Elon Musk ve Twitter’ın Satın Alınması
Dünyanın piyasa değeri açısından en büyük elektrikli araç üreticisi Tesla’nın ve Mars’ta insan yaşamı kurmayı hedefleyen SpaceX’in kurucusu Elon Musk, eksantrik karakteri ve olay yaratan tweetleriyle tanınmaktadır. Dolayısıyla Musk’ın Twitter’ı satın alma isteği, başlangıçta pek çok kişi tarafından delilik olarak algılandı. Ancak son günlerde, bu durum, Musk’ın vizyoner ve başarılı bir iş insanı olduğu düşüncesine doğru kaymaya başladı. Sonuç olarak Musk, Twitter’ı hızla satın aldı. Bu süreç, teknoloji ve finans gazetecilerinin konuyla ilgili görüşlerini beyan etmelerine neden oldu. Görünüşe göre, Musk’ın satın alması, Twitter yöneticileri üzerinde de etkisini gösterdi ve teknoloji dünyasının en önemli satın almalardan biri gerçekleşti. The Wall Street Journal gazetesinde satın alma, birleşmeler ve bankalar üzerine haberler yazan gazeteci Liz Hoffman, kariyeri boyunca teknoloji alanında bu kadar ilginç bir satın alma olayıyla karşılaşmadığını belirtti.
Twitter, Facebook ve Google gibi devlerle kıyaslandığında piyasa değeri açısından oldukça küçük bir teknoloji şirketi gibi görünse de, bireylerin kamu alanında düşüncelerini paylaştığı, güncel siyasi meselelerle ilgili espriler yaptığı ve dünyanın en tanınmış şahsiyetlerinin açıklamalarını takip edebildiği etkili bir platformdur.
‘En büyük pişmanlığım’
Twitter, günlük 217 milyon kullanıcıya sahip. Bu rakam, benzer işlevleri olan Facebook’un günlük aktif kullanıcı sayısı olan 1,9 milyar kişi ile karşılaştırıldığında oldukça düşük. Ancak, siyasetçiler, gazeteciler, sanatçılar ve sporcuların resmi açıklamalarını yapmak için Twitter’ı tercih ettiğini düşündüğümüzde, platformun haber dünyası açısından hala önemli bir kamusal alan olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple, Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey, son tweetlerinde ‘küresel kamu bilincine’ en yakın şeyin Twitter olduğunu ifade ederek, platformun ‘bir şirket olmasının en büyük derdi ve pişmanlığı’ olduğunu dile getirdi. Dorsey, Twitter’ı kamu yararına daha etkin bir hale getirmek için Musk’tan daha iyi bir çözüm bulunamayacağını savunuyor.
Robot Hesapların Sonu Gelir mi?
Musk’ın Twitter’a dair vizyonuna geldiğimizde, öncelikli hedeflerinden biri, Türkiye gibi birçok ülkeyi etkileyen bot hesaplarla mücadele etmektir. Türkiye’de 16 milyon Twitter kullanıcısı bulunmakta ve “trol” olarak adlandırılan hesapların siyasi konularla ilgili düzenlediği etiket kampanyaları sıklıkla tartışmalara yol açmaktadır. Musk, Twitter’da bot hesapların sonunu getirecek bir algoritma geliştirmek ve platformda yalnızca gerçek kişilerin yer almasını sağlamak istiyor. Kendini “çok katı bir ifade özgürlüğü savunucusu” olarak nitelendiren Musk, Twitter ile ilgili yapmayı düşündüğü değişiklikleri şöyle sıraladı:
- Twitter’ın algoritması açık kaynaklı hale getirilecek.
- Platform, yasalar çerçevesinde herkesin özgürce fikrini ifade edebileceği bir kasaba meydanı olacaktır.
- Platformda dolandırıcılık kampanyaları sona erecektir.
Bu değişikliklerin nasıl gerçekleştirileceği ya da başka hangi adımların atılacağı ise henüz belirsizliğini koruyor.
Twitter’ın Kurucusunun Dönüşü
Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey, geçen yıl Twitter’dan ayrılmıştı. Ancak Musk’ın patronluğunda tekrar Twitter’ın başına geçebileceği iddiaları gündeme gelmeye başladı.
‘2020’dekinden Farklı Bir Atmosfer’
Twitter’daki çalışanlar da bu değişikliklerin nasıl hayata geçirileceğine dair pek bir bilgiye sahip değiller. Amerikan New York Times gazetesinin haberine göre, şirketin 7 bin çalışanı, çalışma hakları, hisseleri ve şirket politikaları hakkında belirsizlik yaşıyor. Musk’ın şirketin başına geçecek olmasına heyecanlanan bazı çalışanlar olsa da, genel atmosferin 2020 yılındakinin tersine olduğu bildiriliyor. 2020’de bir şirket etkinliğine Musk’ın katılması, Twitter çalışanları tarafından büyük bir coşkuyla karşılanmış ve Musk, o zaman yaptığı konuşmada şirketin moderasyonu artırarak bot hesaplardan kurtulması gerektiğini belirtmişti. Etkinliği sunan Dorsey’nin “Twitter’ı yönetmek ister misin?” sorusuna çalışanlar gülerek yanıt vermiş, Musk ise sessiz kalmıştı.
Musk’ın Gelişine Heyecanla ve Protestoyla Yanıt Verenler
Irkçı, cinsiyetçi ve ayrımcı yorumlarla hesaplarla nasıl başa çıkılacağı, moderasyonun nasıl sağlanacağı, yalnızca Twitter için değil, tüm sosyal medya ve teknoloji şirketleri için büyük bir sorun teşkil ediyor. Musk’ın gelişiyle bu sorunun algoritmalarla mı yoksa daha çok insan eliyle yapılan moderasyonla mı çözüleceği belirsizliğini koruyor. Facebook ile ilgili kişisel verilerin gizliliği ve akıl sağlığı konusundaki skandallar, sosyal medya hesaplarının psikolojik açıdan zorlayıcı tarafları, genel olarak insanlarda bir teknoloji yorgunluğuna yol açtı. Bu nedenle, Musk’ın Twitter’a patron olarak gelişi, sosyal medyada kutuplaşmayla karşılık buldu: Kimileri bu durumu Twitter’ın kurtuluşu olarak heyecanla karşılarken, kimileri hesaplarını kapatarak protesto etti. Ancak bu da bir gerçek ki, Twitter’ın belki de böyle bir yol ayrımına ihtiyacı var.
Şirket, uzun zamandır gelirlerini artırmakta ve kullanıcı sayısını yükseltmekte zorlanıyor. Reklam gelirleri ile ayakta duran ve halka açık bir şirket olan Twitter, bir türlü para akışını sağlayacak bir iş modeli geliştiremiyor. Diğer teknoloji şirketleri ile reklam gelirleri konusunda yaşadığı rekabet, düşük kullanıcı sayısı nedeniyle sürekli olumsuz etkileniyor. Son zamanlarda içerik üreticilerinin para kazanacağı abonelik sistemleri geliştirilse de, bu sistemin sonuçları henüz gelir tarafında gözlemlenemedi.
Musk’ın Twitter Vizyonu
“Twitter’ın, Facebook ve Instagram gibi büyük kitlelere hitap eden bir platform olmasına ne gerek var?” sorusu mantıklı bir soru. Ancak içerik üreten kişilerin de Twitter’ın kendisinin para kazanamaması, teknoloji yazarlarının uzun zamandır göz devirdiği ve kullanıcıların zaman zaman sıkıldığı bir yer haline gelmesine neden oldu. Musk’ın dünyanın en zengin insanı olarak bir sosyal medya platformunu satın alması, ifade özgürlüğü açısından sıkıntılı bir durum yaratsa da, Musk’ın şirketlerinde yaşanan skandallar, insanlarla dalga geçen tweetleri ve anlaşılmaz açıklamaları bir kenara bırakacak olursak, Tesla’yı sürdürülebilir çevre anlayışı ve yenilenebilir enerjiye olan tutkusu ile kurduğu da göz ardı edilemez. Tesla ile iklim değişikliğine karşı bir mücadele yürütmeyi hedefleyen Musk, “Uzun vadede yenilenebilir enerjinin en ucuz enerji türü olacağına inanıyorum; ancak bu, tek bir gecede gerçekleşmeyecek” diyor. Tesla’yı ayakta tutmak için kan, ter ve gözyaşı ile dolu bir süreçten geçtikten sonra otomobil endüstrisini altüst eden Musk, bir röportajında, “Çok uzun bir süre boyunca otomobil endüstrisi Tesla’ya ve bana ya salak ya da sahtekar gözüyle baktı. Elektrikli arabaların doğru düzgün çalışmayacağını, bu mesafeyi ve performansı sağlayamayacağını söylüyorlardı. Bunu becerebilsen bile kimse satın almaz, demişlerdi bana” ifadelerini kullanıyor.
Musk’ın açıklamalarından, enerji alanında çevreci bir dönüşüm yaşanacağına inandığı kadar, Twitter’ı da sevdiği anlaşılmaktadır. Twitter’ı ifade özgürlüğü vizyonuyla yenilikçi bir platforma mı dönüştüreceği yoksa kendisini eleştiren insanlar gibi daha da bölücü ve kutuplaştırıcı bir hale mi getireceği zamanla görülecek. Bu, muhtemelen Twitter için, ya yola devam etmesi ya da sönüp gitmesi açısından bir kavşak noktası olacak.
