İYİ Parti’nin Kurultayı ve Akşener’in Mesajları
Muhalefetin yaşadığı seçim yenilgisinin ardından, İYİ Parti, seçim öncesinde başlattığı kongre sürecini dün Ankara’da tamamlamak üzere toplandı. Genel Başkan Meral Akşener, kurultay konuşmasında öfkesini gizlemeyerek, parti içindeki muhalefete yönelik sert mesajlar verdi. Ayrıca, partisinin kuruluşunda CHP’nin kendisine 15 milletvekili vermesini, “en büyük pişmanlığım” olarak nitelendirdi. Bu durum, Akşener ve partisinin bu aşamadan sonra siyasette tek başına şansını denemeye karar verdiğini gösteriyor.
Ankara ATO Salonu’nda gerçekleştirilen İYİ Parti’nin bir günlük kurultayı, katılım açısından beklenenden düşük kalmıştı. Salona girdiğimde, Akşener’in konuşmasına henüz başladığını gördüm. Bayram tatilinin de etkisiyle olsa gerek, salonda yoğun bir katılım yoktu. Girişte yalnızca Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Tire Belediye Başkanı Salih Atakan Duran’ın çelenkleri dikkat çekiyordu.
Kurultay salonunun doluluğu da beklenildiği kadar yoğun değildi. Akşener, kürsüde kendi deyimiyle “hesap verip, hesap soruyordu”. Daha önce eleştirerek İYİ Parti’den ayrılanlara yanıt vermekten kaçınan Akşener, bu sefer öfkesini açıkça dile getirerek, partisini terk edenleri “istediği çıkarları elde edemedikleri için terk ettiklerini” iddia etti. Salonda bulunanlara, “Ne istiyorsunuz saygısızlar, saygısızlar” diyerek adeta haykırdı. Son günlerde kendisine muhalefet eden kurucu üyeleri de hedef alan Akşener, artık parti aidiyetinin birinci öncelik olduğunu vurguladı. Ardından, bu aidiyette bulunmayanlara yönelerek elini salonun kapısına işaret etti ve partiden gitmelerini istedi, bir rest çekti.
PİŞMANLIK AÇIKLAMASI
Akşener, partisinin kuruluşundan bu yana birlikte hareket ettiği CHP ile de yolları ayıracak yorumlar yaparak, kurultay öncesindeki tahminleri boşa çıkarmadı. 2018 seçimlerine girebilmek için CHP’den 15 milletvekilinin İYİ Parti’ye geçmesini sağlamak, yaşanan tartışmaları sona erdirmek adına bir formül olarak tercih edilmişti. Ancak son 5 yılda yaşanan deneyimlerin ışığında, Akşener bu 15 milletvekilinin partiye katılımını “en büyük pişmanlığım” olarak ifade etti. Bu çıkış, 9 ay sonra yapılacak yerel seçimlerde bir ittifakı devre dışı bırakmış durumda. Görünen o ki, tabanın da etkisiyle İYİ Parti bu sefer tek başına siyaseti denemeye karar verdi. Ancak bu durumun yaratabileceği bazı yan etkiler de olabilir.
Her parti iktidarı hedefler. Ancak Türkiye’deki siyasi yapı, ittifakları zorunlu kılıyor. İlk bilgilere göre Cumhur İttifakı, yerel seçimler için erkenden çalışmalara başladı ve birlikte seçimlere girmeyi planlıyor. Bu noktada, muhalefetin ayrı ayrı seçimlere girmesi nasıl bir sonuç doğuracak, zamanla göreceğiz. Pişmanlık vurgusu, önümüzdeki dönemde tabanı motive etmek amacıyla işe yarayabilir. Ancak muhalefetin birbirine rakip olması, iktidarı güçlendirebilir.
Akşener, medya konusuna da değindi. İktidarı destekleyen medyayı eleştirirken, muhalif medya için “bizim değildir” ifadesini kullanarak dikkat çekti. Muhalif medya hakkında bu şekilde bir “siyasi sahiplik” düşüncesi, talihsiz bir açıklama olarak değerlendirildi. Açıkçası, değerlerimiz, inançlarımız ve ilkelerimiz var. “Sahiplik” duygusuna hiç ihtiyaç hissetmedik.
Masadan kalkma konusuna değinmeyen Akşener, yenilgi sonrası CHP ve lideri Kılıçdaroğlu’na yönelen eleştirilere de sert bir şekilde yanıt verdi. “Çalışmadılar” eleştirisine karşı faaliyetlerini anlatarak cevap verdi ve tüm sorumluluğu üstlendi. Kendi deyimiyle “hesap verirken”, geçen seçim sürecinin en kritik aşaması olan 3-6 Mart tarihleri arasındaki gelişmelere ve masadan kalkmasının sonuçlarına hiç değinmedi. Yine “yeni bir sayfa” açarak, aday olduğunu üstü kapalı bir şekilde dile getirdi.
Konuşmasının ardından partililerle birlikte merdivenlerden inerken, yüksek sesle düşüncelerini dile getiren bir kadının sözleri, yenilgi nedeniyle tabanda oluşan tepkiyi yansıtıyordu: “Masadan kalktığında bu konuşmayı yapıp bir daha oturmayacaktı. Ben 50 yıllık ülkücüyüm, solculara oy istedim.” İYİ Parti’de, “CHP ile ittifak kurulduğu için kaybedildiği” yönündeki genel inanış, duygusal değil, nesnel bir değerlendirmeye ihtiyaç duyuyor.