1. Haberler
  2. Teknoloji
  3. İnsan ve Muz DNA Benzerliği: Şaşırtıcı Gerçekler

İnsan ve Muz DNA Benzerliği: Şaşırtıcı Gerçekler

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Popular Science Türkiye‘nin verdiği bilgilere göre, insan ile muz DNA’sı arasındaki benzerlik, 2013 yılında ABD Ulusal İnsan Genomu Araştırma Enstitüsü tarafından yürütülen bir araştırmadan kaynaklanıyor. Bu çalışma, genetik uzmanı Dr. Lawrence Brody’nin liderliğinde hayata geçirildi ancak bilimsel bir dergide yayımlanmadı. Bunun yerine, Smithsonian Doğa Tarihi Müzesi’nin “Canlandırılmış Genom” adlı eğitim videosunda bu bilgilerin yer aldığı belirtildi. Videoda, insan DNA’sının muz DNA’sıyla %41 benzerlik taşıdığı ifade ediliyor.

Dr. Brody’nin Açıklamaları

Dr. Brody, bu benzerliğin nasıl belirlendiğine dair bazı önemli noktalar aktarıyor. Öncelikle, DNA ile protein ürünleri arasındaki farkı anlamak gerekiyor. Brody, bunu bir evin projesi olarak düşünmeyi öneriyor. İnsan DNA’sını bir apartmanın projesi, muz DNA’sını ise tek katlı bir ev projesi olarak ele alırsak, her iki yapının da birçok ortak unsuru olduğunu görebiliriz. Ancak nihai ürünler oldukça farklıdır. İnsanlar ile muzlar, şempanzeler ve daha birçok canlı arasındaki fark da bu şekilde ortaya çıkmaktadır.

İkinci bir önemli nokta ise, DNA’nın yalnızca %2’sinin genleri kodladığıdır. Brody, bu özel deneyde bilim insanlarının önce sıradan bir muz genomundaki genlerin dizilimlerini incelediğini belirtiyor. “Bu DNA dizilimlerini kullanarak, söz konusu genlerden üretilecek tüm proteinlerin amino asit dizilimlerini tahmin ettik,” diyor Brody. Daha sonra, insan genlerinin tümüyle karşılaştırma yapıldığını ekliyor. “Yazılım, muz genlerindeki dizilimlerin insanlardaki her bir gene kadar benzeyip benzemediğini belirliyor,” diye devam ediyor. “Bu benzerlik derecesi 0’dan %100’e kadar değişebilir. Yazılım, tesadüf eseri olamayacak kadar benzerlik taşıyan eşleşmeleri saklıyor.”

Toplamda 4 milyonu aşkın karşılaştırma yapılmış ve iki genom arasındaki en iyi eşleşmelerin yaklaşık 7 bin olduğu tespit edilmiştir. Ardından, bu eşleşmelerin her birine dönük yüzdelik benzerlik puanının ortalaması çıkarılmıştır. “Böylelikle, %40’lık bir sonuç elde ettik,” diyen Brody, bu değerin proteinler yani gen ürünleri arasındaki ortalama benzerliği temsil ettiğini vurguluyor; genler arasındaki değil. “Elbette genomumuzda, muz genomunda tanınabilen bir karşılığı olmayan çok fazla gen vardır. Bunlar muzda da mevcuttur.”

Genler ve Benzerlikler

Bu bilgiyi anlamak zorlayıcıysa, daha basit bir örnekle açıklayalım. Bilim insanları, muz genlerinin hepsini alarak bunları insan genleriyle teker teker karşılaştırmış ve bir benzerlik derecesi çıkarmışlardır (eğer muzdaki bir gen insanda bulunmuyorsa, bu gen sayılmamıştır). Genlerimizin yaklaşık %60’ı, muz genomunda tanınabilen bir karşılığa sahiptir! Brody, “Bu %60’lık kısmın kodladığı proteinler, insan proteininin amino asit dizilimini muzdaki karşılığıyla kıyasladığımızda hemen hemen %40 oranında benzerlik gösteriyor,” diye ekliyor.

İnsan ve muz gibi farklı canlılar arasında bu kadar fazla gen benzerliği olması, ilk bakışta şaşırtıcı görünebilir. Ancak Brody, “Eğer yaşamak için bizim ve bir muzun neler yaptığını düşünürseniz, oksijen tüketmek gibi birçok temel işlevin benzer olduğunu göreceksiniz. Bu genlerin çoğu, yaşamın temellerini oluşturuyor,” diye açıklıyor.

Hepimiz Akrabayız

Bu nedenle insanların duyduğu bu yüzdelik kısmı “DNA benzerliği” şeklinde ifade etmesi yaygındır. Ancak araştırmada incelenen şey aslında gen ürünlerinin benzerliğidir. “Bu oldukça küçük bir hata,” diyen Dr. Brody, “Buradan çıkarılan ana fikre göre bir muz, bir patates ve bir palmiye ağacıyla ortak yönlere sahibiz. Bu kısım doğru. Gen ürünleri veya DNA konusundaki hassas nokta ise bunun nasıl (hatalı bir şekilde) tercüme edileceğini görmenin zor olmaması,” diye ekliyor.

Bir bilim insanı, bir muzun DNA dizilimine bakıp bunu bir insanın DNA’sıyla karşılaştırdığında, dizilimlerin uyuşmazlığı dikkat çekiyor. Georgia Üniversitesinde biyoenformatik doktora öğrencisi olan Mike Frances, e-posta ile şu açıklamayı yapıyor: “DNA’nızın %50’sini ebeveynlerinizle paylaşıyorsunuz. Ancak muzlarla genlerimizin yaklaşık %50’sini paylaşıyoruz, bu da DNA’mızın yalnızca %1 kadarı.”

Genler, DNA’nın sadece %2’sini oluşturuyor. Peki, diğer %98 nelerden oluşuyor? DNA’nın geri kalan %8’i, genleri düzenliyor (bir genin açılmasını mı yoksa kapanmasını mı gerektiği gibi). Diğer %90’ının ise bilinmeyen işlevlere veya evrimde kaybolan işlevlere sahip olduğu görülüyor. Frances, “DNA’nın bu bilinmeyen kısımları, yaygın olarak ‘çöp DNA’ olarak adlandırılıyor çünkü hiçbir işlevleri olmadığı düşünülüyor. Ancak bu ‘çöpün’ aslında faaliyet gösterdiğini her yıl daha fazla fark ediyoruz,” diyor.

Sonuç olarak, insanlar DNA’larının büyük bir yüzdesini muzlarla paylaşmanın ötesinde; %85’ini bir fareyle ve %61’ini bir meyve sineğiyle de paylaşıyor. Brody, “Evrimsel süreçte çok uzakta olmamıza rağmen, halen ortak bir atanın genomunda ortak bir imza bulabiliyoruz. Bu genler, milyarlarca yıl önce yaşayan bir canlıdan günümüze kadar korunmuştur,” diyor. Frances ise insanların DNA’larının yaklaşık %1’ini muhtemelen diğer meyvelerle de paylaştığını ekleyerek, “Bunun sebebi, Dünya’daki tüm yaşamın yaklaşık 1,6 milyar yıl önce ortaya çıkan tek bir hücreden evrimleşmiş olması,” diye belirtiyor. “Bir bakıma, hepimiz akrabayız!” ifadeleriyle konuyu özetliyor.

İnsan ve Muz DNA Benzerliği: Şaşırtıcı Gerçekler
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin