Kalp Krizinin Belirtileri Nelerdir?
Kalp krizi, genellikle göğüste 20 dakikadan fazla süren, göğsün orta kısmında yer alan iman tahtası bölgesinde yoğun bir baskı, ezici ya da yanıcı tarzda ağrı ile kendini gösterir. Bu ağrı, bazen kollara, çeneye ve sırt bölgesine de yayılabilir. Ayrıca, nefes darlığı, baş dönmesi, kusma, mide bulantısı, soğuk terleme, yoğun bir endişe hali ve ölüm korkusu gibi belirtiler de eşlik edebilir. Önemle belirtmek gerekir ki, bazı bireylerde, özellikle şeker hastalarında, belirtiler daha hafif olabilir ya da hiç fark edilmeden kalp krizi geçirilebilir.
Bazı kalp krizi türlerinde ise, göğüs ağrısı yerine yalnızca mide ağrısı gibi şikayetler ilk bulgu olarak ortaya çıkabilir. Kadınlar için kalp krizi belirtileri ise genellikle farklılık gösterebilir; kadınlarda göğüs ağrısı yerine nefes darlığı, halsizlik, fenalık hissi ve bulantı gibi yakınmalar daha belirgin olabilir. Bu durum, hastaneye başvuruda gecikmelere yol açabilir. Bu nedenle, kadın hastaların ve diğer risk gruplarının bu tür belirtilere karşı daha dikkatli olmaları ve şikayetleri devam ettiğinde derhal tıbbi yardım almaları hayati önem taşımaktadır.
Kalp Krizi Risk Faktörleri Nelerdir?
Kalp krizi açısından risk yaratan faktörler arasında şunlar yer almaktadır:
- Erkeklerde 45 yaş, kadınlarda 55 yaş ve üzeri olmak.
- Şeker hastalığı ve hipertansiyon.
- Obezite ve aşırı kilo.
- Sigara içmek.
- İyi kolesterolün düşük, kötü kolesterolün yüksek olması.
- Başka atardamarlarda tıkanıklık öyküsü (felç geçirme, bacak damarlarında tıkanıklık gibi).
- Birinci derece akrabalarında (anne, baba, kardeş, çocuk) erken yaşlarda damar tıkanıklığı öyküsü.
- Hareketsiz yaşam tarzı ve stres.
Kalp Krizi Anında Ne Yapmalı?
Kalp krizi geçirildiğinden şüpheleniliyorsa, öncelikle kişinin kendini güvenli bir alana alması, ayakta ise oturarak dinlenmesi, araç kullanıyorsa hemen kenara çekmesi ve yardım istemesi önerilmektedir. Eğer yakında yardım edebilecek birisi yoksa, 112 acil hattı aranmalıdır. Eğer aspirin alma imkanı varsa, bir adet aspirin çiğnemek hayat kurtarıcı olabilir; çünkü aspirin, kalp krizi sonucu ölümleri önemli ölçüde azaltabilir. Dil altı damar genişletici ilaç almak ağrıyı hafifletebilir ve kan akışını artırabilir, ancak bu durum kalp krizinin seyrini etkilemez. Kriz sırasında kalp atışlarındaki düzensizlik, özellikle nabzın yavaşlaması durumunda öksürmek, kalp atışlarını düzene sokmaya yardımcı olabilir.
Kalp Krizi Teşhisinden Sonra Neler Yapılmalı?
Kalp krizi, kalp damarının tam tıkanıklığı nedeniyle gerçekleşiyorsa, mümkün olan en kısa sürede damarın açılması, oluşan hasarı en aza indirmek için büyük bir önem taşır. Bunun en etkili yolu, hastaya koroner anjiyo uygulamak ve ardından tıkalı damarı balon ve stent ile açmaktır. Bu aşama öncesinde, hastaya bazı kan sulandırıcı ve pıhtı eritici ilaçlar verilmeye başlanır.
Kriz Teşhisinden Sonra Ne Zaman Anjiyo Yapılmalı?
Hastanın acil başvurusunda zaman kaybetmeden, EKG adı verilen kalp şeridi çekilir. Bu test sonucuna göre hemen anjiyo gerekip gerekmediğine genellikle karar verilebilir. Anjiyonun acilen gerekli olduğu hastalar, kalp damarının tamamen tıkandığı vakalardır. Bazı kalp krizlerinde ise damarda ciddi bir tıkanıklık olup, tam tıkanma olmayabilir. Teşhisin kesinleşmesi için kanda kalbin hasar alıp almadığını ölçen testler yapılır. Eğer bu test sonucu yüksek çıkarsa, hasta yoğun bakıma alınır ve 24 saat içinde anjiyo yapılması planlanır. Bu süreçte hastanın göğüs ağrısı devam ederse ya da klinik durumu kötüleşirse, hemen anjiyoya alınabilir.
Anjiyodan Sonra Ne Olacak?
Hastaya anjiyo yapıldıktan sonra, tıkalı damar stent ile açılabilir; bazı durumlarda baypas ameliyatı gerekebilir. Bundan sonraki süreçte, hastanın sağ kalımı için en önemli faktör, kalbin krizden aldığı hasardır. Kriz başlangıcından damarın açılmasına kadar geçen süre ne kadar kısa olursa, hastanın durumu o kadar olumlu seyreder. Bu aşamada hastaya yapılan ekokardiyografi ile kalbin kasılma gücü değerlendirilebilir ve hasar tespit çalışmaları yapılır.
Bu sonuçlara göre hastanın kullanması gereken ilaçlar belirlenir. Hastanın, ilaçlarını düzenli kullanması ve gerekli yaşam tarzı değişikliklerini yapması önemlidir. Eğer sigara kullanıyorsa bırakmalı, haftanın en az beş günü düzenli egzersiz yapmalı, tansiyonunu kontrol altında tutmalı ve kandaki yağ ile kolesterol düzeylerine göre uygun bir diyet planı oluşturulmalıdır.