Kalıtsal Hastalıklar ve Beyin Tümörleri
Kalıtsal hastalıklar, beyin tümörlerinin gelişiminde önemli bir rol oynayabilir. Özellikle vinilklorid (PVC) ve iyonize radyasyon gibi çevresel faktörlerin beyin tümörlerinin oluşumunda etkili olduğu düşünülmektedir. Genetik yapıda meydana gelen mutasyonlar ve delasyonlar, bazı beyin tümörlerinin gelişiminde ana etkenler arasında yer alabilir.
Von Hippel-Lindau Sendromu, Multiple Endokrin Neoplazileri ve Nörofibromatozis tip II gibi kalıtsal hastalıklar, beyin tümörleri ile birlikte görülme sıklığını artırmaktadır. Son yıllarda artan cep telefonlarının beyin tümörü görülme sıklığına etkisi ile ilgili çeşitli yayınlar bulunmaktadır; ancak bu konuda henüz kesin kanıtlar elde edilmiş değildir. Genel olarak, beyin tümörleri iki ana gruba ayrılmaktadır: asıl (primer) ve metastatik (ikincil) tümörler. Bu tümörler iyi huylu ya da kötü huylu olabilmektedir.
Metastatik Tümörlerin Yaygınlığı
Metastatik beyin tümörleri, asıl beyin tümörlerine göre daha sık görülmektedir. Asıl beyin tümörleri genellikle kötü huylu kanserler arasında yer alırken, beyinde iyi huylu tümörler de mevcut olabilir. Ancak, kafatasının kapalı bir alan olması nedeniyle iç hacmin sabit kalması, burada büyüyen bir tümörün iyi huylu olsa bile beyin ve diğer yaşamsal dokular üzerinde baskı yaparak ölümcül ya da sakatlık yaratıcı sonuçlara yol açmasına neden olabilir.
Beyin tümörü belirtileri, zaman zaman yavaş yavaş gelişen bozukluklar şeklinde ortaya çıkabilir, bazen de aniden gelişerek tanı koyulmasına yol açabilir.
- Uzun süreli ve şiddetli baş ağrıları
- Bulantı ve kusma atakları
- Epileptik (sara) nöbetler
- Ani ya da yavaş gelişen görme ve işitme kaybı
- Denge ve yürüme bozuklukları
Modern Tanı Yöntemleri
Beyin tümörü tanısı, günümüzde en sık olarak bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans (MR) görüntüleme yöntemleriyle konulmaktadır. MR görüntüleme, tümörün cinsinin tahmin edilmesinde de oldukça faydalıdır. Ancak, bazı durumlarda mevcut görüntüleme yöntemleri ile anormalliğin gerçekten bir tümör olup olmadığı belirlenemeyebilir. Bu tür durumlarda biyopsi yapılması gerekebilir. Kesin doku tanısı, tümörün tamamı veya bir kısmı çıkarıldıktan sonra patologlar tarafından belirlenir. Bu, ek tedavi gerekip gerekmediği ve varsa nasıl bir tedavi uygulanacağı konusunda belirleyici bir rol oynar.
Cerrahi Tedavi Yaklaşımları
Beyin tümörlerinin tedavisinde cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi gibi yöntemler bulunmaktadır. Bu tedavi yöntemlerinden biri veya birkaçı, tümörün tipine, yerleşim yerine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak uygulanabilir. Cerrahi tedavinin amacı, hastaya olabildiğince zarar vermeden ve mümkünse tümörün tamamını çıkarmaktır. Ancak, bu her zaman mümkün olmayabilir.
Eğer tümörün yeri veya hastanın durumu, tümörün tamamen çıkarılmasına elverişli değilse, o zaman tümörün bir kısmı çıkarılabilir. Kafatası içinden çıkarılacak görece küçük bir parçanın bile beyin tümörü tanı ve tedavisinde büyük bir önemi olabilir.
Radyoterapi ve Kemoterapi Uygulamaları
Radyoterapi, tümörün etrafındaki sağlam beyin dokusunu koruyarak uygulanır. Radyoterapi, radyasyon onkolojisi uzmanları tarafından gerçekleştirilir. Uygulanacak tedavi öncesinde tümörün doku tipinin bilinmesi, tedavi biçiminin belirlenmesinde hayati öneme sahiptir. Eğer bu bilgi mevcut değilse, bazen doğrudan radyoterapi uygulanabilir. Radyoterapi sırasında, tümörün etrafındaki sağlıklı beyin dokusunu korumak kritik bir öneme sahiptir.
Kemoterapi, beyin tümörü tedavisinde diğer organların kötü huylu tümörlerine kıyasla daha az başarılıdır ve genellikle diğer iki tedavi yöntemini desteklemek amacıyla uygulanır. Ancak, kemoterapi ilaçlarının zamanla gelişmesi ile beyin tümörü tedavisinde daha fazla yer alması beklenmektedir.