1. Haberler
  2. Teknoloji
  3. İstemek ve Beğenmek: Bağımlılığın Bilimsel Yüzü

İstemek ve Beğenmek: Bağımlılığın Bilimsel Yüzü

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yakın zamana kadar, bir şeyi hoşumuza gittiği için istemenin doğal olduğu düşünülüyordu. Ancak bilim, bu varsayımı sorgulayarak bağımlılığın tedavisine dair yeni yollar açtı. ABD’li bilim insanı Prof. Kent Berridge, insanların istekleriyle ilgili anlayışımıza yeni bir bakış açısı kazandırdı.

İstemek ve Beğenmek: Bağımlılığın Bilimsel Yüzü

1970 yılında, New Orleans’taki bir psikiyatri hastasında gerçekleştirilen deney, bugün utanç verici olarak değerlendirilmektedir. Biz bu hastayı yalnızca “Hasta B-19” olarak biliyoruz. B-19, uyuşturucu bağımlılığı sorunları nedeniyle mutsuz bir yaşam sürüyordu ve ordudan “eşcinsellik eğilimi” gösterdiği gerekçesiyle atılmıştı.

Psikiyatrist Robert Heath, B-19’un beyninde o zamanlar “haz merkezi” olarak bilinen bölgelere elektrotlar yerleştirdi. B-19, bu elektrotları kontrol etme şansına sahipti. Bir oturumda, binlerce kez tuşa basarak elektrotların çalışmasını sağlıyordu. Michigan Üniversitesi’nden nörobilim profesörü Kent Berridge, bu durumu değerlendirerek “Elektrotların devreye girmesi B-19’u cinsel olarak oldukça tahrik ediyordu,” dedi.

Elektrotlar aktif olduğunda, B-19 mastürbasyon yapmaya yöneliyor ve bu süreçte hem kadınları hem de erkekleri cinsel olarak çekici buluyordu. Ancak elektrotlar çıkarıldığında, bu cinsel istek tamamen sona eriyordu. Heath, B-19’a elektrotların ona nasıl hissettirdiğini sorduğunda, “harika” veya “muhteşem” gibi ifadeler duymayı bekliyordu; fakat B-19 bu süreçten hiçbir keyif almadığını belirtti.

  • B-19’un durumu ilginç bir çelişki yaratıyordu: Elektrotlar ona hoş bir duygu vermiyordu, ancak yine de onları aktive etmeyi istiyordu.

Uzun yıllar boyunca, psikologlar ve nörobilimciler “sevmek” ile “istemek” arasında ciddi bir fark olmadığı varsayımında bulundular. “Sevmek” ve “istemek” aynı olguya yönelik iki farklı kelime olarak değerlendirildi. Örneğin, sabahları kahve içmek isteyen birinin, kahveyi sevdiği düşünülüyordu.

Dopamin hormonunun, istemeyi ve beğenmeyi harekete geçirdiği varsayımı yaygındı. Dopaminin haz almak için temel bir öneme sahip olduğu düşünülüyordu. Örneğin, fareler de insanlar gibi şekerli besinleri severler. Ancak beyinlerinden dopamin çıkarıldığında, şekerli besini istemekten vazgeçerlerdi. Bu nedenle, “dopamin olmazsa haz da olmaz” anlayışı hâkimdi.

Berridge, dopamin ile haz arasındaki ilişkiye yeni bir bakış açısı kazandırdı. Dopamin sisteminden yoksun fareler, şekerli maddelerle beslendiklerinde hâlâ keyif alıyorlardı. Yani, bu fareler “şekeri arzu etmiyor” ama şeker yediklerinde de keyif alıyorlardı.

İstemek ve Beğenmek: Bağımlılığın Bilimsel Yüzü

Farelerin keyif alıp almadığını anlamanın yolu, onların yüz ifadeleridir. Şekerli bir besin tükettiklerinde dudaklarını yalarlar, acı bir şey yediklerinde ise ağızlarını açıp kafalarını sallarlar.

Berridge’in hipotezi, beğenmenin ve istemenin beyinde iki farklı sistemle ilişkilendirildiğini öne sürer. Dopamin, “beğenmeyi” değil, “istemeyi” tetikleyen bir hormon olarak değerlendirilir.

İstemek ve Beğenmek: Bağımlılığın Bilimsel Yüzü

  • Dopaminin etkisi: Sabahları mutfağa gittiğimde kahve makinesini gördüğümde, dopamin beni kahve yapmaya yönlendiriyor.
  • Bağımlılık ve arzu: Uyuşturucu bağımlıları, kullandıkları madde onlara haz vermese bile, yine de onu istemeye başlarlar.

Berridge’in teorisi, bağımlılık üzerine düşündüğümüz birçok şeyi yeniden değerlendirmemizi sağlıyor. Uyuşturucu bağımlılığı, kumar, alkol ve yemek bağımlılığı gibi konularda önemli değişiklikler yapmamızı gerektirebilir.

İstemek ve Beğenmek: Bağımlılığın Bilimsel Yüzü

Bağımlı bireyler için istemek, beğenmekten ayrışıyor. Dopamin sistemi, kahve makinesinin görüntüsü gibi ipuçlarını algılayarak bunun “ödül” getireceğini öğreniyor. Arzu etmek, birçok ipucu ile tetikleniyor ve hep varlığını sürdürüyor.

İstemek ve Beğenmek: Bağımlılığın Bilimsel Yüzü

B-19’un durumu, psikiyatrist Robert Heath’in “Acaba hissettiklerini ifade etmekte yetersiz mi kalıyor?” sorusunu sormasına neden oldu. Ancak bugün biliyoruz ki B-19 tuşa bastıkça hiçbir keyif almadı fakat yine de basmayı “istiyordu” ve kendisini buna engel olamıyordu.

İstemek ve Beğenmek: Bağımlılığın Bilimsel Yüzü

Sonuç olarak, öğleden sonra içtiğim ikinci kahveden artık vazgeçiyorum. Bu durum, hem istemek hem de beğenmek arasındaki karmaşık ilişkiyi gözler önüne seriyor.

İstemek ve Beğenmek: Bağımlılığın Bilimsel Yüzü
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin