Göğüs Kafesi Şekil Bozuklukları
Göğüs kafesi şekil bozuklukları, beş ana grup altında incelenebilir: pektus ekskavatum (Kunduracı Göğsü), pektus karinatum (Güvercin Göğsü), Poland sendromu, sternal füzyon defektleri, displazi ve distrofiler. Bunlar arasında en yaygın olanı pektus ekskavatumdur. Bu durum, kaburgaların kıkırdak kısmının anormal gelişimi ve sternumun (iman tahtası kemiği) bu duruma eşlik etmesi sonucu göğüs ön duvarının içe doğru çökmesi ile karakterizedir. Pektus ekskavatum, 300-400 canlı doğumda bir görülme sıklığına sahiptir ve erkeklerde daha sık rastlanır. Genellikle asimetrik deformiteler görülür, çoğu zaman sağ taraf daha belirgin şekilde çöküktür ve sternumda rotasyon da mevcut olabilir.
Bu durumun kesin nedeni hala belirsizdir. Pektus ekskavatum, doğuştan kalp hastalıkları veya ortopedik rahatsızlıklarla birlikte de görülebilir. Ergenlik döneminde deformite daha belirgin hale gelir. En sık görülen eşlik eden anomali skolyozdur ve vakaların yaklaşık %25’inde görülmektedir. Daha az sıklıkta konjenital kardiyak anomaliler ve astım gibi durumlar da gözlemlenebilir. Genetik geçiş gösterilememiştir, ancak hastaların %40’ında aile öyküsü bulunmaktadır.
Pektus ekskavatum genellikle belirgin bir semptom vermez. Ancak, kozmetik görünüm ve psikososyal sıkıntılar yaratabilir. Bu nedenle, deformitesi bulunan herkesin ameliyat olması gerekmez. Ameliyat kararı için daha objektif bir yaklaşım geliştirilmiş olan pektus indeksi hesaplanabilir. Bu indeks, çekilen toraks tomografisinde göğüs yan çapı ile ön-arka mesafenin ölçümüne bölünmesiyle elde edilir. Cerrahi endikasyon için eşik değer 3.25 olarak kabul edilmektedir. Pektus indeksinin 3.25’ten büyük olduğu olgularda cerrahi düzeltme öneren yazarlar bulunsa da, indeks hesaplayarak ameliyat endikasyonu koymak standart bir uygulama değildir. Ayrıca, kalp veya akciğer basısı, kalbin aşırı yer değiştirmesi, solunum kapasitesinde azalma, kalp kapak bozukluğu ve ritim düzensizlikleri gibi durumlar da ameliyat kararı alınmasına yardımcı olabilir, ancak bu durumlar nadirdir.
Ameliyatın zamanlaması ile ilgili farklı görüşler mevcuttur. En ideal yaş aralığı, ergenlik dönemi olan 10-15 yaşlarıdır. Bu dönemde göğüs kafesi hala esneklik gösterir ve iyileşme süreci daha hızlıdır. Daha erken yaşlarda da ameliyat yapılabilse de, çocuğun ergenlik döneminde vücudu hızlı bir şekilde gelişirken nüks olasılığı artar. İleri yaşlarda da uygulama yapılabilir, ancak bu durumda göğüs kafesi esnekliğini yitirdiğinden operasyon daha zorlu hale gelir ve kullanılan bar sayısı da artabilir. En başarılı sonuçlar, simetrik deformiteli olgularda elde edilmektedir.
Pektus ekskavatumun klasik düzeltme ameliyatı, Ravitch tekniği ile gerçekleştirilen açık cerrahidir. Bu teknikte, göğüs ön duvarına 10-20 cm’lik bir kesi yapılır. Son zamanlarda daha çok tercih edilen ve kozmetik açıdan avantaj sağlayan yöntem ise minimal invaziv pektus ekskavatum onarımıdır (MIRPE, NUSS prosedürü). Bu teknik, 1987 yılından beri kullanılmakta olup, sonuçları güvenilir kabul edilmektedir. Şekil verilmiş nikel-çelik alaşımından bir bar, videotorakoskopi yardımıyla sternum kemiğinin arkasında açılan plana yerleştirilir. Şekil verilmiş barın kronik basısı ile deformite düzelir ve uygun bir süre sonunda (genellikle 3 yıl) bar çekilir. Kullanılan pektus barı nikel-çelik alaşımından yapılmakta olup, nikel alerjisi öyküsü olan hastalarda bu barın kullanılması uygun değildir; bu tür olgularda titanyum barlar tercih edilebilir. Ameliyat öncesi dönemde nikel alerjisini tespit etmek için alerji öyküsü sorgulanır ve gerekirse deri testi yapılır.
Hastalar, ameliyat sonrası 4-5. günde taburcu edilebilirler. İki hafta istirahat önerilir, ardından günlük yaşantılarına dönebilirler. Hastaların bir ay süresince yan yatmaktan kaçınmaları ve ilk 3 ayda aktif spordan uzak durmaları önerilir. Nuss ameliyatının yanda küçük insizyonla yapılması, ameliyat süresinin kısalığı ve kanama miktarının az olması, tekniğin önemli avantajları arasındadır. Başarı oranı ve hasta memnuniyeti oldukça yüksektir (%95-%98) ve komplikasyon oranı düşüktür. Bar genellikle 3 yıl sonunda çıkarılmaktadır.
Ameliyata alternatif olarak vakum çanı da kullanılabilir. Ancak, her gün kullanma gereksinimi, sıkça yaşanan ağrı, kızarıklık ve hassasiyet gibi durumlar nedeniyle hastaların çoğu ameliyat olmayı tercih etmektedir.
Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Kocatürk