Fazla Yağ Göz Çıkarmaz
Fazla Yağ Göz Çıkarmaz adlı kitabınız raflarda yerini aldı. Genç bir kadın oyuncu olarak, dayatılan güzellik normlarına başkaldırıyorsunuz. Bu fikir, “yeter” dediğiniz bir anda mı ortaya çıktı?
Aslında bu durum yalnızca mesleki alanda değil, hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. “Başkaldırı” güçlü ve isyankar bir kelime, fakat benim anlatmak istediklerim daha çok bir farkındalık ve empati oluşturma çabasıyla ilgiliydi. Bu kitabı yazmaya başladığımda, kendimde bir “ayılma” hissettim. Mükemmel olma baskısının altında ezildiğimizi fark ettim. Eskiden, sadece birkaç fotoğraf çekip en beğendiğimizi seçerken, şimdi 48 tane art arda fotoğraf çekip en mükemmel olanını seçip filtreleyerek paylaşıyoruz. Oysa ki, kabul edelim, hiç kimse o kadar mükemmel değil. Ve bence, hiçbirimizin mükemmel olmaması en mükemmel şey.
Fazla Yağ Göz Çıkarmaz’dan haberdar olmayan bir potansiyel okurunuza nasıl anlatırdınız?
Bir kız var, oyuncu; tatlı bir kız gibi duruyor, ismi Duygu Karaca. Bir kitap yazmış, adı Fazla Yağ Göz Çıkarmaz. İsmi hoşuma gidince kitabı aldım. Hem eğlenceli hem de oldukça gerçek bir eser. Bazı şeyleri fark ettiriyor. Tam yazlık bir kitap, aldığım gün bitirdim, hızlı bir şekilde okuttu. Kesinlikle öneririm!
Son dönemlerde sosyal medyada sıklıkla karşılaştığımız linçlerin ardından, beden olumlama hareketi de oldukça yaygınlaştı. Siz bu akımdan güç aldınız mı?
Bu akımdan elbette güç alıyorum ve sosyal medyadaki bazı hesapları çok seviyorum. Ancak bu kitabı yazmaya başlarken, benim için en büyük motivasyon kendimle barışık olma arzumdu.
Şişman bir kadın olmak hangi parantezleri beraberinde getirdi hayatınızda? Şişman ama yetenekli, şişman ama sevimli gibi. Bunlarla nasıl baş ettiniz?
Fazlalıklarınız varsa, hayatınızda sürekli bir “ama” var. “Tontiş ama tatlı kız”, “tombul ama gerçekten çok yetenekli”… Sanki tombullar yetenekli olamazmış gibi. “Şişman ama kafa kızdır”… Nasıl bir mantık bu? Sadece zayıfken mi eğlenceli olabiliyoruz? Eğer hayatınızda bir “ama” varsa, kendinizi kabul ettirmek için çaba göstermeniz gerektiği anlamına geliyor.
Kitabınızda sinema ve televizyon sektöründe karşılaştığınız zorlukları da en açık haliyle anlatmışsınız. Bu açıklamalara dair meslektaşlarınızdan dönüşler aldınız mı?
Evet, bu konulardan bahsettim çünkü bu durumlar bizim sektörümüzde hâlâ devam ediyor. Meslektaşlarımdan “Bu bölümde bahsettiğin kişi şu mu?” veya “Şu anlattığın proje bu muydu?” gibi merak içeren geri dönüşler aldım. Ben olsam ben de merak ederdim, haklılar.
Kitapta “sevgiliyle ilk buluşma, yalnız kalma falan filan” adlı bir bölüm var. Dış görünüşümüze dair yargılar öylesine sarmış ki etrafımızı, burada bile kendimiz olmakta çekiniyoruz değil mi?
Kendimle en barışık olduğum anlarda bile, beğenilme hissiyatı hepimize gelir. Bu, oldukça insani bir duygu. En yalın halinizdeyken bile, yargılar aklınıza ve kulağınıza gelir. Tamamen bu yargılardan uzak, şeffaf olmanın özgürlüğünü anladığımız bir eşik var; bu da zamanla gerçekleşiyor.
Yeteneğinize göre değil de bedensel özelliklerinize göre yargılandığınızı, değerlendirildiğinizi fark ettiğinizde nasıl tepki veriyorsunuz?
Gerçekten derin bir nefes alıyor ve sakin kalmaya çalışıyorum. Sanki 2 saat bir konsere girmek için kapıda kuyrukta beklemişim de, biri pat diye içeri girmiş gibi haksızlığa uğramış hissediyorum. Açıkçası tepki vermek yerine, durumu daha da derinlemesine sorguluyorum. Bu, ırkçılıkla pek bir farkı yok çünkü.
Anlattığınıza pişman oldunuz mu hiç karşılaştığınız durumları?
Hayır, aksine daha çok yer anlattığımı düşünüyorum.
Bedenleriyle mutlu oldukları halde, yargılayıcı bakışların hedefi olan yaşça çok genç kadınlara neler söylemek istersiniz?
Bedenleriyle mutlu olanlar zaten başkalarının yargılarına kulak asmazlar. Görünüşünden memnun olmayan biri, bakışlardan rahatsız olur. O kişilere söylemek istediğim çok şey var; uzun uzun cümlelerim var ve hepsini kitabımda yazdım. Ama en önemlisi şu: Fazla yağ gerçekten göz çıkarmaz!
Biraz da yeni projelerinizden söz edelim. Yakında sizi yeni bir projede izleyecek miyiz?
Güzel görüşmeler geliyor ardı ardına. Umarım aralarından kalbime en çok dokunan projeyi seçerim.
