Jere Van Dyk’ın Rehin Günleri
İngiliz yazar Jere Van Dyk, 2008 yılında Taliban tarafından yakalanıp Afganistan ile Pakistan arasında yer alan bir bölgede tam 45 gün boyunca esir tutulduğunu ve bu zorlu süreçten nasıl kurtulduğunu anlattı. Daily Star’ın aktardığına göre, bu 45 gün süren “çileli” rehin günlerinden bahseden Van Dyk, “sahte infazlara” katlanmak zorunda kaldığını, ancak cesaretini toplayarak “katilinin gözlerinin içine bakmayı başardığını” ifade etti.
Van Dyk, yaşadığı deneyimler hakkında şunları kaydetti: “Kaçırıldığınızda ve gözleriniz bağlandığında, her şeyin aniden ilkel bir şekilde değiştiğini hissediyorsunuz. Öleceğimi biliyordum, beni öldüreceklerini, kafamı keseceklerini biliyordum ve bunu kabul ediyorsunuz. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu, sadece bunu belli bir saygınlıkla yapmak zorundaydım. Her şey kadar, hatta daha fazla öğrendiğim şey, acının ne kadar süreceği, ölmeden önce ne kadar süre yaşayacağımdı. Endişelendiğim tek şey bu.”
Bir Korku Anı
Van Dyk, 2007 yılının sonlarında Times Books ile yaptığı bir anlaşma gereği, yabancılara yasak olan ve haritada boş bir alan olarak görülen, El Kaide ve Taliban’ın karargâhı olduğu öne sürülen Pakistan’ın Afganistan sınırındaki Aşiretler Bölgesi’ne (FATA) gitmişti. İki koruması ve bir iş arkadaşıyla yolda ilerlerken Taliban mensupları tarafından yakalanmasına ilişkin konuşan Van Dyk, “Vadiye girerken kafamı kaldırdım ve bir kayanın arkasında siyah bir siluet gördüm. İçgüdüsel olarak bunun bir keçi ya da kara koyun olmadığını anladım.” dedi.
Devamında, “Sonra midemde bir çukur oluştuğunu hissettim, her yanımı korku kapladı. Birden o siyah renk belirdi, siyah sarıklı bir adam tüfeğini havaya kaldırarak ayağa kalktı. Yaklaşık 12 adam geldi, dağıldılar, ‘aşağı inin’ diye bağırarak bu yoldan aşağı koştular. O an içimden ‘işte şimdi öldüm’ dedim.” şeklinde ifade etti.
Ölüm Korkusu
Taliban militanlarının, kendisinin Afgan olmadığını anlamasıyla gözlerinin bağlandığını ve yanındakilerle birlikte bir tepeye çıkarıldığını aktaran Van Dyk, “Gözleriniz bağlandığında tüm güç ve bağımsızlık hissinizi kaybedersiniz. Tamamen gözlerinizi bağlayanların insafına kalmışsınızdır. Babamı, erkek ve kız kardeşimi düşündüm, annem ise ölmüştü. Sonra şakağıma bir tüfek dayadılar. Kendi aralarında konuştuktan sonra tüfeği kaldırdılar. Mezbahada kesilmeyi bekleyen bir koyun gibiydim.” dedi.
Sonrasında bir arabaya bindirilerek, birkaç saat boyunca dolaştırıldığını ve sonunda yine bir dağın tepesine götürüldüğünü belirten Van Dyk, burada “başının kesileceğini düşündüğünü” ifade etti.
Sahte İnfaz Deneyimi
Zorlu rehin günlerinde sahte infazlarla karşı karşıya kaldığını belirten Van Dyk, yaşadığı bir sahte infaz olayını şu şekilde anlattı: “Odada 20 kişi vardı. Bana, kendi kameramı elimden alarak, ‘bunu nasıl açacağım’ dedi. Bana doğru kamerayı itti. Ne olacağını biliyordum ve ‘oh, beni filme almak üzeresiniz ve kendi infazımı filme almanıza yardım etmemi istiyorsunuz’ diye yakındım.”
Cesaretin Gözle Teması
Odada, bir Taliban militanı tarafından yine kendisinin başına silah doğrultulduğunu ve arkasındaki bir militanın da büyük bir bıçak çıkardığını dile getiren Van Dyk, kolunu kaldırır kaldırmaz indirdiklerini söyledi. Van Dyk, “O anda o gece hayatımın en kötü gecesiydi, aynı zamanda belki de hayatımın en iyi gecesiydi. Demek istediğim, katilimin gözlerinin içine bakma cesaretini gösterdim, çünkü adam bana baktı, bakmaya devam etti ve savaşmaya istekli olduğumu biliyordum.” diye konuştu.
Van Dyk, 1,5 milyon dolarlık fidye girişimi ve esir takasının ardından, rehin alınmasından altı buçuk hafta sonra serbest bırakıldı. Taliban tarafından rehin alındığı günleri kaleme alan Van Dyk, yaşadığı tüm olayları “Esir: Taliban’ın Tutsağı Olarak Geçirdiğim Zaman” adlı kitabında detaylı bir şekilde yazdı.