Ergenlik Dönemi ve Erken Ergenlik
Ergenlik, çocukluktan erişkinliğe geçiş sürecini temsil eder. Bu dönem, genellikle kızlarda 8-13 yaşları arasında, erkeklerde ise 9-14 yaşları arasında başlamaktadır. Ergenliğin ilk belirtileri arasında, kızlarda meme büyümesi, erkeklerde ise testis büyümesi yer almaktadır. Bazı durumlarda ergenlik, kasık kıllanması ile de başlayabilir. Erken ergenlik, kız çocuklarında 8 yaşından, erkek çocuklarında ise 9 yaşından önce ergenlik belirtilerinin görülmesi durumudur. Erken ergenlik, özellikle kız çocuklarında daha sık rastlanmakta olup, erkek çocuklarda daha nadir gözlemlenmektedir.
Çocuk Sağlığı ve Endokrin Uzmanı Doç. Dr. Ediz Yeşilkaya, bu konuda şu bilgileri vermektedir: “Dünyada ve ülkemizde son yıllarda erken ergenlik vakalarında bir artış gözlemlenmektedir. Çocukların büyük bir kısmında, erken ergenliğin nedenine dair belirgin bir sebep saptanamamaktadır. Gıda katkı maddeleri, böcek öldürücü ilaçlar (pestisitler), kozmetik ürünler ve bazı oyuncaklar ile plastiklerdeki kimyasallar ve radyasyon, erken ergenliğe zemin hazırlayabilmektedir. Ayrıca, doğal bitkisel gıda takviyesi olduğunu iddia eden ürünler de çocuk sağlığını tehdit edebilir. Ailelerin bu konulara duyarlı olmaları son derece önemlidir.”
Erken ergenliğin başlıca bulguları; meme büyümesi, koltuk altı ve kasık kıllanması, boy uzamasında hızlanma, sivilce oluşumu, saçların yağlanması, ter kokusu, penis ve/veya testis büyümesi, davranış değişiklikleri ve vajinal akıntı olarak sıralanabilir. Eğer bu belirti ve bulgulardan biri, kızlarda 8 yaş, erkeklerde ise 9 yaşından önce ortaya çıkarsa, ailelerin bu durumu dikkate alması ve çocuk endokrin merkezine başvurması gerekmektedir.
Doç. Dr. Yeşilkaya, erken ergenliğin önemine dikkat çekerek, “Erken ergenliği olan çocukların zamanında tanı alması ve tedavi edilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Aksi takdirde, çocuğun erken adet görmesine, boyunun kısalmasına ve östrojen hormonuna duyarlı dokularda olumsuz durumların gelişmesine yol açabilir.” dedi. Ergenlik dönemi, bireylerde psikolojik değişimlere sebep olabilmekte ve bazı bireyler için bu dönem zorlu bir süreç haline gelebilmektedir. Erken ergenliğe giren çocuklarda, depresyon, yeme bozuklukları ve davranış problemleri gibi psikiyatrik bozukluklar açısından riskin arttığı gözlemlenmiştir.
Doç. Dr. Yeşilkaya, erken ergenlik yaşayan çocukların, hem ailesiyle hem de yaşıtlarıyla daha fazla psikolojik zorluk yaşadıklarını belirterek, “Kendini beğenmeme, dış görünüşe bağlı özgüven kaybı, yaşıtları tarafından sevilmeme korkusu, cinsiyetler arası arkadaşlıkta sorunlar ve riskli cinsel davranışlarda bulunma gibi belirtiler sıkça görülmektedir. Ayrıca, sigara ve alkol kullanma gibi kötü alışkanlıkların edinilme olasılığı da daha yüksektir.” dedi. Erken ergenliğin altında yatan tıbbi sorunlar olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle tanının en kısa sürede konulması büyük önem taşımaktadır.
Son olarak, Doç. Dr. Yeşilkaya, “Erken ergenlik tanısı konulan çocuklara, en kısa sürede tedavi sürecine başlanması, tedavi başarısını artırmaktadır. Erken ergenlik tedavisinde, ergenlik hormonlarının salgılanmasını baskılayan ilaçlar kullanılmaktadır. Bu tedavi, genellikle aylık veya üç aylık enjeksiyonlar şeklinde uygulanmakta olup, kalçadan veya bacaktan cilt altına veya kas içine yapılabilmektedir. Tedavi sürecinde genellikle ciddi bir problem oluşmamaktadır.” ifadelerini kullandı. Erken ergenliği zamanında müdahale etmek, tedavi sürecinin başarısını artırmaktadır.