1. Haberler
  2. Teknoloji
  3. Einstein ve Oppenheimer: Bilim Dünyasında Paralel Hayatlar

Einstein ve Oppenheimer: Bilim Dünyasında Paralel Hayatlar

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Einstein ve Oppenheimer: Paralel Hayatlar

Einstein ve Oppenheimer: Paralel Hayatlar

Getty Images Albert Einstein ve Robert Oppenheimer, Princeton İleri Çalışmalar Enstitüsü’nde bir araya geliyor. “Şimdi başarınızın sonuçlarıyla yüzleşme sırası sizde.” Bu çarpıcı cümleyi Albert Einstein, Oppenheimer’ın 1940’ların başlarında ABD’nin Manhattan Projesi’ni yöneterek atom bombasının “babası” haline gelmesinin hikayesini anlatan aynı isimli filmin sonunda dile getiriyor. Filmde, Einstein, Oppenheimer’ın hayatının son döneminde yer alıyor. Her iki bilim insanı da, Oppenheimer’ın 1947’den 1966’ya kadar direktörlük yaptığı Princeton İleri Çalışmalar Enstitüsü’nde birlikte çalıştıkları dönemde, dönemin en önde gelen fizikçileri olarak dikkat çekiyor. Ancak, fiziğe yaklaşımları ve araştırmalarının dünya üzerindeki etkileri hakkında önemli farklılıklar mevcuttu.

Oppenheimer, 1965’te Einstein’ın ölümünün 10. yıl dönümü anısına Paris’te düzenlenen bir konferansta, “Biz yakın bir meslektaş ve biraz da arkadaştık” şeklinde bir ifade kullanmıştı. Yönetmen Christopher Nolan, filmde bu iki fizikçinin kurgusal bir diyalogunu izleyiciyle buluşturuyor. O anda, bunalmış bir Oppenheimer, babacan bir Einstein’ın tavsiyesine ihtiyaç hissediyor.

İki Farklı Dünya

İki Farklı Dünya

Gerçek hayatta önemli farklılıklara sahip olsalar da, bu iki fizikçinin birbirlerine duyduğu saygı yadsınamaz. Genç Robert Oppenheimer, 1920’lerde mezun olup teorik fizik üzerine uzmanlaşmaya başladığında, Einstein çoktan fizik dünyasında Nobel Ödülü kazanmış, genel görelilik teorisi (1915) ve Amerikan bilim insanlarını etkileyen diğer çalışmalarıyla bilim camiasının önemli bir figürü haline gelmişti. Einstein, Almanya’daki Yahudi zulmü nedeniyle Avrupa’yı terk ederek 1932 yılında ABD’de Princeton’a yerleşmişti.

Ağustos 1939’da, iş arkadaşı Leo Szilard’ın ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt’e yazdığı mektubu imzalayarak, Beyaz Saray’ı Almanya’nın atom bombası geliştirme ihtimali konusunda uyarıyordu. Bu durumun, 1942’de başlayan çok gizli Manhattan Projesi’nin ortaya çıkışında etkili olduğu düşünülüyor. Projenin başına, bu alandaki önde gelen isimlerden biri olan Oppenheimer getirilecekti.

Einstein Projede Yer Aldı mı?

Einstein Projede Yer Aldı mı?

Farklı kaynaklara göre, 64 yaşındaki Einstein, Almanya kökeni ve solcu düşünceleri nedeniyle projeye dahil edilmedi. Ancak, bu durumun arkasında Einstein ile Oppenheimer arasındaki fizik teorileri üzerindeki düşünce farklılıklarının da etkili olduğu söylenebilir. Nolan’ın filminin temelini oluşturan Kei Bird ve Martin J. Sherwin’ın Oppenheimer hakkında yazdığı biyografide, Oppenheimer’ın Einstein’ı “çalışan bir bilim insanı” olarak değil, “fiziğin yaşayan koruyucu azizi” olarak gördüğü belirtiliyor. Nolan, filmde bu ilişkileri yansıtmaya çalışıyor ve bunu, kaybolmuş bir ustayla onun çalışmalarını devralan bir gencin ilişkisi olarak tanımlıyor.

Oppenheimer’ın Etik Sorunları

Oppenheimer'ın Etik Sorunları

Manhattan Projesi’nin arka planda olduğu filmde, Oppenheimer geliştirdiği atom bombasının yaratacağı patlamanın sonuçlarıyla ilgili endişelerini dile getiriyor. Fizikçi, fikir almak için Einstein’a danışıyor. Ancak, gerçekte böyle bir fikir alışverişinin yaşandığına dair bir kanıt yok; bu durum, yönetmenin kurgusal bir seçimiydi. Oppenheimer, Chicago Üniversitesi’nden Arthur Compton ile fikir alışverişinde bulunmuştu. Nolan, “Einstein, izleyicinin tanıdığı bir isim” diyerek bu seçiminde ne denli stratejik olduğunu vurguluyor.

Einstein ve Oppenheimer: Bilim Dünyasında Paralel Hayatlar

Oppenheimer, 1943-1945 yılları arasında New Mexico’daki Los Alamos Laboratuvarı’nda çalıştı. Bu süreçte Einstein ile görüştüğüne dair somut bir bilgi yoktur. Oppenheimer, 1965’teki Paris Konferansı’nda, Einstein’ın atom bombasının yaratılmasına bir şekilde dahil olduğuna dair iddiaları “Benim düşünceme göre bu iddialar yanlıştır” diyerek yalanladı. Ona göre, Roosevelt’in Almanya’nın atom bombası geliştirme ihtimaline karşı uyarıldığı 1939 tarihli mektubunun ABD hükümetine gerçek bir etkisi olmamıştı.

Sonuçlar ve Sorumluluk

Sonuçlar ve Sorumluluk

İlk atom bombası denemesinin başarılı olmasının ardından Oppenheimer, çalışmasının Ağustos 1945’te Hiroshima ve Nagasaki’deki patlamalarla birlikte sadece bir tehdit değil, aynı zamanda kitlesel yıkım yaratan bir silah olarak kullanılmasının getirdiği etik sorunlarla yüzleşmek zorunda kaldı. Einstein, Szilard ve diğer birçok bilim insanı, bombaların Japon şehirlerine atılmasını kınadılar; zira ülkenin zaten pratikte teslim olduğunu düşünüyorlardı. Nolan’ın filminde, Oppenheimer’ın geliştirdiği teknolojinin kullanımına sınır getirilmesi gerektiği konusunda Washington’daki hükümeti ikna etmeye çalışması ele alınıyor. Ancak, siyasetçiler ona karşı çıkarak, ulusal güvenlik tehdidi olarak Oppenheimer’ın eski komünist bağlantılarını sorguladılar.

Bird ve Sherwin, Oppenheimer’ın sekreteri Verna Hobson’ın, Einstein’ın Amerikalı fizikçiye “ülkesine iyi hizmet ettiği için cadı avına boyun eğmek zorunda olmadığını” söylediğine tanık olduğunu yazıyor. Einstein ona, “Eğer ABD’nin sunduğu ödül bu ise, buna sırtını çevirmesi gerektiğini” belirtti. Ancak Hobson, Oppenheimer’ın “Amerika’yı sevdiğini” ve bu sevginin fiziğe olan sevgisi kadar derin olduğunu savunuyor. Oppenheimer, Hobson’a, “Einstein’ın bunu anlamayacağını” söylemişti. Einstein’a göre, Oppenheimer’ın Washington’dan fazla bir beklentisi olmamalıydı.

Bird ve Sherwin’a göre, Princeton’ın direktörü Oppenheimer’ın Einstein’ın evinde bir anten bulunduruyordu, böylece New York’taki klasik müzik konserlerini dinleyebiliyordu. Oppenheimer ve Einstein, aileleriyle birlikte Princeton’da bir araya geldiklerinde, anlaşmazlıklarına rağmen her ikisinin de birbirlerine karşı derin bir takdir ve saygı duyduğu biliniyor. Einstein’ın Oppenheimer için “çok yönlü eğitimiyle sık rastlanmayacak şekilde yetenekli bir adam” dediği, onun fizik anlayışını değil, kişiliğini takdir ettiğini gösteriyor. Buna karşılık Oppenheimer, Einstein’ın ölümünün 10. yılında, “Einstein’ın erken çalışması (Genel görelilik teorisi) inanılmaz güzel ancak hata dolu” demiş ve onun düzeltmelerine katıldığını, bunun 10 yıl sürdüğünü ekleyerek “Hatalarını düzeltmek 10 yıl sürdüyse, o harika bir adamdı” şeklinde bir ifade kullanmıştır.

Einstein ve Oppenheimer: Bilim Dünyasında Paralel Hayatlar
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin