve laboratuvar testleri ile tanı konulmaktadır. Hastadan alınan kan kültürü, mikrop üretildiğinde tanı kesinleşir. Bu süreç birkaç gün alabilir, ancak kanda enfeksiyon belirtisi gösteren hastalarda derhal tedaviye başlanmalıdır.” şeklinde konuştu.
“TEK BAŞINA CRP YÜKSEKLİĞİ ENFEKSİYON TANISI İÇİN YETERLİ DEĞİL”
Kanda mikrop bulunduğunda pek çok laboratuvar değerinin artabileceğini belirten Prof. Dr. Sünbül, açıklamasını şöyle tamamladı: “Tanıda yardımcı olan değerlerden biri C reaktif protein (CRP) olup, kanda mikrop varlığında yükselebilir; ancak başka birçok iltihap durumunda da artış gösterebilir. Ancak herhangi bir klinik belirti olmaksızın, yalnızca CRP yüksekliği ile hastalara ‘kanınızda mikrop var’ demek, gerçekte yanıltıcıdır. Bu durum hastalarda gereksiz bir panik ve endişeye neden olabilir. Tek başına kanda CRP değerinin yüksek olması, kanda enfeksiyon tanısı için yeterli değildir. Hatta yakın zamanda geçirilmiş birçok enfeksiyondan sonra da CRP yüksek bulunabilir. Bir diğer neden, mikropsuz iltihap olarak tanımlanan romatizmal hastalıkların (otoimmün hastalıklar) seyrinde de bu değerin yüksek olabilmesidir. Bu ayrımı yapabilmek için detaylı bir muayene ve laboratuvar testlerinin doğru bir şekilde yorumlanması son derece önemlidir.”