Beyoğlu’nda yer alan Meşher, yeni sergisi ‘Hikâye İstanbul’da Geçiyor’ ile ziyaretçilerini farklı dönemlere ve türlere ait eserlerle İstanbul’un Batı edebiyatındaki izlerini keşfetmeye davet ediyor. Ömer Koç Koleksiyonu’ndaki nadir kitapları merkezine alan bu sergi, fantastik hikâyelerden grafik romanlara, bilim kurgu eserlerinden casusluk öykülerine kadar geniş bir seçki sunuyor. Perşembe günü kapılarını açan serginin küratörlüğünü Ebru Esra Satıcı ve Şeyda Çetin üstleniyor. Ziyaretçiler, 16. yüzyıldan günümüze kadar uzanan el yazmaları, ilk baskılar, imzalı ve ithaflı kitaplar gibi özel eserleri inceleme fırsatı bulacak. Ayrıca, gravürler, resimler, film afişleri ve gazete kupürleri de sergide yer alıyor.
İstanbul, Sadece Bir Arka Plan Değil
Sergi, Ömer Koç Koleksiyonu’ndan yaklaşık 300 kitabın etrafında şekillenerek İstanbul’un edebiyatın yalnızca bir arka planı olmadığını; kültürü, insanları ve tarihi olaylarıyla Batı dünyasındaki kurmaca eserlere nasıl ilham verdiğini gözler önüne seriyor. Sergide, Voltaire’in Candide, Lord Byron’ın Don Juan, Virginia Woolf’un Orlando, Pierre Loti’nin Aziyadé ve Ian Fleming’in James Bond’u gibi önemli roman karakterlerinin İstanbul ile olan ilişkisini takip etmek mümkün.
Özel Parçalar ve İlginç Detaylar
Sergide birçok özel eser de sergileniyor. Koleksiyonun en eski eserlerinden biri, 1547 yılında basılan Bertrand La Borderie’nin Konstantinopolis Seyahati Üzerine Konuşma adlı kitabıdır. Ayrıca, II. Abdülhamid’in Fransız yazar Pierre Loti’ye Mayıs 1890’da Yıldız Sarayı’nda hediye ettiği elmas taşlı sigara tabakası da serginin dikkat çekici parçalarından biridir. Antoine Le Camus’nün 1754’te yazdığı Abdeker veya Güzelliği Koruma Sanatı isimli kitap ise kadınlara güzellik sırları sunmasıyla ilginç bir eser olarak öne çıkıyor. Bu kitapta verilen tavsiyelerden biri şöyle: “Dişler için bir toz: Her biri 28,3 gram ağırlığında ak süsen tozu, krem tartar ve yanmış şap; her biri 7,6 gram karanfil, muskat, ejder kanı ağacı reçinesi ve kırmızı mercanı alın. Hepsini karıştırarak ince bir toz hâline getirin.”
İstanbul’un Sinemadaki Yansımaları
Sergide, Batı edebiyatındaki İstanbul yansımalarının sinemaya aktarıldığı yapıtlara özel afişler, videolar ve fotoğraflar da sergileniyor. 1963 yılında çekilen bir James Bond filmi olan Rusya’dan Sevgilerle ve Tilda Swinton’ın 1992’de başrolünde yer aldığı Orlando filmine dair özel bölümler sergide yer alıyor. Çek yönetmen Karel Zeman’ın 1961’de animasyon ile canlı çekimleri birleştirdiği Muhteşem Baron Munchausen filminin videosu ise Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki İstanbul’u temsil ediyor.
Selim İleri’nin Son Yazısı
Sergiyle eşzamanlı olarak yayımlanan katalogda, kısa süre önce aramızdan ayrılan değerli yazar Selim İleri’nin Ölümsüz İstanbul adlı yazısına da yer veriliyor. İleri, sergiyle ilgili düşüncelerini şu şekilde ifade ediyor: “Meşher’de açılması tasarlanan ‘Hikâye İstanbul’da Geçiyor’ sergisi için beni aradıklarında evde, uzun süreden beri yalnızlıkla baş başaydım. Telefondaki zarif sesi dinledim. Sergiye gidebilecek miydim? Gelecek yıl ocak, sağlık koşullarım el verecek miydi? Hangi yapıtlar, bilmediğim kim bilir ne çok edebiyat, sanat fırtınası… İlk yankıyan Loti’nin Aziyadé’si, belleğimde İstanbul’u bir sır, bir bilmece olarak sunmuştu; İstanbul, bu tuhaf, içli yapıtla hem var olmuş hem kaybolmuş, tıpkı başkişisi Aziyadé gibi.”
İleri, sergi için Ömer Koç Koleksiyonu’ndaki eserlerden bahsederken, bu koleksiyonun kültürel birikimi saklama ve koruma tutkusunu vurguluyor. “Hikâye İstanbul’da Geçiyor’da yer alacak özgün yapıtlara, bu yapıtlardan fışkıracak duyuş, düşleyiş gizilgücüne göz atmak benimkisi: Heyecanı bir an önce başlasa diyebilirim,” diyerek serginin önemine dikkat çekiyor.