Sağlık Hukuku Alanında Kavram Kargaşası
Ülkemizde estetik cerrahi, dünya genelindeki gelişmelere paralel bir hızla ilerlemekte ve günümüzde bu alanda başarılı sayılan ülkeler arasında yer almaktadır. Ancak bu ilerlemeler yaşanırken, bu alanda ortaya çıkacak hukuki uyuşmazlıkların çözümüne yeterince önem verilmemiştir. Estetik cerrahların sorumluluğu, diğer hekimlerin sorumluluğu gibi, mevcut yasalarımızda tam olarak düzenlenmediğinden, bu konudaki boşluk, genel nitelikteki Borçlar Kanunu hükümleri ile doldurulmaya çalışılmıştır. Bu durum, günümüz itibariyle sağlık hukukunda ciddi bir kavram karmaşasına yol açmaktadır. Bu alana özgü, güncel ve özel bir yasal düzenlemenin gerekliliği açıkça ortadadır. Malpraktis nedeniyle hekim sorumluluğunu düzenleyen özel bir kanunun yürürlüğe girmesi, bu alanda bir standart oluşturulması açısından son derece faydalı olacaktır.
Malpraktis ile Komplikasyon Ayrımı
Malpraktis, yani tıbbi uygulama hatası, sağlık personelinin kasıt, kusur veya ihmal ile standart uygulamayı gerçekleştirmemesi, bilgi veya beceri eksikliğinden kaynaklanan yanlış teşhis veya tedavi uygulaması gibi durumları ifade eder. Bu tür durumlar, hastada zarar meydana getirebilir. Öte yandan, komplikasyonlar ise tıbbi standartlara uygun bir müdahale yapılmasına rağmen, tıp çevreleri tarafından kaçınılmaz olarak kabul edilen ve her türlü tedbir alınmasına rağmen ortaya çıkan zararlardır. Estetik cerrah ile hasta arasındaki ilişkide, cerrahın aleyhine bir sorumluluğun doğabilmesi için, cerrahın sözleşmeye aykırı kusurlu bir davranışının varlığı, bunun sonucunda hastanın zarar görmesi ve bu davranış ile zarar arasında uygun bir nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Doktorun gerçekleştirdiği işlemin, hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, ayıpsız ve kusursuz bir biçimde sonuçlanması beklenmektedir. Tıbbi olarak kötü uygulama olarak tanımlanabilecek bir durum sonucunda hastada sakat kalma, bir organını ya da uzvunu kaybetme, hatta ölüm gibi istenmeyen sonuçlar doğabilir. Estetik ameliyatlarda, başarısızlıkla sonuçlanan bir durum söz konusuysa ve istenmeyen bir durum meydana gelmişse, zarar gören birey psikolojik bir bozulma iddiasında bulunarak maddi ve manevi tazminat talep edebilir.
Estetik Sonucu Mağdur Olanların Açabileceği Davalar
- Ölüm veya geçici/kalıcı bedensel zararlar nedeniyle maddi ve manevi tazminat talepleri,
- Yanlış tanı ve tedavi nedeniyle uğranılan zararlar, tedavinin olağandan fazla ve gereksiz yere uzatılması nedeniyle tazminat,
- Hastayı aydınlatma ve bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, hastanın ve yakınlarının onamı alınmadan tedaviye başlanması ve ameliyat yapılması nedeniyle tazminat,
- Sır saklama yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle tazminat,
- Acil yardım gerektiren durumlarda hekimin görevini yapmayarak hastanın ölümüne veya sakat kalmasına neden olması durumunda maddi ve manevi tazminat,
- Önemli ve acil yardım hizmetini yerine getirmeyerek ağır yaralıyı veya hastayı kapıdan geri çeviren hastane yönetimine karşı maddi ve manevi tazminat,
- Gereksiz tedavi masrafları yaptırılması ve aşırı ücret alınması nedeniyle tazminat talepleri.
Zaman Aşımı Süresi Ne Kadar?
Güzelleştirme amaçlı estetik ameliyatlarda eser sözleşmesi hükümleri geçerli olacağından, bu sözleşmeden kaynaklanan alacaklar, Türk Borçlar Kanunu’nun 147/6. maddesi gereği beş yıl içinde zamanaşımına uğrar. İdareye karşı açılacak tazminat davaları ise İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13/1. maddesi çerçevesinde yapılmalıdır. Ancak dava açmadan önce mutlaka idareye başvuru yapılması gerekmektedir. Yapılan talebe 60 gün içinde yanıt verilmezse veya olumsuz bir cevap alınırsa, bu tarihten itibaren 60 gün içerisinde dava açılmalıdır. Dava, zarar verici fiilin öğrenilmesinden itibaren bir yıl ve her halükarda fiilin işlenmesinden itibaren beş yıl içerisinde açılmalıdır.