1. Haberler
  2. Eğitim
  3. Eğitim Reformu Girişimi ve Eğitim Sistemi Üzerine Söyleşi

Eğitim Reformu Girişimi ve Eğitim Sistemi Üzerine Söyleşi

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eğitim Reformu Girişimi ve Prof. Dr. Ergüder ile Söyleşi

21 yıl önce “Türkiye’de toplumsal ve ekonomik gelişmeyi sağlayacak eğitim politikaları oluşturulmasına katkı sağlamak” amacıyla kurulan Eğitim Reformu Girişimi (ERG), eğitim alanında önemli bir misyon üstlenmiştir. ERG’nin onursal başkanı Prof. Dr. Ergüder ile hem ERG’nin bugüne kadar gerçekleştirdiği projeler hem de genel eğitim sistemi üzerine derinlemesine bir sohbet gerçekleştirdik.

  • Eğitim Reformu Girişimi’nin Felsefesi Nedir?

ERG’nin temel felsefesi, ortak akıl üretmek, iş birliği yapmak, sorular sormak ve herkesin görüşlerine saygı duymaktır. Kuruluş yıllarında “Bakanlarla nasıl iş yapıyorsunuz?” diye eleştirildiğimde, yanıtım her zaman “Demokrasi varsa, Milli Eğitim Bakanı ile konuşmak zorundayız. Sorunları çözmek için kimseyi dışlayamayız” olmuştur. Merkeziyetçi bir yaklaşımla eğitim sorunlarını çözmek mümkün değildir. ERG, bireylere ve kurumlara inisiyatif vermenin somut bir örneğidir. Hayatın sadece siyah-beyaz olmadığını, gri alanlarda da dans edebilmeyi öğrendik. Bu anlayışı kurumsal yapımıza entegre etmeye çalışıyoruz.

  • ERG’nin Kurulduğu Günden Bu Yana Yapılan En Önemli İşler Neler?

Her yıl yayımladığımız eğitim izleme raporları, eğitimle ilgilenen herkes için önemli bir referans noktası haline geldi. Zaman zaman MEB ile de olumlu bir ilişki geliştirdik. Kendimizi “eleştirel dost” olarak tanımlıyoruz; eleştirilerimizi dostça ve yapıcı bir şekilde sunabiliyoruz. Bu yaklaşım, bir başarıdır. Örneğin, din eğitimi konusundaki rapor, çok geniş bir katılımcı yelpazesiyle oluşturuldu ve son derece başarılı oldu.

  • Eğitim Sistemine Ne Tür Katkılar Yaptığınızı Düşünüyorsunuz? Hazırladığınız Raporlar, Çalışmalar Yeterince Dikkate Alındı mı?

Eğitim sistemine yeni bir soluk getirdiğimizi düşünüyorum. Eğitim, karmaşık ve çok paydaşlı bir meseledir. “Ben her şeyi bilirim, ben çözerim” yaklaşımı yanlıştır. Bizim görevimiz, hazırladığımız verileri ve raporları kamuoyuna sunmaktı ve bunu başardık. Bu çalışmaların her zaman etkili olacağını iddia edemem, ancak katkıda bulunmasını amaçladık. Zaman zaman etkili sonuçlar da aldık. Örneğin, lisede okullaşma oranları konusunda MEB’in açıkladığı yüksek rakamların gerçeği yansıtmadığını belirttik. Başlangıçta MEB bu verilere itiraz etti fakat sonrasında kabul ettiler. Elimizden gelenin en iyisini yapmayı hedefliyoruz. Toplum ve hükümet bu verileri nasıl kullanırsa, o onların takdiridir. Bu alanda başarılı olduğumuzu düşünüyorum.

BAKANLIK ÖZERK OLMALI

  • Eğitim Sisteminin En Öncelikli Sorunları Nelerdir?

Eğitim sistemi açısından en büyük sorun, Milli Eğitim Bakanlığı’nın büyüklüğü ve her şeye hâkim olma isteğidir. Bu durum, bir tür politizasyon yaratıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nı ele geçirmeye ve yeni nesiller yetiştirmeye çalışan bir anlayış var. Cumhuriyet dönemi de nesil yetiştirmeyi hedeflemişti, ancak bu çağda ideolojik bir nesil yetiştirmek yerine, günümüzün gerektirdiği becerileri ve düşünme şekillerini öğrencilere aktaran bir sistem oluşturulması daha faydalı olacaktır. Bu nedenle, Milli Eğitim Bakanlığı’nın belki de özerk bir yapı haline getirilmesi gerekmektedir. Eğer ben bu konumda olsaydım, bakanlığa siyasetten bağımsız, daha küçük bir yapı kazandırır ve okullara daha fazla inisiyatif verirdim. Eğitimde kaliteye odaklanmalıyız. OECD ülkelerinde en iyi ile en kötü arasındaki farklılıklar belirgindir; Türkiye’de ise bu farklar oldukça çarpıcıdır; çok iyi okullar olduğu kadar çok kötü okullar da mevcut, ama ortalama bir düzey yok.

  • Boğaziçi Üniversitesi’ni Sormadan Olmaz…

Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili gelişmelere çok üzülüyorum ve bu durumu anlayamıyorum. Ülke olarak kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz. Nasıl olur da, dünya çapında bir iddiası olan bir ülke, en iyi kurumlarını zayıflatır? Bunun gerekçesi nedir? Geçenlerde bir vakıf toplantısına katıldım. 33 genç insan yeni atanmış ve hemen vakıf mütevelli heyeti üyesi olmuş. Şimdi duyduğuma göre bu sayı 60’a çıkmış. Bunu neden yapıyorlar? Çünkü vakıf mütevelli heyeti ya maddi destek sağlayacak birisi ya da bir ağın parçası olmalıdır. Eğer bu vakfı siyasi nedenlerle ele geçirmeye çalışıyorsanız, oradaki kaliteyi düşürüyorsunuz demektir. Bu durumun kaybedeni kim? Bu durumu yaşayanların çocuklarıdır.

BİR ORTAK AKIL DENEYİMİ…

“Bir Ortak Akıl Deneyimi: Eğitim Reformu Girişimi” kitabı, 2000’li yıllarda Türkiye’de eğitimin durumu, ERG’nin deneyimleri ve gelecekte kapsayıcı ve nitelikli eğitim için atılması gereken adımları ele alan bir söyleşi ile kamuoyuna tanıtıldı. Aytaç Demirci tarafından kaleme alınan bu kitapta, eğitim politikalarındaki gelişmeler ve ERG’nin çalışmaları, Türkiye’nin yakın tarihindeki toplumsal ve siyasi olaylarla birlikte inceleniyor. Kitapta, eğitime erişim ve eşitsizlikten öğretim programları ve ders kitaplarına, erken çocukluk eğitiminden mesleki ve teknik eğitime kadar birçok başlık altında ERG’nin yürüttüğü araştırma, izleme ve savunu çalışmaları detaylı bir şekilde anlatılıyor. Ayrıca, Türkiye’nin son yıllardaki eğitim politikaları da derinlemesine ele alınıyor. “4+4+4” eğitim sistemi gibi köklü ve tartışmalı değişim dönemleri ile din ve eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği, çocuk katılımı gibi kronikleşmiş sorun alanlarına ilişkin ERG çalışmaları kitapta geniş bir şekilde yer buluyor.

Eğitim Reformu Girişimi ve Eğitim Sistemi Üzerine Söyleşi
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

xGundem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin