Sanat Terapisi: Malin’in Hikayesi
Malin, 21 yaşında psikiyatrik sorunların hayatını belirgin şekilde etkilemeye başladığı bir dönemde, yaşadığı zorlukların üstesinden gelme mücadelesi verdi. Genç yaşına rağmen, ergenlik döneminden itibaren ağır depresyon ile boğuşuyordu ve bu durumdan kurtulmak için pek çok yol denemişti. Ancak, kafasında ona “şişman ve değersiz biri” olduğunu söyleyen bir erkek sesi duymaya başladığında, hayatı daha da zorlaşmıştı.
Malin, Norveç’in kuzeyindeki fiyordlara yakın bir kasabadan üniversite eğitimi için başka bir şehre gittiğinde, tam anlamıyla çöküş yaşadı ve yataktan çıkamaz hale geldi. Ailesi onu kurtarmak için geri çağırdı ve kısa süre içinde bir yıl boyunca kalacağı bir psikiyatri kliniğine yatırıldı. Bu süreçte, psikozlu hastalara uygulanan tek tedavi yöntemi güçlü antipsikotik ilaçlar oluyordu.
İlaçların Yan Etkileri ve Yetersiz Tedavi
Malin, “O kadar çok ilaç alıyordum ki kafam tamamen bulanmıştı. Tek yaptığım, hayatımın akıp gittiğini sadece izlemekti,” şeklinde ifade ediyor hissettiği çaresizliği. Duygularıyla düşünceleri arasında bir kopukluk yaşadığını belirtiyor. “Yardım istemek için çabalıyordum ama sürekli olarak ilaçlar veriliyordu. Hiçbir şey iyiye gitmiyordu. Bu, insanı yıkan bir durum,” diyor Malin.
Malin’in yaşadığı durum, pek çok psikozlu hastanın tecrübesiyle örtüşüyor. Birçok hasta, bu ilaçların normal bir yaşam sürmelerine yardımcı olduğunu düşünse de, hastaların yaklaşık %20’si bu tedaviye olumlu yanıt vermiyor. Antipsikotik ilaçların yan etkileri arasında aşırı yorgunluk, kilo artışı, yüksek kolesterol ve diyabet gibi sorunlar yer alıyor. Norveç’te, bu ilaçların yan etkileri ve zorla tedavi uygulamaları konusundaki endişeler de giderek büyüyordu.
Mette: Alternatif Tedavi Mücadelesi
Mette Ellingsdalen da tıpkı Malin gibi, bipolar bozukluk nedeniyle uzun yıllar boyunca antipsikotik ilaçlar kullanmak zorunda kalmıştı. Mette, “İlaçlar bazı belirtileri bastırıyordu ama kendi sorunlarımla başa çıkma yeteneğimi de köreltiyordu,” diyor. 2005 yılında, Norveç’in akıl sağlığı sistemini değiştirmek için kampanya yürüten bir gruba katıldı ve şu anda hastaların oluşturduğu “Başaracağız” (We Shall Overcome) grubunun başkanı. Mette, “Zor kullanımını azaltmanın en kolay yolu, insanlara seçenek sunmak ve kabul edebilecekleri tedavi yöntemleri sağlamaktır,” şeklinde vurguluyor.
Norveç’teki İlaçsız Tedavi Uygulamaları
Mette’nin yıllarca süren mücadelesi, 2016 yılında Sağlık Bakanı Bent Hoie’nin yerel sağlık müdürlüklerine ilaçsız tedavi koğuşları oluşturulması talimatı vermesiyle sonuçlandı. Norveç, psikozlu hastalara ilaçsız tedavi uygulayan ilk ülke oldu. Bu tedavi yöntemini uygulamak isteyen doktorlardan biri de Tromso’deki Kuzey Norveç Üniversite Hastanesi’nin akıl sağlığı ve madde bağımlılığı tedavi bölümü başkanı Dr. Magnus Hald’dır.
Dr. Hald, “Hastaların farklı tedavi seçeneklerini denemelerine izin verilmesi gerektiğini düşünüyorum,” diyor. Tromso’daki ilaçsız tedavi biriminde hastaların çoğu, öncelikle kullandıkları ilaçları azaltarak bırakmak zorundalar. Dr. Hald, “Bazı hastalar artık hiçbir ilaç almayacak, bazıları ise daha düşük dozlarla tedaviye devam edecek,” açıklamasında bulunuyor.
Malin’in İyileşme Süreci
Malin, 34 yaşına geldiğinde hala Dr. Hald’ın hastalarından biri. Kliniğe yatma süreleri boyunca yoğun bir ilaçsız tedavi görüyor ve iyileşmesinde en büyük rolü sanatsal faaliyetlerin üstlendiğini belirtiyor. “Belirtilerimi baskılamak yerine duygularımla yeniden bağ kurmaya çalışıyorum,” diyor Malin. “İlk kez kendimi bulmaya başladım, kendime güvenimi inşa ediyorum ve geleceğe dair umut beslemeye cesaret ediyorum,” şeklinde umut dolu bir ifade kullanıyor.
Tartışmalar ve Gelecek
Norveç’teki ilaçsız tedavi uygulamaları hala tartışmalı bir konu. Bazı hastalar için antipsikotik ilaçlar hayati önem taşıyor. Örneğin, Claudia (gerçek adı değil) ergenlik çağında intihar eğilimi gösteren bir hasta olarak, ilaçların kendisine nasıl yardımcı olduğunu anlatıyor. “İlaçlarımı aldığımda gerçekten iyi hissediyorum. Arkadaşlarımla vakit geçirebiliyorum, derslerime katılabiliyorum,” diyor.
Ancak Dr. Jan Ivar Rossberg gibi bazı psikiyatristler, ilaçsız tedavi yönteminin geçmişteki anti-psikiyatri akımlarına benzer bir yaklaşıma dayandığını ve bu tür yöntemlerin etkili olduğuna dair yeterli kanıt olmadığını savunuyor. Dr. Hald ise, Tromso’daki tedavi birimindeki hastaları uzun yıllar izlemeyi planlıyor ve henüz geniş kapsamlı bir araştırma yapılmadığını belirtiyor.
Norveç, psikozlu hastaların yaşam kalitesini artırmak adına önemli adımlar atıyor. Ancak, ilaçsız tedavi yönteminin geleceği belirsizliğini koruyor. Bu süreçte, hastaların güvenli hissettikleri ortamlarda tedavi görmelerinin sağlanması gerektiği konusunda birçok görüş birliği var. Ancak, akut psikoz uzmanları, tedavi olmadan hastaların çoğunun durumu hakkında farkındalıkları olmadığını vurguluyor.