İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Deprem Araştırmaları Devam Ediyor
Türkiye’nin en kapsamlı deprem araştırmalarını ve risk azaltma projelerini hayata geçiren İzmir Büyükşehir Belediyesi, yapı envanteri ve zemin çalışmalarıyla birlikte karada ve denizde başlattığı depremsellik araştırmalarına hız kesmeden devam ediyor. 100 kilometre yarıçaplı bir alanda fay ve tsunami risklerini inceleyen bu araştırma, deniz çalışmalarında sona yaklaşmış durumda. ODTÜ Deniz Paleosismolojisi Araştırma ekibi, ODTÜ’ye ait sondaj platformuyla gerçekleştirdiği karot örneği alma uygulamasını tamamlamak üzere. İzmir’in güneyindeki Pamucak’tan kuzeydeki Çandarlı’ya kadar 30 farklı lokasyondan 4 ve 5 metre uzunluğunda karot örnekleri alınarak, Homa Dalyanı’nın bir kilometre açığında yapılan sondaj çalışması ile bu süreç tamamlanacak. Deniz tabanından alınan örnekler, laboratuvar ortamında incelendikten sonra bölgedeki faylara ait geçmiş depremlerin ve bu depremlerle tetiklenen tsunamilerin belirlenmesine yönelik deniz araştırmaları tamamlanmış olacak.
Fayların Deprem Üretim Aralıklarının Belirlenmesi
ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ulaş Avşar, ekibinde yer alan Ayşegül Doğan, İzmir Büyükşehir Belediyesi Afet ve Risk Yönetimi Şube Müdürlüğü’nden Mehmet Başaran ve Cansın Yılmaz ile birlikte uzun ve zorlu bir süreci geride bıraktıklarını belirtti. Doç. Dr. Avşar, yaklaşık iki yıldır bu çalışmaların sürdüğünü hatırlatarak, “İzmir kıyılarında, en güneyde yer alan Pamucak’tan kuzeydeki Çandarlı’ya kadar birçok lokasyonda deniz tabanındaki fayların sismik aktivitelerini araştırmak amacıyla karot aldık. Yaklaşık 30 konumda karot çalışmalarımız oldu. Genel olarak İzmir çevresindeki faylar, belli aralıklarla deprem üretme potansiyeline sahip. Ancak fayların hangi aralıklarla deprem ürettiğini öğrenmek hayati önem taşıyor” dedi.
Çamurların Kayıt Cihazı Gibi İşlevi
Denizde yapılan çalışmaların gerekçelerini açıklayan Doç. Dr. Ulaş Avşar, şunları söyledi: “Deniz tabanında oluşan çökeller ve çamurlarda depremler bazı izler bırakıyor. Bu çamurlar, aslında önemli bilgiler taşıyan bir kayıt cihazı gibi işlev görüyor. Tabandan yukarıya doğru, günümüze yaklaşarak çalıştığımızda, geçmiş dönemlerde, 2 bin veya 3 bin yıl içinde bu fayların hangi aralıklarla deprem ürettiğini öğrenmeye çalışıyoruz. En son ürettiği depremin tarihini ve tekrar etme aralığını belirleyebilirsek, gelecekle ilgili tahminlerde bulunmamız mümkün olacak.”
Geçmiş Araştırmalarla Gelecekteki Risklerin Belirlenmesi
İzmir’in bir kıyı şehri olduğunu vurgulayan Avşar, depremlerin yanı sıra tsunami riskinin de araştırılması gerektiğini belirtti. “Bu riski araştırmak için de karotlar alıyoruz. Tsunami sırasında deniz karaya doğru ilerlerken, lagünlerin tabanında bazı izler bırakıyor. Aldığımız karotlarla bu izleri bulmaya çalışıyoruz ve tarihlendiriyoruz. Geçmişte İzmir çevresinde hangi fayların nasıl bir aktivite gösterdiğini anladığımızda, gelecekte karşılaşabileceğimiz riskleri daha iyi değerlendirebiliriz” diye konuştu.
İzmir’de Tehlikenin Farkında Olmak
Karot alma işleminin tamamlandığını ve laboratuvar çalışmalarına geçeceklerini ifade eden Ulaş Avşar, “İzmir için çok önemli bir çalışma. Çalışma tamamlandığında İzmir’de tehlikenin farkında olacağız. Farkındalık, bu tür çalışmalarda kritik bir öneme sahip. Çok kapsamlı bir çalışma yürütüyoruz. Temel olarak doğanın bizler için bir tehdit oluşturup oluşturmadığını anlamamız gerekiyor. Bunu, gerçekleştireceğimiz çalışmanın sonunda öğrenip, durumu rapora dökeceğiz” dedi.
Afet Risk Azaltma Çalışmaları Hızla Devam Ediyor
İzmir Büyükşehir Belediyesi, 30 Ekim İzmir depreminin hemen ardından hızla başlattığı afet risk azaltma projeleri ile çeşitli alanlarda araştırmalarını sürdürüyor. Denizde gerçekleştirilen depremsellik araştırmalarında sona yaklaşılırken, karada da çalışmalar analiz aşamasına gelmiş durumda. 100 kilometre yarıçaplı alanda karadaki faylardan açılan 74 adet paleosismolojik hendekten alınan 136 numune, TÜBİTAK MAM Laboratuvarlarında analiz ediliyor. Bu çalışmanın amacı, deprem tekrarlanma aralıklarını belirlemek.
Kentteki yapı stokunun daha dayanıklı ve güvenli hale getirilmesi için başlatılan yapı envanteri çalışmaları Bayraklı’da tamamlandı, Bornova’da ise devam ediyor. Bunun yanı sıra, vatandaştan gelen talepler doğrultusunda kent genelindeki ruhsatlı yapılara yönelik yapı ön incelemeleri de sürdürülmektedir. Büyükşehir Belediyesi, zemin araştırmalarında da hız kesmeden çalışmalara devam ediyor. Bornova Baseni olarak bilinen çöküntü alanının jeolojik yapısını ve zemin davranış özelliklerini araştırmak amacıyla başlatılan mikrobölgeleme etüt çalışmaları hızla ilerliyor. Mikrobölgeleme etüt sonuçları, depremsellik projesinden elde edilen verilerle birleştirilerek, basenin yerleşime uygunluk durumu belirlenecek ve buna göre afet risk ve zararlarını azaltacak yapılaşma ile arazi kullanım kararları alınacaktır.