Japonya’nın Afetlere Hazırlık Stratejileri
Japonya, dünyada doğal felaketlere karşı en iyi hazırlanan ülke olarak öne çıkıyor. Ülkenin karşılaştığı felaketlerin sayısı ve nüfus yoğunluğu göz önüne alındığında, Japonya’nın ölüm oranları oldukça düşük kalıyor. Peki, bu başarı nasıl elde edildi? Culture Trip‘te yer alan bir makaleye göre, Japonya’nın yenilikçiliğe uyum sağlama yeteneği, sürekli eğitim ve geçmiş deneyimlerden ders alma gibi faktörler, onu depreme en hazırlıklı ülke haline getirdi.
Depreme Dayanıklı Yapılar
Japonya’daki depremlerin sıklığı, tüm binaların olası sarsıntılara karşı dayanıklı olarak inşa edilmesini zorunlu kılıyor. Ülkede geçerli olan yasalar, yalnızca depreme dayanıklı yapılar inşa edilmesine izin veriyor ve bu yapılar sıkı denetimlere tabi tutuluyor. 2018 verilerine göre, Tokyo’daki binaların yaklaşık yüzde 87’si deprem güvenliği standartlarına uygun. Binalar, depremler sırasında esnek hale gelerek sarsıntıları absorbe edecek şekilde tasarlanmış durumda. Örneğin, bazı yapılar, sarsıntı sırasında hareket etmesine olanak tanıyan teflon zeminler üzerine inşa edilirken, diğerleri sarsıntı enerjisini çeken kauçuk veya sıvı dolu tabanlarla donatılmıştır.
Tokyo’daki ünlü Skytree, depreme dayanıklı geleneksel Uzakdoğu tapınak mimarisinden esinlenerek inşa edilmiştir.
Deprem Uyarı Telefon Uygulaması
Japonya’daki her akıllı telefonda, deprem ve tsunami acil durum uyarı sistemi bulunmaktadır. Bu sistem, yaklaşan felaketlerden yaklaşık beş ila on saniye önce kullanıcıları uyararak hızlı önlemler almalarına olanak tanıyor. Depremin devam ettiği süre boyunca sistem, “Jishin desu! Jishin desu!” (Deprem var, deprem var!) şeklinde uyarılar yapıyor.
Hızlı Trenlerin Depreme Hazırlığı
Japonya, raylı sistemin yoğun kullanıldığı bir ülke olup, sahip olduğu “shinkansen” (hızlı tren) ağı, geleceğin taşımacılığının bir sembolü olarak değerlendiriliyor. Tüm trenlerdeki deprem sensörleri, ihtiyaç halinde trenlerin durmasını sağlıyor. 2011 yılında meydana gelen 9,0 büyüklüğündeki deprem sırasında, 27 aktif tren, ana deprem öncesi bildiriler alarak durdurulmuş ve böylece sıfır ölüm ve yaralanma ile sonuçlanmıştır.
Acil TV Yayınları
Bir deprem meydana geldiğinde, tüm televizyon kanalları acil durum yayınına geçiyor. Bu yayınlar, halka güvenli kalma yolları hakkında bilgi veriyor. Acil yayınlar, artçı depremler, güvenli alanlar ve olası tsunami tehdidi hakkında bilgi sağlayarak vatandaşlara hızlıca önlem almaları için zaman tanıyor.
Farkındalık Eğitimi ve Tatbikatlar
Japonya’daki okullar, öğrencileri doğal afetlere hazırlamak amacıyla her ay düzenli deprem tatbikatları yapmaktadır. Küçük yaşlardan itibaren çocuklara, deprem anında nasıl güvenli kalacakları öğretiliyor. Tatbikatlar sırasında, öğrenciler genellikle sarsıntı bitene kadar sıralarının altına girmeyi ve masa ayaklarına tutunmayı öğreniyorlar. Dışarıda oynarken, düşen enkazdan korunmak için açık alanların ortasına gitmeleri gerektiği de öğretiliyor. Ayrıca, yerel itfaiye personeli tarafından düzenlenen saha gezileri ile çocuklara deprem simülatörleri deneyimlettiriliyor.
Deprem Anıt Müzesi
Japonya, geçmişten ders alarak mevcut nüfusunu gelecekteki doğal felaketlere karşı korumaya çalışıyor. 1995 yılında Kobe’yi vuran, 5 bin kişinin ölümüne ve on binlerce evin yıkılmasına neden olan Büyük Hanshin Awaji Depremi sonrası, Kobe Deprem Anıt Müzesi inşa edilmiştir. Bu müze, afet sırasında hayatını kaybedenleri anmakla kalmayıp, aynı zamanda afet önleme ve hayatta kalma konusunda eğitim veren bir merkez olarak da hizmet vermektedir.
Deprem Çantası
Her hane halkının depreme hazırlık düzeyi farklılık gösteriyor; ancak birçok evde deprem çantası bulunduruluyor. Bu çantaların içinde şişe sular, yiyecekler, eldivenler, yüz maskeleri, yalıtım örtüleri, meşaleler gibi hayatta kalma araçları ve düzenli bilgilendirme yapan radyolar yer alıyor. Gerekli malzemeler, çoğu eczaneden veya çeşitli mağazalardan temin edilebiliyor.
Su Tahliye Tüneli
Tokyo şehrinin eteklerinde yer alan Su Deşarj Tüneli, etkileyici bir mühendislik projesidir. Bu gizli tünel, siklonlar ve tsunamilerin sebep olduğu sel sularını toplayarak, suyu güvenli bir şekilde Edo Nehri’ne boşaltıyor. Bu sistem, bölgede meydana gelebilecek büyük bir sel felaketine karşı koruma sağlıyor. İnşası 13 yıl süren tünelin maliyeti 3 milyar ABD Doları, ancak sağladığı koruma göz önüne alındığında bu yatırım paha biçilemez bir değere sahip.